"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1632 E., 2021/1865 K.
HÜKÜM/KARAR : Davanın reddi / Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/168 E., 2019/29 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazlara davacıların mirasbırakanı ... oğlu ... ...'ın 1957 tarihli tapu kaydı ile malik olduğunu ancak 1979 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşınmazların ... oğlu ... ... adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazlardan 3 parselin davalılar tarafından diğer davalı ...'ya satıldığını, davalı ...'nın dava konusu taşınmazı davacılara ait olduğunu bilerek satın aldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına miras payları oranında tescilini mümkün olmadığı takdirde dava konusu taşınmazların bedelini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde, tarafların uzaktan akraba olmaları nedeniyle 3 parsel sayılı taşınmazı kullanmalarına izin verdiklerini ancak davacıların bu taşınmaza hiçbir zaman malik olmadıklarını, diğer davalı ...'nın tapu kaydına güvenen iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, davanın eksik harç ödenmek suretiyle açıldığını, davalının 164 ada 44 parsel sayılı taşınmazla bir alakası bulunmadığından taraf sıfatı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, adına kayıtlı olan 164 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ise kadastro tutanağının 23.11.1979 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ve davalının iyi niyetli üçüncü kişi konumunda bulunduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 04.10.2017 tarihli, 2016/44 Esas, 2017/243 Karar sayılı kararıyla; 3402 sayılı Kanun'un 12/3 üncü maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin istinaf talebi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 29.05.2018 tarihli kararıyla davacıların terditli olarak dava açtığı, tapu iptali ve tescil talepleri reddedildiğinden tazminat taleplerinin değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kadastro öncesi zilyetliğe dayanan tapu iptal ve tescil, kabul edilmediği takdirde taşınmazın bedeline ilişkin olduğu, dava konusu parsellere ait tutanakların 23.11.1979 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 02.02.2016 tarihinde açıldığı, davada 3402 sayılı Kanun'un 12/3 üncü maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davacıların her iki talebi yönünden de davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu taşınmazların kadastro tespitleri sırasında tapu kaydı nedeniyle ... oğlu ... ... adına tespit edilmesi gerekirken hataen davalıların murisi adına tespit ve tescil edildiğini, bu tescilin yolsuz tescil hükmünde olduğunu, davada hak düşürücü süre hükümlerinin uygulanmaması gerektiğini, sebepsiz zenginleşmeye dayandırdıkları tazminat taleplerinin de hak düşürücü süre nedeniyle reddinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazlar üzerinde davacıların zilyetliği devam ettiğinden zamanaşımı süresinin işlemeyeceğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin 23.11.1979 tarihinde kesinleştiği, bu tarih ile dava tarihi olan 2016 yılı arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunması nedeniyle, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazların davacıların zilyetliğinde bulunması nedeniyle tazminat taleplerinin hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davaya dayanak 1957 tarihli tapu kayıtlarının yargılama sırasında dikkate alınmadığını, davalıların mirasbırakanı adına yapılan tescilin yolsuz olduğunu, yolsuz tescilin hiçbir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucunda ... ili, ... ilçesi, ... mahallesinde bulunan 164 ada 3 ve 44 (eski 2379 ve 2364) parsel sayılı taşınmazlar tapu kaydına dayalı olarak ... oğlu ... ... mirasçıları adına tespit edilmiş ve tespitler 23.11.1979 tarihinde kesinleşmiştir. Davacılar tarafından dava konusu taşınmazların ... oğlu ... ... adına tespit ve tescil edilmesi gerektiği iddiasıyla açılan davanın ise Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra, 02.02.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
2.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.09.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olmak üzere karar verildi.