"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece; İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; verilen davanın kabulüne ilişkin karar, yasal süre içerisinde davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 08/11/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan anneleri ...’ın maliki olduğu 105 ada 148 sayılı parselinin (eski 220) satış yetkisini de içerir 14.04.2006 tarihli vekaletname ile eşi olan davalı ...’i vekil tayin ettiğini, ...’in kirvesi olan davalıların mirasbırakanı...’in 42.000,00 TL’lik para ihtiyacını karşılamak için ...’a ait taşınmazı...’e satış yoluyla devrettiğini, devir nedeniyle 92.000,00 TL kredi kullanıldığını, 42.000,00 TL’sini...’in, kalan 50.000,00 TL’yi de davacılardan ...’nin aldığını, kredi borcu kapandığında taşınmazın iade edileceğinin kararlaştırıldığını, iade işlemleri başlatıldığı sırada...’in öldüğünü ve mirasçıları olan davalıların intikal işleminden sonra kötüniyetli olarak taşınmazı satmak istediğini, öte yandan mirasbırakanın devir tarihinde hastalıklarının bulunduğunu, hukuki işlem ehliyetinin bulunmadığını, vekaletnamenin ne amaçla kullanıldığını ayırt etme gücünün olmadığını, yine davalı ...’in de vekalet görevini kötüye kullandığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişler, 29.09.2016 tarihli ıslah dilekçeleri ile dava dilekçelerinin netice-i talep bölümünü "tapu kaydının iptali ile mirasbırakan ... adına tesciline, olmazsa payları oranında iptal ve tescile karar verilmesi" şeklinde değiştirmişlerdir.
II. CEVAP
1.Davalılar, dava konusu taşınmazın satılığa çıkarıldığını, mirasbırakanları...’in Ziraat Bankasından tarımsal amaçlı kredi kullanma hakkının da bulunmasından faydalanarak taşınmazı 92.000,00 TL’ye satın aldığını, ayrıca 2014 yılı mahsulünü de davacıların toplayacağı konusunda anlaştıklarını, taşınmazı devir alırken 90.000,00 TL tarımsal kredi kullandığını ve ipotek tesis edildiğini, mirasbırakanları...’in aniden ölümü nedeniyle hayat sigortasından kredinin kapatıldığını, davacıların bu durumdan yararlanmak istediklerini, kaldı ki inançlı işlem iddiasının yazılı delil ile kanıtlanması gerektiğini, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
2.Davalı ..., davacıların inançlı işleme ilişkin iddialarını kabul etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 13/09/2017 tarihli ve 2015/25 E., 2017/514 K. sayılı kararıyla; inançlı işlem iddiasının yazılı delil ile kanıtlanamadığı, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının ise ibraz edilen deliller ile ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın, mirasbırakanları ...’ın fiil ehliyetinin olmayışı, vekaletin kötüye kullanılması, haksız zenginleşme ve muvazaaya dayalı olarak açıldığını, davanın önemli tanığı ...'ün Yerel Mahkemece dinlenmediğini, haksız zenginleşmeyle ilgili bir karar verilmediğini, Mahkeme kararında bir kısım davalı mirasbırakanları ...’nın, kendi mirasbırakanları ...’ın fiil ehliyetinin bulunmadığını kesin olarak bilmesinin beklenmesinin, hayatın olağan akışına aykırı olacağı kanaatinin esas alındığını, halbuki davalılardan ...'ın davalıların mirasbırakanı ...’nın kirvesi olduğunu, bu durumun keşif anında tanık olarak dinlenen Hasan’ın babası ... tarafından da beyan edildiğini, Yargıtayın 28/07/1941 tarihli ve 4/21 sayılı İçtihatı Birleştirme kararı uyarınca, Medeni Kanun'un 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle kanunda gösterilen durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olmasının o işlemi geçerli kılmayacağını, Yerel Mahkemenin, ''her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre görülmesi gerekir'' kuralından ayrılarak, haksız yere yorumlarla aleyhlerine karar verdiğini, ...’nın, kirvesi ...’ın vekaleti kötüye kullandığını bilmemesinin mümkün olmadığını, dava görülürken tüm aşamalarda hakimin muvazaayı resen dikkate alması gerektiğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 19/01/2018 tarihli ve 2018/25 E., 2018/54 K. sayılı kararıyla; 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 27/10/2020 tarihli ve 2018/2103 E., 2020/5510 K. sayılı kararıyla; ''...Somut olayda, akit tarihinde ...’ın fiil ehliyeti bulunmadığından, yapılan temlik işlemine sonuç bağlanmayacağı, akdin geçersiz olduğu ve illilik prensibi gereği davalıların mirasbırakanı... adına oluşan tescilin de TMK’nin 1024. maddesi uyarınca yolsuz olduğu ortadadır.
Öte yandan, çekişmeli taşınmazı intikal yoluyla edinen davalıların da halefiyet ilkesi gereğince edinimlerinde TMK’nın 1023. maddesinin korumasından yararlanamayacakları aşikardır.
Ne var ki, İlk Derece Mahkemesince hukuki ehliyetsizlik yönünden araştırma yapılmış ise de, bu neden üzerinde durulmadan sonuca gidilmiş olması hatalı olduğu gibi, Bölge Adliye Mahkemesince de davalıların mirasbırakanı...’in vekalet ilişkisinin ehliyetsizlik nedeniyle geçersiz olduğunu bilmediğinden bahisle ehliyetsizlik hukuki nedeni aşılarak sonuca gidilmesi doğru olmamıştır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.'' gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 22/04/2021 tarihli ve 2021/21 E., 2021/86 K. sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacıların iddialarını ispatlayamadıklarını, davalı tarafın savunmalarının ispatlandığını, davacıların hukuki yararı bulunmadığını, iyiniyet ve dürüstlük kuralına aykırı davrandıklarını, davacı ve davalı sıfatının birleştiğini, taşınmazın doğrudan mirasbırakan ... tarafından ...'ya satılmadığını, vekil ... tarafından satıldığını, satışın geçerli olduğunu, davacıların en başından beri taşınmaz satışından haberdar olduklarını, vekaletname düzenlendiği tarihte akıl sağlığının yerinde olduğunu, davalıların mirasbırakanı ...'nın iyiniyetli olduğunu, bozma kararından önce ATK raporuna karşı yapılan itirazların İlk Derece Mahkemesince değerlendirilmediğini, yargılama giderlerinin tamamının davalılara yükletilmesinin hatalı olduğunu, usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadığını, eksik araştırma, inceleme sonucu, delillerin değerlendirilmesinde ve takdirinde, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek, hakkaniyet ve nesafet kuralarına, usul ve esas hükümlerine aykırı karar verildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ehliyetsizlik, inançlı işlem ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesinde, şahsın hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış. 10. maddesi de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlem ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı Yasa'nın 13. maddesinde “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu Yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
Hemen belirtmek gerekir ki, TMK'nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.06.1941 tarihli 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, (V./2.) nolu bentte yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, (V./3.) nolu bentte yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalıların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan İlk Derece Mahkemesi hükmünün ONANMASINA, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 10.224,97 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 08/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.