Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3167 E. 2022/4216 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümlerinin davacı adına tescili talebine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Çekişmeli taşınmaz bölümlerinin karar tarihinden önce Hazine adına tapu kaydının oluşturulduğu ve davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı gözetilerek, mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar, süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 02/12/2021 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av.... ile davalı Hazine vekili Avukat ...ile davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer davalılar gelmediler. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşüldü:

I. DAVA

Davacı, Ayazağa Mahallesi çalışma alanında bulunan ve 1969 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümleri hakkında satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine, taşınmaz bölümlerinin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini belirterek davanın reddi ile TMK’nın 713/6 maddesi uyarınca taşınmaz bölümlerinin Hazine adına tescilini talep etmiştir.

Diğer davalılar, taşınmazın tescile konu olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, kazanma koşulları ve süresinin davacı şirket yararına gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile karara ekli krokide A1 harfiyle işaretlenen 2.529 m2, A2 ile belirlenen 455 m2 ve B harfiyle gösterilen 5767 m2 yüzölçümlü taşınmaz bölümlerinin aynı adanın son parsel numaraları ile davacı şirket adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ..., ..., İSKİ Genel Müdürlüğü, DSİ Genel Müdürlüğü ve Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 23.06.2014 tarihli ve 2014/10702 E-2014/13282 K sayılı kararı ile “...06.11.2009 tarihinde davanın açıldığı gözetilerek bu tarihten geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait (1979-1989 arası) iki ayrı zamanda çekilmiş yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı'ndan, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise ilgili kadastro müdürlüğünden getirtilerek dosyaya eklenmesi, konunun uzmanı jeodezi ve fotogrametri uzmanı 3 harita mühendisi ile yerel bilirkişiler ve tanıklar aracılığıyla komşu parsellere ait tapu kayıtları, hava fotoğrafları ve kadastro müdürlüğünden istenen haritalar, uygulanmak suretiyle taşınmaz bölümlerinin hava fotoğraflarının çekildikleri ve kadastro paftalarının düzenlendikleri tarihlere göre kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı ya da hangi nitelikte bulundukları konularında uzman harita mühendislerinden gerekçeli denetime açık ve önceki raporları eleştirir biçimde rapor istenmesi, komşu parsellere tapu kayıtlarının taşınmazı yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, teknik bilirkişilere krokileri üzerinde işaret ettirilmesinin sağlanması, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/1. maddesi gereğince zilyetlik maddi olaylardan olup, yerel bilirkişi, tanık ve her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğu sadece davacı tarafın gösterdiği 2 tanığın yetersiz beyanlarına dayanılarak ve mahkemece yerel bilirkişi seçilmesi yoluna gidilmeyerek davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gözetilerek yerel bilirkişi ve tanıkların HMK’nun 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmazlara ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri (...m.259) beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK'nın 261. maddesi gereğince yüzleştirilmek suretiyle beyanlar arasındaki aykırılığın giderilmesi gerekmektedir.

Bundan ayrı, konunun uzmanı jeoloji biliminin değişik dallarından seçilecek 3 jeoloji mühendisi aracılığıyla keşif yerinde inceleme yaptırılması, dahili davalı DSİ vekilinin cevap dilekçesine ekli Çevre ve Orman Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 14. Bölge Müdürlüğü'nün acele ve günlüdür başlıklı 20.01.2010 tarih 120/6426 sayılı taşkından koruma ve kontrol konulu yazı cevapları ekindeki Bakanlar Kurulu'nun 04.08.1975 tarih ve 7/10454 sayılı kararının kapsamı ve bu karara ekli İstanbul-Kağıthane deresi taşkın sahasını gösterir vaziyet planı (kroki) aynı yazıya ve Bakanlar kurulu Kararına ekli paftanın jeoloji mühendisleri ile harita mühendisleri tarafından birlikte zemine uygulanması, DSİ vekili ile dahili davalı İski vekilinin cevap dilekçelerinde açıkladıkları hususlar ve savunmaları ile derenin her tarafından 25’er m2'lik dere mutlak koruma bandı ve benzeri hususlarda göz önünde bulundurularak dava konusu ve kabulüne karar verilen taşınmaz bölümlerinin derenin aktif yatağında, taşkın alanında ya da koruma bandı kapsamında kalıp kalmadığı, TMK'nın 715, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/C maddesi kapsamında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve TMK'nın 999. maddesi gereğince özel mülkiyete konu yapılabilecek yerlerden olup olmadığı dere ya da derelerin kar ve yağmur sularını taşıyan, taşkınlıkları ve sel felaketlerini önleyen doğal bir görevlerinin bulunup bulunmadığı hususlarında anılan bilirkişilerden gerekçeli, denetime açık ve taşınmazın niteliğini belirleyen hususlarda rapor alınması, TMK'nın 715, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/C ve TMK'nın 999. maddeleri kapsamında kalan yerlerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmelerinin mümkün olmadığının düşünülmesi, imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığının hesaplanması dava konusu taşınmaz bölümlerinin kenarında bulunduğu dereler açısından ıslah çalışmalarının yapılıp yapılmadığının sedde çekilip çekilmediğini, seddelerin hangi tarihte ve hangi kurum ya da kurumlar tarafından yapıldığının bu seddelerin hangi tarihte tamamlandığını aynı zamanda ilgili kurumlardan sorularak yazı cevaplarının dosyaya eklenmesi, uyuşmazlığın çözümünde bu hususların gözönünde bulundurulması gerekir.

Öte yandan, davacı şirketin belgesizden taşınmaz edinip edinmediğini kadastro ve tapu müdürlüğü ile zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıkları hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro tutanakları ile tapu kayıtlarının tapu sicil müdürlüğünden zilyetliğe dayalı olarak açılan tescil davaların ise bulundukları mahkemelerden getirtilerek dosyayla birleştirilmesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunun'un 14. maddesinde yer alan sınırlamalar bakımından değerlendirmeye alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken taşınmazın niteliği gözardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.... ”gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 18.02.2020 tarihli ve 2016/57 E – 2020/59 K. sayılı kararıyla; taşınmazın zilyetlikle edinmeye elverişli bulunmadığı gibi davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1.Davacı vekili, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin zilyetlikle kazanmaya elverişli olduğunu, koşullarının da davacı lehine oluştuğunu belirterek mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

5.2.Davalı Hazine vekili, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin Hazine adına tesciline karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ve 17. maddesinde, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir."

6.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

6.2.4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/6. maddesinde, “Davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler.” hükümleri düzenlenmiştir.

6.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle çekişmeli taşınmaz bölümlerinin karar tarihinden önce 2012 ve 2015 yıllarında ihdasen Hazine adına tapu kaydının oluşturulduğunun anlaşmasına göre hükmüne uyulan ve (IV/2.) numaralı paragrafında belirtilen bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacı vekili ile davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, duruşma tarihinde yürürlükte bulunan 20.11.2021 tarihli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen davalılar Hazine ve DSİ Genel Müdürlüğü vekilleri için 3.815,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan, duruşmaya gelen davacı vekili için 3.815,00 TL vekalet ücretinin davalı Hazineden alınmasına, 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j bendi gereğince Hazine'den harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.05.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.