Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3155 E. 2022/7236 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle miras paylarının devredilmesi nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Vekaletin tarımsal destekleme amacıyla verildiğinin tanık beyanlarıyla doğrulanması ve vekalet görevinin kötüye kullanılarak tarafların elbirliğiyle davacıyı zarara uğrattığının anlaşılması gözetilerek yerel mahkemenin ret kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Gölbaşı (....) 1.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 14.11.2019 tarihli ve 2018/763 Esas, 2019/461 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiş olmakla; dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan babası ... Bey....'nın 1984 tarihinde ölümü ile 397 (yenileme ile ... ada 26 parsel), 398 (yenileme ile ... ada 27 parsel), 573 (yenileme ile 116980 ada 65 parsel), 588 (yenileme ile 116980 ada 80 parsel), 674 (yenileme ile 116980 ada 65 parsel), 762 (yenileme ile 116981 ada 27 parsel), 801 (yenileme ile 116982 ada 14 parsel), 1088 (yenileme ile 117045 ada 25 parsel), 1517 (yenileme ile 117024 ada 32 parsel), 1612 (yenileme ile 117030 ada 38 parsel), 1863 (yenileme ile 117027 ada 11 parsel) ve 2548 (yenileme ile 117086 ada 2 parsel) parsel sayılı taşınmazların miras yolu ile intikal ettiğini, okuma yazma bilmediğini, davalı kardeşi ...'in arazilerin ekip biçilmesini bahane ederek hile yoluyla eşinin kardeşi olan ...'ı vekil tayin ettirdiğini, vekil marifetiyle taşınmazlardaki payının davalıya temlik edildiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile kök mirasbırakanı ... Bey’den intikal eden payların adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, hak düşürücü sürenin geçtiğini, taşınmazları 5.000 TL bedelle satın aldığını, davacının oğlu ...'e ev alacağını, acil paraya ihtiyacı olduğunu, parayı vermesini söylediğini, birkaç gün sonra istenen parayı verdiğini ve davacının oğluna Akdere'de daire satın aldığını, 2002 yılından itibaren taşınmazları ekip biçtiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Ankara (Gölbaşı) 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.04.2015 tarihli ve 2013/627 E., 2015/135 K. sayılı kararıyla; iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 19.09.2018 tarihli ve 2015/15028 E. 2018/12530 K. sayılı kararı ile; “... İddianın ileri sürülüş biçiminden davada vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı... Mahkemece dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olarak nitelendirilmiş olup, belirtilen hukuki nedene ilişkin araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Kaldı ki, dava dilekçesinin içeriğinde temlikin iptali ile mirasçılar adına tescil istendiği, sonuç kısmında ise sadece tapu kayıtlarının iptaline karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmakla HMK'nın 31. maddesi gereğince davacının isteğinin açıklattırılması gerektiği açıktır. Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, toplanacak delillerin toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken hatalı nitelendirmeye dayanılarak yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 14.11.2019 tarihli ve 2018/763 E. ve 2019/461 K. sayılı kararıyla; iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararı Hakkında Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının okuma yazması olmadığı için davalı kardeşi ...’in yönlendirmesi ile baldızı olan ...’ın mirasbırakanlarından intikal eden taşınmazların ekilip biçilmesi bahane edilerek vekil tayin edildiğini, ardından da bilgi ve onayı dışında dava konusu taşınmazlardaki payların davalıya devredildiğini, devir sonrasında bir bedel ödenmediğini, tarafların el ve iş birliği içerisinde zararlandırma kastı ile hareket ettiklerini, Mahkemece yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan karar verildiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

6.2.2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

6.2.3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya içeriğinden, davacı ...’ün Gölbaşı (....) Noterliğinin 11.10.2001 tarihli vekaletnamesi ile dava konusu taşınmazların satış yetkisini de içerir şekilde davalı ...’nın baldızı olan ...’ı vekil tayin ettiği, vekil tarafından da anılan vekaletname uyarınca davacıya mirasbırakanı ...’dan intikal eden dava konusu taşınmazlardaki payların 26.08.2002 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle devredildiği, 20.06.2012 tarihli azilname ile davacı tarafından vekil ...’in azledildiği anlaşılmaktadır.

3.3.2. Vekaletin tarımsal destekleme işlemlerinin yapılması amacıyla verildiği, bu hususun dinlenen tanık beyanları ile doğrulandığı, vekalet görevinin kötüye kullanılarak tarafların el ve iş birliği içerisinde davacıyı zararlandırma kastı ile hareket ettikleri anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

V.SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/11/2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

- MUHALEFET ŞERHİ-

Dava vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebebine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, Dairemizce; hukuki nitelendirmede hata yapıldığı, uyuşmazlığın vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedeninden kaynaklandığı yönünde verilen bozma kararı üzerine; mahkemece davanın esastan reddine karar verilmiş, sayın çoğunluk tarafından iddianın ispat edildiği gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, davacının yengesi olan dava dışı vekil ...'e 11.10.2001 tarihinde satış yetkisi de içeren vekaletname verdiği, vekilin bu vekaletname ile 26.08.2002 tarihinde davacıya ait payları davacının kardeşi olan davalı ...'e satış yolu ile devrettiği, vekilin 20.06.2012 tarihinde vekaletten azledildiği, davanın 19.06.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

1-Davacı dava dilekçesinde, taşınmazların ekilip biçilmesi için vekaletname verdiğini düşündüğünü, bunun hile ile gerçekleştirildiğini iddia etmiştir.

2-Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası ile dava açmak için öngörülen bir süre yoktur. Ancak, devir tarihi ile dava tarihi arasında 10 yılı aşan bir zaman vardır. Taşınmazların ekilip biçilmesi için vekalet verilmesi ve aradan geçen bu kadar uzun sürede mülkiyetin nakledildiğini bilinmemesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Davacı geçen zamanda nasıl oyalandığını, kendisine ekilip biçilme karşılığı ne vaat edildiğini veya ne verildiğini-verilmediğini açıklamamaktadır.

3-Bozma kararına dayanak olarak alınan davacı tanık beyanlarında, hile olgusu yönünden bir açıklama yer almamaktadır. Bozma gerekçesinde belirtilen tarımsal destekleme işlemleri ile ilgili vekalet alındığı yönündeki tanık beyanı da bizzat görgü ya da duyuma dayalı olmayıp başkasından nakledilmektedir. Kaldı ki, tarımsal destekleme işlemleri olgusu dava dilekçesinde belirtilmediğinden, tanığın bu yöne değinen beyanı hükme esas alınamaz. Aksi düşünce HMK'nın 25. Maddesindeki "taraflarca yerine getirilme ilkesine" aykırılık oluşturur.

4-Davalı tanıklarının işlemin gerçek satış olduğu ve bedel alınarak bunun davacı tarafından doğrulandığını belirten beyanları gözetildiğinde, özellikle; davalı tanığı ...'ın tarafların kardeşi olan annesi...'nin de aynı vekile vekaletname vererek taşınmaz paylarını satarak parasını aldığını, annesi ile konuşurlarken davacıdan taşınmazları sattığını duyduğunu belirtmesi karşısında, ispat yükü kendisinde olan davacının delillerinin iddiayı doğrulamaya yeterli olmadığı açıktır.

5-Mahkemenin davanın reddi yönündeki kararı doğru olduğundan hükmün onanması gerekmektedir. Sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.