"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : HATAY 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 2531 parsel sayılı taşınmazın göçebelerin iskanına dair mahalli iskan komisyonu kararına istinaden davalı aile bireyleri adına tescil edildiğini, ancak sonradan davalı aile temsilcisinin Sosyal Güvenlik kaydının bulunduğunun tespit edildiğini, 5543 sayılı İskan Kanunu ve ilgili yönetmelik gereğince sigortalılık kaydı bulunanların göçebe olmayacağını, sonradan verilen mahalli iskan komisyonu kararı ile davalıların hak sahibi yapılmasına dair önceki kararın iptal edildiğini, bu haliyle taşınmazın davalılar adına tesciline ilişkin hukuki dayanağın ortadan kalktığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19/11/2020 tarihli ve 2015/683 E., 2020/264 K. sayılı kararıyla; İskan Komisyonunun hak sahipliğinin iptaline dair kararının usul ve yasaya uygun olmadığı, 5543 sayılı İskan Kanunu'na eklenen geçici 7. maddenin üçüncü fıkrasında mülga 2510 sayılı Kanun döneminde hak sahibi olanların hak sahipliklerinin herhangi bir koşul aranmaksızın devam edeceği hükmünün düzenlendiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı aile temsilcisi ve hak sahibi ...’nın iskan edilme koşullarını taşımadığının tespit edildiğini, bu nedenle 27.09.1992 tarihli ve 14 sayılı mahalli iskan komisyon kararı ile hak sahibi yapılmasının hukuka aykırı olduğunun tespit edildiğini, 5543 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesinin 3. fıkrasının “ mülga 2510 sayılı Kanun'a göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangi bir koşul aranmaksızın devam eder.” hükmünün 12.07.2013 tarihinde yürürlüğe girdiğini, davalıların hak sahipliğinin 05.12.2012 tarihinde iptal edildiğini, iptal işlemine ilişkin açılan davanın ise reddedildiğini, dava değerinin 38.425,47 TL olarak gösterildiğini, keşif talebi olmamasına rağmen keşif yapıldığını ve dava değerinin belirlendiğini, davacı aleyhine 21.056,33 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, davacının gösterdiği dava değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 02/02/2022 tarihli ve 2021/775 Esas, 2022/168 Karar sayılı kararıyla; 12.07.2013 tarihinde kabul edilen 6495 sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanunu’na eklenen Geçici 7/3. maddesinde yer alan düzenleme dikkate alınarak davalıların hak sahipliklerinin kayıtsız şartsız devam edeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, vekalet ücreti yönünden de davanın taşınmazın aynına ilişkin olduğu, keşifte tespit edilen değer üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki hususları tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”
3.2.2. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
3.2.3. TMK’nın 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/1. maddesinde; “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024/3. maddesinde; “Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3.2.4. Bilindiği üzere, 5543 sayılı İskan Kanunu’nun Geçici 7/3. maddesinde, “Mülga 2510 sayılı Kanun'a göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangi bir koşul aranmaksızın bu Kanun'a göre devam eder.” düzenlemesi yer almaktadır.
3.2.5. Öte yandan, taşınmazın aynına ilişkin davalarda hükmedilecek vekalet ücreti, dava edilen taşınmazın dava tarihindeki ve harcı tamamlanan değeri üzerinden nispi oranda belirlenmelidir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre, Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) no.lu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
3.3.2. Davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Somut olayda, harçtan muaf olan davacı Bakanlık tarafından 16.11.2020 tarihli dilekçe ile dava değeri 38.425,47 TL olarak gösterilmiş, Mahkemece yapılan keşif sonucu taşınmazın dava tarihindeki değeri 180.090,48 TL olarak saptanmış, bu değer üzerinden davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir. Ancak, keşfen saptanan değerin taşınmazın tamamının değeri olduğu, davalılardan her birinin 1/10’ar payına isabet eden değerin ise 18.009,05 TL olduğu, eldeki davada davalılardan sadece ...’nın kendisini vekille temsil ettirdiği gözetilerek anılan davalının payına isabet eden değer üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken taşınmazın tamamı üzerinden fazla vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
3.3.3. Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmektedir.
VI. SONUÇ
1. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının açıklanan nedenlerle kabulü ile, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin temyize konu kararının vekalet ücretine ilişkin kısmının kaldırılmasına, Hatay 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.11.2020 tarihli ve 2015/683 E., 2020/264 K. sayılı hükmünün 4. bendinde yer alan "21.056,33 TL" ibaresinin hükümden çıkarılması ile yerine "3.400,00 TL" ibaresinin yazılmasına, davacı vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile hükmün bu şekliyle 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 05.10.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.