Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3089 E. 2022/6369 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında yaptığı temliklerin muris muvazaası olup olmadığı ve davacının tapu iptali ve tescil isteminin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın mal kaçırma kastı bulunmadığı ve davacının temliklerin muvazaalı olduğuna dair iddiasını ispatlayamadığı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil-tenkis istemli dava sonunda Seferihisar Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 08/02/2022 tarihli ve 2021/642 E., 2022/64 K. sayılı karar, yasal süre içerisinde asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 04/10/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ..... ile temyiz edilen davalılar ... v.d. vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı asıl davada, mirasbırakanı ...'ın 1658 ve 1659 parsel sayılı taşınmazlarını davalı kızı ..... ile torunu olan davalı ...'a, birleştirilen davada ise, mirasbırakanın toplam 14 parça taşınmazını davalı oğlu.....'ye devrettiğini, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, mirasbırakanın 1998 yılında tüm mirasçılarının katılımı ile hazırladığı tarihsiz, "feragatname" başlıklı belge ile ada ve parsel sayıları belirtilmeksizin tüm malvarlığını paylaştırdığını, davacıya ve kardeşi.....'ye 27 adet arsa, 12 dönüm zeytinlik, 12 dönüm mandalina bahçesinin 1/4 payını verdiğini, davacının 13 adet taşınmazı mirasbırakana sattırdığını, dava konusu taşınmazların feragatnameye göre mirasbırakanın eşi Şerife'ye verildiğini, .....nin istemi doğrultusunda taşınmazların kendilerine devredildiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, dava konusu taşınmazların davacıdan mal kaçırmak amacıyla davalıya satış olarak gösterildiği hususunun ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 30.09.2014 tarihli, 2013/21331 Esas ve 2014/15141 Karar sayılı kararı ile “...Hal böyle olunca, öncelikle davalıların savunmasının dayanağını teşkil eden feragatname başlıklı belge aslının taraflardan temin edilmesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 676. maddesindeki düzenlemeye göre "..yazılı olması ve tüm mirasçıların imzalarını taşıması koşuluyla başkaca şekil şartı aranmaksızın yapılan paylaşım sözleşmesinin mirasçılar bakımından bağlayıcı olacağı" hükmü gözetilerek, anılan belgeye TMK'nın 676. maddesi kapsamında geçerlilik tanınıp- tanınmayacağının değerlendirilmesi, gerek davalılara gerekse dava dışı tüm mirasçılara bu sözleşme kapsamında temlik yapılıp-yapılmadığının belirlenmesi, gerekirse sözleşmenin zemine uygulanarak ada ve parsellerinin saptanması, mirasbırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınmaz mallar ve kazandırmaların araştırılması, muris tarafından üçüncü kişilere satılıp, bedelinin davalılara verildiği iddiası üzerinde durulması, lehine kazandırmalarda bulunulan mirasçıların ve bu kazandırmaların saptanması, tapu kayıtları, temliklere ilişkin akit tabloları ve varsa dayanak belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınması, böylece yukarıda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup-bulunmadığı hususunun toplanan ve toplanacak delillerle duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve her iki davanın birleştirilerek değerlendirilmesi gerektiği..." gerekçesi ile bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 04.12.2018 tarihli ve 2015/224 Esas ve 2018/508 Karar sayılı kararıyla; davaların birleştirilmesine karar verilerek, feragatname başlıklı belgenin fenni ve tasarruf yönünden uygulamayı haiz olmadığı, asıl ve birleştirilen davada davacıya temlik edilen bir taşınmaz bulunmadığı, temliklerin mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. İkinci Bozma Kararı

Dairenin 16.03.2021 tarihli, 2019/643 Esas ve 2021/1472 Karar sayılı kararı ile “…somut olaya gelince, 86 parça taşınmazın mirasbırakan tarafından bizzat 3. kişilere değişik tarihlerde satıldığı, kalan taşınmazlardan 28 tanesinin birleştirilen davada davalı ...'ye, 29 adetinin asıl davada davalı ...'e (asıl davaya konu taşınmazlar hariç), 14 tanesinin Şükrü'ye, 4 tanesinin Salih'e, 2 tanesinin Sami'ye devredildiği saptanmış, dinlenen davacı tanıkları; mirasbırakanın sağlığında taşınmazlarını paylaştırdığını, mirasçıların bir kısmının 3. kişilere devredilen taşınmazların satış bedelini aldıklarını, davacının da bu şekilde satış bedeli aldığını, davalı tanığı olarak dinlenen davacının kardeşi ...'nın ise mirasbırakanın 14 adet taşınmazı kendisine devrettiğini, 3. kişilere satılan taşınmazları bilmediğini ifade etttikleri anlaşılmakta olup, mirasbırakanın kardeşine taşınmaz devrederken davacıya devretmemesini gerektirecek somut bir olgu dosyaya yansımadığı gibi davacının da 3. kişilere satılan taşınmazlardan gelen satış bedelinden pay aldığı, paylaştırma yapılırken mutlak eşitliğin aranmayacağı, öte yandan, mal kaçırma amacı taşıyan bir kişinin aleyhine mal kaçıracağı mirasçıya hiçbir şey vermeyeceği hususları bir bütün halinde değerlendirildiğinde, mirasbırakanın mal kaçırmak iradesiyle hareket etmediği, bir başka ifadeyle temliklerin muvazaalı olduğu iddiasının davacı tarafından kanıtlanamadığı sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmesi gerekirken ''feragatname'' başlıklı belgenin TMK'nın 679. maddesi kapsamında fenni olarak uygulanmayı haiz olmadığı gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuştur.

6. Mahkemece İkinci Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 08.02.2022 tarihli ve 2021/642 Esas ve 2022/64 Karar sayılı kararıyla; bozma kararında yer alan gerekçeye yer verilerek ve temliklerin muvazaalı olduğu iddiasının davacı tarafından kanıtlanamadığı belirtilerek, asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.

7. İkinci Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

8. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, son bozma kararında ilk bozma kararının tam aksine olacak şekilde davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin belirtildiğini, murisin tüm mirasçıları arasında hakça bir paylaştırma iradesi taşıdığının tüm dosya kapsamına göre asla kabul edilemeyeceğini, feragatname başlıklı belgenin hukuken paylaştırma iradesinin varlığını gösterir içerikte bir belge olmadığını, yaşlı olan murisin yaşayan çocuklarını (kızı.... ve oğlu..... ile....’nin oğlu ....) fazlaca kayırdığını ve kendisinden önce ölen iki kızından olma davacı torunlarına ise sadece sus payı olarak mal devri taahhüt ettiğini, davacı müvekkiline bu feragate göre vermeyi taahhüt ettiği taşınmazlardan bir tane bile vermediğini, üçüncü kişilere devredilen taşınmazların satış bedelinden davacıya verilen hiçbir bedelin olmadığını, mirasçıların bir kısmının üçüncü kişilere devredilen taşınmazların satış bedelini aldıkları ve davacının bu şekilde satış bedeli almış olabileceği şeklinde kabulün hatalı olduğunu, tenkise dair talepleri hakkında değerlendirme yapılmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

9. Gerekçe

9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

9.2. İlgili Hukuk

9.2.1. Muris muvazaasında, Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

9.2.2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

9.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.

9.3. Değerlendirme

(IV/5) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak ve özellikle murisin mal kaçırma kastı bulunmadığına göre tenkis talebinin de yerinde olmadığı gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, alınması gereken temyiz karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.