Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3174 E. 2022/6372 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, davalıya yaptığı satışın hile nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil talebinde bulunulması.

Gerekçe ve Sonuç: Hile iddiasının ispat yükünün davacıya ait olduğu, davalının yemin yoluyla satış bedelinin ödendiğini ispatladığı ve davacının hile iddiasını destekleyecek yeterli delil sunamadığı gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin direnme kararı, vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 15/03/2022 tarihli ve 2020/363 Esas ve 2022/129 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 04/10/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ..... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avuka..... geldiler. Duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilahare dosya incelenerek gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 487/1200 payının bulunduğu 9192 ada 11 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 2 dükkan ve 18 daireli binanın kendisine ait olduğunu, taşınmazdaki 25/1200 payını bedelinin daha sonra ödenmesi şartıyla akrabası olan davalıya satış suretiyle devrettiğini, devirden sonra davalının herhangi bir ödeme yapmadığı gibi aralarındaki anlaşmaya da uymadığını ileri sürerek, davalı adına kayıtlı olan ancak gerçekte kendisine ait olduğunu iddia ettiği 25/1200 payın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti ile tapu iptali ve tescil istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, kesin hüküm ve zamanaşımı itirazında bulunmuş, taşınmazı alacağına mahsuben cebri icra yoluyla usulünce satın aldığını, muhdesatın mülkiyetinin arzın mülkiyetine tabi olduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 02/06/2016 tarihli ve 2014/29 E., 2016/263 K. sayılı kararıyla; davalının resmi akde karşı aynı mahiyette bir belge sunamadığı, paranın ödenmediği iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 17/06/2020 tarihli ve 2017/2368 E., 2020/2742 K. sayılı kararıyla; “ …Ne var ki, Mahkemece yukarıdaki ilkeler göz önünde bulundurularak hüküm kurmaya elverişli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleme olanağı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca, öncelikle davanın TBK'nın 39. maddesi gereğince hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının belirlenmesi, süresinde açılmış ise tarafların bildirdiği tüm deliller toplanarak temlikin hileli olup olmadığının saptanması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, hatalı hukuki nitelendirme ve eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi davacı yemin deliline dayandığı halde yemin delilinin hatırlatılmaması da isabetli değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 15/03/2022 tarihli ve 2020/363 E., 2022/129 K. sayılı kararıyla; davacının, 15/05/2007 tarihli ve 7209 yevmiye numaralı satış sözleşmesi ile taşınmaz üzerindeki 25/1200 hissesini, 6.500-TL bedelle davalı ...'na sattığı, resmi akde karşı aynı mahiyette bir belge sunulamadığı, davacının teklif ettiği yeminin davalı asil tarafından ifa edildiği, yeminin kesin delillerden olduğu, davacının satış bedelinin ödenmediği iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma kararında belirtilen eksik hususlar giderilmeden ve yine bozma kararında belirtilen hususlara aykırı olarak karar verildiğini, dava konusu arsanın üzerinde bulunan yapıya ilişkin mülkiyetin aidiyetinin tespiti talepleri açısından herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, davalının arsa üzerindeki yapıya katkısının olmadığına dair yeminli kabulünün davacı müvekkili açısından kesin delil niteliğinde olduğu hususu göz ardı edilerek davanın reddedildiğini, hata, hile ve gabin gibi irade bozukluğu hallerine dayalı davaların her türlü delille ispatının mümkün olduğunu, dinlenen tanık beyanlarıyla davalının akrabalık bağını kullanarak hileli bir şekilde arsa hissesini ele geçirdiğinin sabit olduğunu, vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını, fazla yatırılan harcın iadesine karar verilmediğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

6.2.2. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

6.2.3. HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",

6.2.4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.", hükümlerine yer verilmiştir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmüne uyulan ve (IV/2.) numaralı paragrafta yer verilen bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) numaralı paragrafta yazılı gerekçeyle karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

6.3.2. Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince,

Somut olayda, dava 52.000 TL değer gösterilerek açılmış, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin 18.944,00 TL olduğu keşfen tespit edilmiştir. Bu durumda davalı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin bu değer esas alınıp, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13. maddesi de gözetilerek maktu vekalet ücretinin altında kalmamak üzere 5.100,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden fazla vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir. Ancak, değinilen bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından hükmün düzeltilerek onanması gerekmektedir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; hükmün 5. fıkrasının hüküm yerinden çıkarılması ile yerine 5. fıkra olarak; “Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 5.100.00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, davacı vekilinin temyizi üzerine yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalıdan alınmasına, alınan peşin harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.