"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ: KOCAELİ 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kocaeli 6. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, emlakçılık yaptığı dönemde davalı ile tanıştıklarını, evli olduğunu, eşinden boşanamadığını ve eşinin hasta olduğunu bilen davalının, imam nikahı yapması halinde kendisine ömür boyu, en güzel şekilde bakabileceğini, fakat maddi durumunun olmadığını, sokakta yaşadığını, yapılan yardımlarla karnını doyurabildiğini söyleyerek öncelikle dayalı döşeli ev almasını telkin ettiğini, davalıya inandığını ve 11 parsel sayılı taşınmazdaki dava konusu 12 numaralı bağımsız bölümü satın aldığını ve davalı ile yaşamaya başladıklarını, bu süre zarfında davalının kendisini kandırarak 40.000 TL tutarında bilezik ve ev eşyası aldırdığını, sonra da taşınmazın adına tescilini isteğini, dava konusu taşınmazı satış göstermek suretiyle davalıya devrettiğini, davalı tarafından yapılan hileler sonucunda kandırıldığını, satış bedeli almadığını, davalıya duyduğu güven duygusuyla hareket ettiğini, davalının kızını ve torununu eve getirdiğini, bir daha eve gelmemesini istediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, dava konusu taşınmazını kiralaması nedeniyle davacı ile tanıştıklarını, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, hiçbir zaman davacı ile birlikte yaşamadıklarını, kiracı iken davacının dava konusu taşınmazı satmak istemesi üzerine, birikimleri, damatlarının yardımları ve arkadaşlarınından aldığı borçlarla bedeli karşılığında satın aldığını, davacının eşinin hasta olması nedeniyle evlerinde çalışmasını istediğini, eşi kabul etmeyince konunun kapandığını, bir süre sonra kendisini arayan davacının beraber yaşamayı teklif ettiğini, bu teklife çok sinirlenip telefonu kapattığını, bu olaydan 15-20 gün sonra bu davanın açıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 18/11/2020 tarihli ve 2019/468 E., 2020/286 K. sayılı kararıyla; davacı ve davalı arasında dairenin satışı için belirlenen bedelin taşınmazın devir tarihindeki ortalama değeri ile yakın olduğu, dinlenen tüm davalı tanıklarının beyanlarının birbiri ile örtüştüğü ve davalı tarafın davacıya ait olan dairede devir işlemi öncesinde kiracı olduğu, devamında davalının kiracısı olduğu daireyi davacıdan satın aldığı, nitekim bu hususu tanık beyanlarının doğruladığı, davacının tanık olarak gösterdiği tek tanığın açıklamalarının sonuca etki etmeyeceği, davalı tarafından savunma olarak belirtilen taraflar arasında kurulan kira sözleşmesine itiraz edilmediği, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının yeğeni olan tanıklarının iddiayı doğruladığını, davalı tanığı ...'nın olayları tarafsız ve objektif anlatmasının beklenemeyeceğini, bu tanık ve diğer davalı tanığı ...'ın beyanlarına itibar edilmemesi gerekirken yalan beyanlarının hükme esas alınmasının doğru olmadığını, diğer davalı tanıkları ... ve ...'ün beyanlarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı tanığının sigorta kayıtlarını getirtilmesi talebinin yerel mahkeme tarafından gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini, davalının savunmasının gerçek dışı olduğunu, davacının davalıya PTT kanalıyla para yolladığını, davalının bütün ihtiyaçlarını karşıladığını, paraların dökümü PTT'den istenilmiş ise de cevabın doğru dürüst inceleme yapılmadan gönderildiğini, gönderilen paraların dökümünün tekrar istenilmesi talebinin ise gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini, taraflarınca PTT'ye kayıtların sorulduğunu, ekteki belgenin taraflarına verildiğini, tanık anlatımlarındaki çelişkilere rağmen davanın reddine karar verilmesinin usul, yasaya ve dosya kapsamına aykırı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 24/11/2021 tarihli ve 2021/1261 E. 2021/1495 K. sayılı kararıyla; davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, tanık anlatımlarındaki çelişkiler ve paraların dökümü sunulması karşısında verilen kararın usul, yasaya ve dosya kapsamına aykırı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, (III.) no.lu paragrafta yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının, (IV./3.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 21/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.