Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3164 E. 2022/4995 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar tarafından olağanüstü zamanaşımı yoluyla zilyetlik iddiasıyla açılan tapu tescil davasında, dava konusu taşınmazın mera vasfıyla Hazine adına tescil edilmesinden sonra davanın tescile konu taşınmazın ifrazı ve mera tescil kararının iptali şeklinde ıslah edilmemesinden kaynaklanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın yargılama aşamasında mera vasfıyla Hazine adına tescil edildiği ve davacıların ıslah talebinin mahkemece dikkate alınmadığı, bu nedenle verilen hükmün tapu sicilinde tereddüt yaratacağı ve infaza elverişli olmadığı gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki davadan dolayı Gölbaşı (Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17/07/2018 tarihli ve 2014/102 Esas - 2018/289 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan Dairenin 24/11/2021 tarihli ve 2021/3649 Esas – 2021/7158 Karar sayılı kararının düzeltilmesi süresinde davalı Hazine vekili ve davalı Ankara ... vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, TMK’nın 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

Davacı ..., mevkii ve sınırlarını dilekçesinde açıkladığı taşınmazın babası ... tarafından taşları temizlenerek imar-ihya edildiğini, uzun yıllar aralıksız olarak tarla niteliğiyle kullanıldığını, 1994 yılında zilyetliğin muris tarafından kendisine devredildiğini, zilyetlik sürelerinin 27 yılı aştığını ileri sürerek ve olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tespit harici bırakılan bölümün adına tescilini istemiştir.

Asli müdahiller ... ve ... 09.05.2005 tarihli ... ise 15.04.2005 havale tarihli dilekçeleriyle harç yatırmak suretiyle davaya katıldıklarını bildirmişler, dava konusu edilen bölümü davacının babası ile birlikte imar-ihya ettiklerini açıklayarak, dava konusu yerin davacı ile birlikte adlarına tescilini istemişlerdir.

Davalı Hazine vekili, dava konusu edilen taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, ...’ın daha önce aynı yer için 1999/216 Esas ile dava açtığını, daha sonra davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu dosyadan sonra 20 yıllık sürenin dolmadığını belirterek, davanın reddini savunmuş, 15.03.2004 havale tarihli dilekçe ile dava konusu yerin Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı ... ile Ankara ... davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece kazanma koşullarının ve süresinin davacı ile asli müdahiller yararına gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesince; yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olmadığı belirtilerek çifte tapunun oluşumunun önlenmesi açısından dava konusu yerin tapuda kayıtlı yerlerden olup olmadığının tapudan sorulması, birleşik paftanın istenmesi, komşu parsellere ait kadastro tutanak ve dayanak belgelerin getirtilmesi, dava konusu yerin Mera Komisyonu haritasında belirtilen 17 no.lu mera parseli içerisinde kalıp kalmadığının sorulması, dava tarihinden en az 20 yıl öncesine ait iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğraflarının getirtilmesi, yeniden mahallinde jeodezi ve fotogrametri mühendisi, ziraat yüksek mühendisi, yerel bilirkişiler ve tanıklar huzurunda keşif yapılması, dava konusu yerin imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı, kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, imar ve ihyanın yaklaşık hangi tarihte tamamlandığı, dava konusu taşınmazın mera olarak tahsisinin yapılıp yapılmadığı hususlarında bilirkişilerden gerekçeli denetime açık rapor sunulmasının istenmesi, komşu parsellere ait tapu ve vergi kayıtlarının dava konusu yeri ne gösterdiğinin üzerinde durulması, yerel bilirkişiler ve tanıklardan taşınmazın hangi tarihte kullanılmaya başlandığı, ne şekilde kullandıkları, ne şekilde emek ve para sarf edildiği, imar ihyanın ne zaman tamamlandığı konularında bilgi alınması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde bu çelişkinin giderilmesi, 3402 sayı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde yer alan kuru-sulu sınırlamaları göz önünde tutularak miras bırakanlarının terekesinin paylaşım tarihinden itibaren davacı ile asli müdahillerin bağımsız 20 yıllık zilyetlikleri dolmadığından ...’ın babası ..., ... ve ...’nin babası..., yargılama sırasında ölen ...’ın her biri için tek kişiymiş gibi kabul edilerek bunların her birinin en fazla sulu toprakta 40, kuru toprakta ise 100 dönüm alabilecekleri ilkesinin göz önünde bulundurulması, 3402 sayılı KK’nın 17. maddesi uyarınca imar ve ihyanın tüm olumlu ve olumsuz koşullarının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde araştırılıp saptanması ondan sonra tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği açıklanarak bozulmuştur.

Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda TMK'nın 713/1 ile 3402 sayılı KK’nın 14. ve 17. maddelerindeki zilyetlikle kazanım koşullarının davacı ve müdahiller lehine oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne 19.06.2017 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 9.246.50 metrekarelik kısmın 96 pay kabul edilerek 32 payın ... adına, 8 payın ..., 24 payın ... adına, 4 payın ..., 3’er payın ..., ..., ..., ... adına, 16 payın ... adına yeni bir parsel numarası verilerek tapuya kayıt ve tesciline dair verilen karar Dairece onanmıştır.

Karara karşı, davalı Hazine vekili ve davalı Ankara ... vekili tarafından süresinde karar düzeltme yoluna başvurulmuştur.

Dosyanın incelenmesinde, davanın 25/04/2002 tarihinde açıldığı, Tarım Müdürlüğünün cevabi yazılarına göre davaya konu taşınmazın bulunduğu çalışma alanında mera tespit çalışmalarının 10/09/2000-15/11/2000 tarihleri arasında tamamlandığı, davaya konu taşınmazın mera olarak değerlendirilen alanda kaldığı, ancak mera tahdidi ve sicile kayıt işlemlerinin yargılama aşamasında tamamlandığı, davaya konu taşınmazın 309.805 metrekare yüzölçümüyle 28/12/2015 tarihli işlemle kamu orta malı olarak mera vasfıyla 1448 parsel numarası ile tescil edildiği, davacılar vekilinin 21/02/2018 tarihli dilekçe ile davaya konu edilen taşınmaz bölümünün mera parselinden ifrazı ile davaya mera tescil kararının iptali ve tescil davası olarak devam edilmesi yönündeki ıslah talebini bildirdiği ancak, Mahkemece bu husus dikkate alınmayarak davaya konu taşınmazın tescil harici olduğu yönündeki kabule göre hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Bilindiği üzere tapu sicilini ilgilendiren davalarda hakimin doğru sicil oluşturma yükümlülüğü bulunmaktadır. Öte yandan HMK’nın 297. maddesi uyarınca da kurulan hükmün açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olup somut olayda kurulan hükmün infazda tereddüt oluşturacağı açıktır.

Kabule göre de, davacı ...’nin mirasçıları olduğu anlaşılan ve davacı vekiline vekalet veren davacılar Serpil, ... ve Sultan’ın da karar başlığında davacılar arasında gösterilmemesi isabetsizdir.

Anılan bu hususlar karar düzeltme isteği üzerine bu defa yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından davalılar vekillerinin karar düzeltme isteğinin 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.'un 440. maddesi uyarınca kabulüne, Dairenin 24/11/2021 tarihli ve 2021/3649 Esas–2021/7158 Karar sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, hükmün açıklanan nedenlerle 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın geri verilmesine, 20/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.