Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2950 E. 2022/6490 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın ölünceye kadar bakma akdiyle davalıya devrettiği taşınmazlar için mirasçılarının açtığı tapu iptali ve tescil davasında muvazaa iddiasının ispatlanıp ispatlanmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, mirasbırakanın malvarlığının tespitinde hata yapılarak temlik edilen taşınmazların makul oranı aştığı kabul edilmiş, tanık ifadeleri ve mirasbırakanın sağlığında dava açmamış olması gözetilmeksizin muvazaa iddiası ispatlanmış kabul edilmiş ve ölmüş davacı hakkında da iptal tescil kararı verilmiş olması hatalı bulunarak bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Malkara Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 17.11.2021 tarihli ve 2021/52 Esas, 2021/898 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalı tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ... tarafından 1115 ve 1459 parsel sayılı taşınmazların ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya devredildiğini, 1121 parsel sayılı taşınmazın ise bedeli mirasbırakan tarafından ödenmek sureti ile 02/04/1986 tarihinde davalı adına tescil edildiğini, o tarihte davalının askerden yeni geldiğini ve geliri olmadığını, mirasbırakanın diğer çocuklarına göre düzenli işi ve geliri olmayan davalıyı kayırdığını, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakanın tüm mirasçıları adına payları oranında tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, babasının yurt dışından köye yanına geldiğinde, bakıp gözetmek koşulu ile oturdukları ev ve 20 dekar yer verdiğini, baba ve annesi ile işlem tarihinden itibaren 6 yıl birlikte yaşadıklarını, babasına karşı görevini layıkı ile yerine getirdiğini, babasının sağlığında dava açmadığını, murise ait başka taşınmazlar bulunduğunu, mal kaçırma iradesi bulunmadığını, muris ve eşinin köy şartlarının zorluğu sebebi ile Tekirdağ'a kendi istekleri ile gittiklerini, buna rağmen üzerine düşen görevi yerine getirmeye devam ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Malkara Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.07.2017 tarihli ve 2015/208 E., 2017/193 K. sayılı kararıyla; iddianın ispatlandığı gerekçesiyle 1115 ve 1459 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, iddianın ispatlanmadığı gerekçesiyle 1121 parsel sayılı taşınmaz yönünden, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davalı ... istinaf dilekçesinde özetle; davacılar tarafından mirasbırakana sağlığında bakılmadığını, bu nedenle dava konusu taşınmazların kendisine bakım karşılığında devredildiğini, sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirildiğini, dava dışı mirasbırakan adına kayıtlı taşınmazların bulunduğunu, şayet bakım ve gözetim yükümlülüğün yerine getirilmemesi gibi bir durum söz konusu olsaydı bunun mirasbırakan tarafından sağlığında açacağı dava ile ileri sürülebileceğini, böyle bir davanın da açılmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesine ait kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 15/05/2018 tarihli 2017/1729 Esas, 2018/614 Karar sayılı kararıyla; 1115 ve 1459 parsel sayılı taşınmazlar yönünden iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 1121 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 07.10.2020 tarihli ve 2010/988 Esas, 2010/2328 Karar sayılı kararıyla; “Somut olayda, ölünceye kadar bakım akdiyle davalıya temlik edilen taşınmazlar yönünden, Mahkemece yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki; çekişme konusu 1115 ve 1459 parsel sayılı taşınmazların davalıya devredildiği tarihteki mevcut hali ile rayiç bedellerinin ve muris adına kayıtlı bulunan taşınmazların aynı tarihteki rayiç bedellerinin tespit edilerek, davalıya devredilen taşınmazlar ile mirasbırakan adına kayıtlı olan taşınmazlar arasında makul oranın aşılıp aşılmadığının, murisin mal kaçırma iradesinin olup olmadığının tereddüte yer vermeyecek biçimde belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 21.12.2021 tarihli ve 2021/52 E. 2021/898 K. sayılı kararıyla; muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle 1459 ve 1115 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle 1121 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece makul seviyenin yanlış hesaplanarak hatalı karar verildiğini, ayrıca davacılardan tarafların annesi ...’ün yargılama sırasında ölmüş olmasına rağmen, adına tescil kararı verilmek suretiyle hata yapıldığını, temlikin ölünceye kadar bakma akdi ile yapıldığını, mirasbırakanın ölene kadar tüm ihtiyaçlarının karşılandığını, sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ölünceye kadar bakım akdinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına Yasa'nın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.

Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya kapsamından, 1929 doğumlu mirasbırakan ...’ın 27.07.2004 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı eşi ... ile davacı çocuklar...,..., ve ... ve davalı oğlu...’in kaldığı, murisin adına kayıtlı 1115 ve 1459 parsel sayılı taşınmazlarını 27.11.2002 tarihli ölünceye kadar bakma akdi ile davalı oğluna temlik ettiği, diğer dava konusu 1121 parsel sayılı taşınmazın ise dava dışı ... adına kayıtlı iken satış yolu ile davalı adına kayıtlı hale geldiği anlaşılmaktadır.

6.3.2. Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, mirasbırakanın temlik tarihindeki terekesi tespit edilerek, temlikin makul oranı aşıp aşmadığının belirlenmesine yönelik yapılan araştırmada, bilirkişi raporuna göre temlik edilen taşınmazların mirasbırakanın tüm mamelekine oranının %38 olduğu gözetilmeden, hatalı değerlendirme ile %62 olduğu benimsenmek suretiyle, makul oranın aşıldığı olgusunun kabul edilmesi hatalı olduğu gibi, dinlenen tanıklarca davacı mirasçılar ile mirasbırakanın ilişkilerinde olumsuzluktan bahsedilmemiş, mirasbırakan tarafından da sağlığında bakılmadığı yönünde açılmış bir dava olmamıştır.

6.3.3. Hal böyle olunca, muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken iken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

6.3.4. Kabule göre de, davacı ...’ün yargılama sırasında öldüğü, terekesinin mirasçılarına intikal ettiği gözetilerek, TMK’nın 28. maddesinde kişiliğin ölümle sona ereceği, bu nedenle ölü kişi hakkında iptal tescil hükmü kurulamayacağı gözetilmeksizin ölü kişi hakkında iptal tescil kararı verilmiş olması da doğru olmamıştır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalı ...’ın yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 HMK'nın 371/1-ç maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Malkara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 06.10.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.