Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3157 E. 2022/6618 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanlarından kalan taşınmazların devri sırasında davacıların hile ile aldatılıp aldatılmadığına ilişkin tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların taşınmazları devretmedeki gerçek irade ve amaçlarının araştırılmadan, tanıkların dinlenilmesi ve delillerin eksiksiz toplanıp değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : KÖRFEZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davacıların istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ...’dan toplam 104 dönüm taşınmaz kaldığını, davalılar ile 52 dönümünün davalılara, 52 dönümünün ise kendilerine kalacağı hususunda anlaştıklarını ancak bu anlaşmaya göre kalan 32 dönüm taşınmazın kendilerine verilmediğini, davalılardan ...'nın taşınmazların aralarındaki anlaşmaya göre taksim edilmesi gerektiğini ifade ettiğini, davalı ...’nın aile büyüğü olmasına duydukları güvene dayalı olarak davacı ...'yı vekil tayin ettiklerini, amaçlarının mirasbırakandan kalan taşınmazların 52 dönümünün davalılara, 32 dönümlük kısmının ise kendilerine verilmesi olduğunu, ancak davacı ...’nın davalı tarafça kandırıldığını ve mirasbırakandan intikal eden toplam 84 dönüm taşınmazı davalılara devrettiğini, vekil ... tarafından davalılara devredilen taşınmazların ... Köyü 49, 80, 89, 690, 1921, 783, 86, 596, 779, 673, 1285, 1287, 1354, 404, 418, 2078, 2086, 2107, 2110, 2114, 2117, 2118, 2121, 2125, 2131, 2135, 2139, 2145, 969, 887, 1881, 703, 577, 2098, 1254, 63, 345, 323, 986, 1088, 1438, 1444, 1447, 443 sayılı parseller olduğunu, davalılar tarafından devredilmesi gereken taşınmazların temlik edilmediğini, devirden sonra 63, 345, 323, 986, 1088, 1438, 1444,1447, 443 sayılı parsellerin davalılar tarafından dava dışı kişilere satıldığını ileri sürerek, dava konusu 49, 80, 89, 690, 1921, 783, 86, 596, 779, 673, 1285, 1287, 1354, 404, 418, 2078, 2086, 2107, 2110, 2114, 2117, 2118, 2121, 2125, 2131, 2135, 2139, 2145, 969, 887, 1881, 703, 577, 2098, 1254 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtları iptal edilerek, miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, aşamada davacılardan ......’nın ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil olmuşlardır.

II. CEVAP

Davalılar ..., ..., ..., ... ve ..., davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacılar tarafından yine davacı konumunda olan ...'ya vekalet verildiğini ve bu şekilde temliklerin gerçekleştirildiğini, taksim yapıldığına dair davacı tarafın yazılı bir belgesinin bulunmadığını, davaya konu taşınmazların satış bedelinin ödenmek sureti ile satın alındığını, davacı tarafın tanık dinletmesine rızalarının olmadığını, iddianın yazılı delil ile ispatının gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlar, aşamada davalılardan ...'ın ölümü üzerine mirasçıları ..., ..., ... ve ... davaya dahil edilmişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davacıların mirasbırakandan kalan taşınmazların gereği gibi paylaştırılmadığı ve bu doğrultuda iradelerinin fesada uğratıldığını ileri sürdüğü, ancak taşınmazların hangi oranda ve kimlere nasıl paylaştırılacağı hususlarının açıklanmadığı, bu yöne ilişkin herhangi bir yazılı delil de ibraz edilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; bedelin ödenmediğine ve paylaşıma ilişkin iddia kanıtlanmış olmasına rağmen, taşınmazların bedelinin tüm davacılara ödendiğine ilişkin yalnızca davalının beyanlarına itibar edilmesinin doğru olmadığını, rızai bir taksim sözleşmesiyle davacıların davalılara dava konusu taşınmazlardaki paylarını devretmelerinde haklı bir nedeninin olup olmadığı, davalı yanın alım gücünün bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılmadığını, gerçek değer ile akitteki değer arasında fahiş fark olduğunu, tarafların aralarındaki kişisel ilişki gereği mirasçı vasfını haiz olduğu ve taraflar arasında miras paylaşımı konusunda uyuşmazlığın çıkmaması adına aile büyüğü davalı ...'nın talebi üzerine devir işlemini gerçekleştiğini, davacıların temlikteki amaçlarının mirasın eşit şekilde paylaşılması olduğunu, ancak davalı tarafın hilesi sonucunda temliklerin geçersiz kabul edilmesi gerektiğini, tanık beyanlarına itibar edilmeden karar verildiğini, davalıların taşınmazların satış bedelini ödediklerini kanıtlayamadıklarını, davalı ...’nın semenin bir kısmını nakit, bir kısmını 25 dönümlük arsayı satarak karşıladığını savunduğunu, bu savunmanın araştırılması gerektiğini, yemin deliline dayandıklarını, davalı ... lehine hesaplanan vekalet ücretinin hatalı olduğunu, denkleştirici adalet ilkesi uyarınca makul bir vekalet ücretinin hesaplanması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince; devrin vekaletname verilmek sureti ile rızaen yapıldığı, davalılardan vekil sıfatı ile hareket eden olmadığı gibi, vekil sıfatı ile hareket edenin davacılardan ... olduğu, davacı tarafın usulünce hile iddiasını ispatlayamadığı gerekçesi ile davacıların istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

3.2.2. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

3.3. Değerlendirme

Somut olaya gelince; davacıların, 17/08/2015, 26/08/2015, 31/08/2015, ve 10/08/2015 tarihli vekaletnameler ile davacı ...’yı vekil tayin ettikleri, davacı ...’nın kendisi adına asaleten, diğer davacılar adına vekaleten dava konusu taşınmazlardaki paylarını 16/02/2016 tarihli, 16842, 16838 ve 16840 yevmiye nolu resmi akitler ile davalılar ..., ..., ..., ... ve ...’a satış suretiyle temlik ettiği, tarafların kök mirasbırakanı olan ...’nın 1946 yılında öldüğü, geride eşi ... ve oğulları ... ile ...’nın mirasçı olarak kaldığı, ...’nın 1987 yılında öldüğü, davacıların 1986 yılında ölen ... ’nın, davalıların da 2002 yılında ölen ...’nın mirasçıları oldukları, dava konusu taşınmazların taraflara mirasbırakanları ... ve ...’dan intikal ettiği anlaşılmaktadır.

Davacılar, dava konusu taşınmazları davalı taraf ile yapılan taksim anlaşmasına uygun olarak devretmek amacıyla davacı ...’yı vekil tayin ettiklerini, davalıların bu anlaşmaya göre toplamda 20 dönüme isabet eden dava dışı taşınmazları devrettiklerini ancak kalan 32 dönüm yönünden taşınmaz devri yapmadıklarını ileri sürerek eldeki davayı açtıkları anlaşılmakta olup, hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.

Şöyle ki; bir kısım davalının, taşınmazların paylaşılacağı yönünde davacı taraf ile bir anlaşmalarının bulunmadığını ve taşınmazların satış bedellerinin ödendiğini belirterek davanın reddini savundukları, dinlenen davacı tanıklarının, davalı ...’nın tarafların paydaşı oldukları taşınmazlardaki paylarını temlik etmelerini, temlik edilen taşınmazları dağıtacağını ve karşılığında davacı tarafa da taşınmaz vereceğini söylediğini ifade ettikleri; ne var ki, davacıların kendilerine anlaşma uyarınca temlik edildiğini ileri sürdükleri taşınmazlar araştırılmadan, davalı tanıklarına davacıların dava konusu taşınmazları davalılara hangi sebeple temlik ettikleri ve davalıların savunması sorulmadan sonuca gidildiği görülmektedir.

Hal böyle olunca, davacıların temliklerdeki irade ve amaçlarının taraflarca bildirilen tüm tanıklar dinlenmek suretiyle tanıklara sorulması, davacılara devredildiği ileri sürülen taşınmazların saptanması, bu taşınmazların davacılara temlik edildiği tarih ile dava konusu taşınmazların temlik tarihleri ve değerleri tespit edilerek; iddia, savunma, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 HMK'nın 371/1-ç maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Körfez 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 12/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.