"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/41 E., 2021/463 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasında görülen kadastro sırasında tespit harici bırakılan yerin tescili ile kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, 8. Hukuk Dairesi tarafından Mahkeme kararının bozulmasına hükmedilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesi özetle; ... mahallesi 29475 pafta, 18 parsele bitişik 500 metrekare büyüklüğündeki taşınmazın Hazine adına tescil edildiğini, bu taşınmaz üzerinde davacının evi, bahçesi ve kümesinin bulunduğunu, davacının çekişmeli taşınmazı 1979 yılında Sille Belediyesinden satın aldığını, bitişiğindeki parselin Hazine adına tescil edildiğinin yeni öğrenildiğini, taşınmazın tapusunun olmadığını ancak 35 yıldan beri maliki olarak nizasız ve fasılasız kullanıldığını, satışa ilişkin belgelerin müvekkilinin kızı tarafından evin yakılması nedeniyle yok olduğunu iddia ederek ... Mahallesi 29475 pafta, 18 parsele bitişik 500 metrekare büyüklüğündeki taşınmazın müvekkili davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesi özetle; dava konusu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, bu yerin zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını, taşımaz malın bulunduğu bölgenin nâzım imar planı içerisinde olup 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17 nci maddesine göre il, ilçe ve kasabaların nazım imar planı içinde bulunan alanlardaki taşınmazların ihya hükümlerinden faydalanamayacaklarının belli olduğunu, taşınmaz üzerinde ev yapmak suretiyle işgalde bulunulduğunu, Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına göre ev yapmak, duvar inşa etmek ve benzeri faaliyetlerle imar olgusunun oluşturulamayacağının belirlendiğini beyan ederek haksız ve yersiz açılan davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, davacının eşinin yaklaşık 30 - 35 sene öncesinde bu evin yerini satın aldığı, bahçe olarak kullanırken daha sonra üzerine dört oda bir salon, banyo-WC 'den oluşan ev yaptırdığı, 2003 yılında davacının eşinin vefat ettiği, taşınmazın arsa olarak satın alındığı 1980'li yılların başından dava tarihine kadar eklemeli olarak nizasız fasılasız ve malik sıfatıyla taşınmazı kullanageldiği, burada başka herhangi bir üçüncü kişinin hak iddia etmediği, zilliyetlikle tescil koşulları oluşması nedeniyle davanın kabulü ile ... pafta 18 parsel sayılı taşınmazın ıslah da dikkate alınarak 28.05.2015 tarihli bilirkişi raporunun ekinde yer alan krokide (A) harfi ile gösterilen 348,27 m2 yüzölçümündeki arazinin tapusunun iptali ile (A) ve (C) harfleriyle gösterilen 799,12 metrekare alanlı taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 07.02.2019 tarihli ve 2016/1609 Esas 2019/1188 Karar sayılı kararıyla, "aktif dava ehliyeti sağlanmalı, hava fotoğrafları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu eliyle dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmazın evveliyatında ilk malikinin davacı tarafın eşi olduğu, davacı tarafın taşınmazın satış, bağış, taksim gibi nedenlerle kendisine intikal ettiğinin iddia ve de ispat edemediği, bu halde de taşınmazın davacı tarafa miras hükümleri uyarınca intikal ettiğinin kabulü gerekeceği, bozma ilamında da belirtildiği üzere davacı tarafın aktif dava ehliyetinin olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın davacının eşinden kalmadığını, yeniden keşif talep etmelerine rağmen bu talebinin karşılanmadığını, yeniden keşif yapılıp tanık dinlenerek taşınmazın kimden kaldığının tespit edilmesi gerektiğini öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro harici bırakılan yerin tescili ile kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Davacı, ... Mahallesinde bulunan, taşınmaz bölümleri hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil yargılama sırasında tapu iptali ve tescili istemiyle dava açmıştır.
2. Mahkemece, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir. Şöyle ki davacı, eşinden intikal eden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmış, keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler çekişmeli taşınmazı davacının eşi ile birlikte satın aldığını, eşi vefat ettikten sonra da taşınmazı çocukları ile birlikte kullandıklarını beyan etmiş, dosya kapsamında yer alan nüfus kayıtlarından ise davacının eşinin, davacı dışında başka mirasçılarının da bulunduğu anlaşılmıştır. Ne var ki mahkemece davacı tarafa taşınmazın ne sebeple adına tescilini istediği sorulmamış; bir başka ifade ile bağış, taksim v.b. bir nedene dayanıp dayanmadığı, buna göre davacının aktif dava ehliyeti olup olmadığı belirlenmeden karar verilmiştir. Diğer yandan; işin esasıyla ilgili olarak, Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden hüküm kurulmuştur.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle; davacının kendi adına dava açma hususunda aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla çekişmeli taşınmazın mirasbırakandan kendisine ne şekilde kaldığı, hangi hukuksal nedene dayanarak (taksim, bağış, satış vs.) adına tescil talebinde bulunduğu davacıdan sorularak açıklattırılmalı, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının katılımıyla keşif yapılmalı, mahalli bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın davacıya nasıl kaldığı, hangi hukuksal nedene dayandığı (taksim, bağış, satış vs.) hususlarında açıklama yaptırılmalı, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılması halinde davanın esasına girilerek toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu hususlar yerine getirilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
22.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.