"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : BİSMİL 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince istinafı üzerine, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... ve Şehircilik Bakanlığı, Dicle ve Batman barajlarının yapımından etkilenen ailelere mülga 2510 sayılı İskan Kanunu kapsamında 2004 yılında iskan sağlandığını, bu kapsamda mülkiyeti Hazineye ait olan dava konusu 250 ada 1 numaralı parsel üzerinde davalılara hak sahipliği verilerek 05/07/2004 tarihinde konut tesliminin yapıldığını, yapılan ilk konutların 23.012,00 TL karşılığında ve taşınmaz üzerine 46.024,00 TL bedelli ipotek tesis edilerek borçlanma senediyle teslim edildiğini, ancak daha sonra gerek zeminden gerekse yüklenici firmanın kusurundan kaynaklı sebeplerden ötürü aralarında dava konusu taşınmazın da bulunduğu 31 adet konutun oturulamayacak durumda olduklarının tespit edildiğini, hak sahiplerinin başvurusu neticesinde yeniden konut inşaa edilerek dava konusu taşınmazın 2015 yılında davalılar adına tapuda tahsis ve tescil edildiğini, ancak yapılan yeni inşaat ve üretim sebebiyle arada fiyat farkı oluştuğunu, bu durumun davalı hak sahiplerine bildirilerek ek borçlanma sözleşmesinin yapılmasının istendiğini, ancak davalıların ek borçlanma sözleşmesini imzalamayı kabul etmediklerini, bu nedenle tapunun iptalinin gerektiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, mülga 2510 sayılı İskan Kanunu kapsamında dava konusu taşınmazda kendilerine hak sahipliği verildiğini, karşılığında borçlanma senedi imzaladıklarını ve borçlanma senedindeki meblağı süresi içerisinde ödediklerini, taşınmaz üzerine inşaa edilen konutun teslim alınmasından hemen sonra çökmelerin meydana geldiğini, Bakanlık tarafından can güvenliği bakımından risk teşkil eden konutların yıktırılıp yeniden yaptırıldığını, plan ve projeye aykırı bir şekilde yaptırılan konutların yıkılmasına kendileri sebep olmuş gibi ek borçlanma sözleşmesi imzalamalarının istenmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın İskan Kanunu gereğince adlarına tahsis edildiğini, ek borçlanma sözleşmesinin imzalanmaması nedeniyle tahsis edilen taşınmazın geri alınmasının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmazın 5543 sayılı İskan Kanunu gereğince davalılar adına tescil edildiği, 5543 sayılı İskan Kanunun 21. maddesinde tapu iptali ve tescil talep edebilme şartlarının düzenlendiği, somut olayda kanunda belirtilen şartların mevcut olmadığı, ilk borçlanma senedinin davalılarca ödenerek konut tesliminin yapıldığı, ayrıca ek borçlanma sözleşmesi imzalanmasını gerektirecek koşulların da gerçekleşmediği, idare tarafından ilk inşaa edilen konutların usulüne uygun şekilde yapılmaması nedeniyle yıkılarak yeniden yapılmasında davalılara atfı kabil herhangi bir kusurun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalıların 2004 yılındaki ilk borçlandırma senedindeki borçlanmayı kabul ve taahhüt ettiklerini, ilk taşınmazın kusurlu olmasından dolayı davalıların kabulden kaçındıklarını, bunun üzerine kusurun giderilmesi için davalıların talepleri ile yeni bir konut yapıldığını, bunun da bedelinin talep eden davalılarca karşılanması gerektiğini, dava değeri gösterilmediği için nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hak sahipliğinin iskan komisyonu tarafından iptaline karar verildiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 09/12/2021 tarihli ve 2021/229 E. 2021/930 K. sayılı kararıyla; somut olayda dava konusu taşınmazın 5543 sayılı İskan Kanunu gereğince davalılar adına tescil edildiği, ancak ilk hak sahipliğinin mülga 2510 sayılı Kanun doğrultusunda 05/07/2004 tarihinde sağlandığı, 12.07.2013 tarihinde kabul edilen 6495 sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanunu'na eklenen geçici 7/3 . fıkrasında Mülga 2510 sayılı Yasaya göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangi bir koşul aranmaksızın bu kanuna göre devam eder hükmüne yer verilmek suretiyle, yürürlükten kalkan 2510 sayılı Kanun döneminde hak sahibi olanların hak sahiplerinin herhangi bir koşul aranmadan devam edeceğinin vurgulandığı dikkate alındığında, davalıların hak sahipliklerinin kayıtsız şartsız devam edeceği, davalı lehine nispi avukatlık ücretine hükmedilmiş olmasında da isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalıların 2004 yılındaki ilk borçlandırma senedindeki borçlanmayı kabul ve taahhüt ettiklerini, ancak daha sonra taşınmazın kusurlu olması sebebiyle meydana getirilen ikinci eseri kabulden kaçındıklarını, esasan ortada bir eser sözleşmesinin mevcut olduğunu, kusurun giderilmesi için davalıların talepleri ile yeni bir konut yapıldığını, bunun da bedelinin talep eden davalılarca karşılanması gerektiğini, ikinci eserin maliyetinin 2004 yılında yapılan konut maliyetiyle aynı olmasının imkansız olduğunu, davalıların bunu karşılaması gerektiğini, dava açılırken dava değeri gösterilmediği için davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, hak sahipliğinin iskan komisyonu tarafından iptaline karar verildiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 5543 sayılı İskan Kanunun “Devir, takyit ve geri alma” başlıklı 21. maddesinde; “(1) Bu Kanuna göre verilen taşınmaz mallar, temlik tarihinden itibaren borcun tamamı ödenmeden önce hiçbir suretle satılamaz, bağışlanamaz, rehin edilemez, tapu kütüğüne satış vaadi şerhi konulamaz ve haczolunamaz. Bu taşınmazların tapu kütüklerinin beyanlar hanesine bu yönde belirtme yapılır. Ancak, temlik tarihinden itibaren beşinci yılın sonunda başlamak üzere, borçlandırma bedelinin tamamını ödeyenlerin tapu kaydına yapılan belirtme kaldırılır. (2) Bu Kanuna göre hak sahiplerine verilen taşınmazların takyit süresi içinde belgelendirilmiş olmak koşuluyla ticari faaliyet dahil geçim imkanının temini, eğitim, yurt dışına çıkış, askerlik, tutukluluk, afet ve uzun hastalık gibi geçerli bir özrü olmaksızın kullanılmadığı, bağışlandığı veya satıldığı tespit olunduğunda, Mahalli İskân Komisyonunca hak sahiplilik durumu iptal edilir, iskân amaçlarında kullanılmak üzere tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili mahkemeden istenir."
3.2.2. 12.07.2013 tarihinde kabul edilen 6495 sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrasında "Mülga 2510 sayılı Kanuna göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangi bir koşul aranmaksızın bu Kanuna göre devam eder" hükümlerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, (IV./3.) numaralı paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinin yerinde olmasına göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince davacıdan harç alınmasına yer olmadığına 04/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.