Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2932 E. 2022/5990 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekâlet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığına ilişkin tapu iptal ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin, vekalet verenin menfaatlerini koruma yükümlülüğüne aykırı hareket ederek taşınmazı düşük bedelle devrettiği ve alıcı ile işbirliği içinde olduğu gözetilerek yerel mahkemenin tapu iptali ve tesciline ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : SİLİVRİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat davası sonunda Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ..., 22 ada 101 parsel sayılı taşınmazda bulunan 10 numaralı bağımsız bölümü satıp, asansörlü bir binadan daire alması amacıyla davalı kızı ...’e vekaletname verdiğini, ancak davalı ...'in taşınmazı 30/12/2015 tarihinde birlikte yaşadığı davalı ...'ya bedelinin çok altında devrettiğini, parasını kendisine ödemediğini ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini, bu mümkün olmaz ise bedelinin tahsilini istemiş, davacının 06/05/2018 tarihinde ölümüyle terekeye temsilci atanarak davaya devam olunmuştur.

II. CEVAP

Davalı ..., satış işlemi sonrasında dava konusu taşınmazın bedelini davacıya elden ödediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III.    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanık ifadelerinin eksik ve hatalı olarak değerlendirildiğini, satış sonrasında ödemenin yapıldığını, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesine ait kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 08/12/2020 tarihli 2020/895 Esas, 2020/1441 Karar sayılı kararıyla; vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının usulünce ispat edilemediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince hükmün ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Bölge Adliye Mahkemesi kararı Dairece; tarafların ortak tanığı olarak dinlenen ... ve diğer tanık ...’in beyanları değerlendirildiğinde vekilin vekalet görevini kötüye kullandığının anlaşılması ve diğer davalı ...’in vekil ile birlikte yaşaması sebebiyle bu hususu bilmesi gereken kişilerden olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davacının banka hesap hareketleri yanlış değerlendirilerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile bozulmuştur.

3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin 24/02/2022 tarihli ve 2021/2340 E., 2022/315 K. sayılı kararıyla; vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, tarafların el ve iş birliği içerisinde davacıyı zararlandırma kastı ile hareket ettikleri gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 80.000,00 TL bedel karşılığında devredilmesi için taraflar arasında anlaşma sağlandığını, satış bedelinin yargılama sırasında ölen davacıya elden ödendiğini, satış işleminden sonra davacının banka hesap hareketlerinde para girişi yapıldığının gelen kayıtlar ile sabit olduğunu, satış bedelinin 60.000,00 TL’sinin vekil ...’a davacı tarafından hibe edildiğini, kalan 20.000,00 TL’nin 2.000,00 TL’sinin davalı ...’ya ödendiğini, kalan kısmının ise davacı tarafından kullanıldığını, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığını, satış işleminden davacının haberdar olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.

Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

6.3. Değerlendirme

Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/6.2) no.lu paragraftaki yasal ve hukuksal nedenlere, (V/2.) no.lu paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmış olmasına göre Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 5.891,74 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 21/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.