"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1312 E., 2022/4 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kangal Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/792 E., 2020/7 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ile asli müdahiller vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, asli müdahiller vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile yeniden hüküm kurulmak suretiyle davacı tarafından açılan davanın esastan reddine, asli müdahillerin davasının ise hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ile asli müdahiller vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı ...; yaklaşık 130 yılı aşkın süredir üst soylarından intikalen gelen Sivas ili, ... ilçesi, ... köyü 105 ada 41 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin hukuka aykırı şekilde "okul arsası" olarak davalı Köy Tüzel Kişiliği adına yapıldığını, babasının ölümünden sonra kardeşi ile aralarında yaptıkları mal paylaşımı sonucu bu taşınmazın kendi payına isabet ettiğini, taşınmazı 30 yılı aşkın süredir kullandığını, köy okulunun yerinin dava dışı 101 ada 240 parselde olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
2.Asli müdahiller; dava konusu taşınmazı amcaları olan davacı ... ile birlikte kullandıklarını, taşınmaza 1/2 oranda paydaş olduklarını belirtip taşınmazın 1/2 payının adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı; davaya süresinde cevap vermemiş, aşamada davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; keşifte dinlenilen mahalli bilirkişiler ve taraf tanıklarının beyanları, kadastro tespit tutanakları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının, asli müdahillerin ve mirasbırakanlarının taşınmazdaki zilyetliklerinin sona erdiği, taşınmazın mülkiyetini zilyetlikle kazanmanın şartlarından olan "zilyetliğin aralıksız olması" şartının gerçekleşmediği, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile asli müdahiller vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili; iddialarının tüm bilirkişi ve tanık beyanları ile ispatlandığını, davalı tarafça sunulan bir delil listesi olmadığı halde Mahkemece re'sen delil tespiti ve tapu uygulaması yapılmasının usule aykırı olduğunu, kaldı ki davalıya ait tapu kaydının keşifte mahalli bilirkişi ve tanıklara sorulmadığını, mahallinde herhangi bir yere tapu kaydı uygulaması yapılmadığını, uygulanmış gibi rapor düzenlendiğini, okul yeri olarak belirttikleri dava dışı 101 ada 240 parselle ilgili araştırma yapılmadığını belirtip İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
2.Asli müdahiller vekili; dava konusu taşınmazın asli müdahillerin mirasbırakan babaları ...'ın atalarına ait olan ve yüzlerce yıldır nesilden nesile sahibi oldukları yer olduğunu, bu yerin mirasbırakan tarafından yıllarca bîfiil harman yeri olarak kullanıldığını, tanık ve mahalli bilirkişilerin de bu doğrultudaki beyanlara rağmen "zilyetliğin aralıksız olması" şartı gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, köyde bulunan okulun başka bir yerde olduğunu, dava konusu alanda ne şu an ne de geçmişte bir okul bulunmadığını açıkça ifade ettiklerini, Mahkemenin davalı yerine geçerek usul ve yasaya aykırı şekilde delil tespiti yaptığını, bu şekilde re'sen tapu uygulaması yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmaz kayıtlarda okul alanı olarak görünüyorsa okul olmadığını, köyde başka bir yerde okul bulunmadığını, köyde yaşayan öğrenci bulunmadığından başkaca bir okula ihtiyaç da olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar Mahkemece kadastro tespitine esas tapu kaydı dava konusu taşınmaza uygulanmamış ise de fen bilirkişinin krokide komşuları ile tarif ettiği üzere tespite esas alınan tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsadığı, davacı, davalının taşınmaza zilyet olmadığını, asıl zilyetliğin kendisinde olduğunu iddia etmiş ise de tapu kaydına istinaden edinilmiş dava konusu yerde davalının zilyetliğinin olmamasının o yerin davalıya ait olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğinden, davacının davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı; asli müdahiller yönünden Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davalarının hak düşürücü süreden reddi gerekirken esastan reddinin doğru olmadığı gerekçeleriyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, asli müdahiller vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davacı tarafından açılan davanın esastan reddine, asli müdahillerin davasının ise hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile asli müdahiller vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yinelemiş, dilekçelerinde değindikleri hususların Bölge Adliye Mahkemesince de görmezden gelindiğini belirtip kararın bozulmasını istemiştir.
2.Asli müdahiller vekili; davaya müdahale taleplerinin 12.11.2018 tarihinde yapıldığını, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmediğini, tüm dosya kapsamı ile davalarının kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın hak düşürücü süreden reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtip kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 65 inci, 118 vd. maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 14 üncü, 16/B ve 20/A maddesi.
3. Değerlendirme
Kadastro çalışmaları sonucu Sivas ili, ... ilçesi, ... köyü 105 ada 41 parsel sayılı taşınmazın 2268,44 m2 yüz ölçümü ve okul arsası niteliği ile tapu kaydına dayalı olarak davalı ... Tüzel Kişiliği adına tespit gördüğü, tespitin itiraza uğramadan 30.01.2009 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.
Asli müdahiller vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Asli müdahale davası, bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi tarafından hüküm verilinceye kadar bu durum ileri sürülerek yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede açılan bağımsız bir dava olduğundan, herhangi bir hukuk davasının açılmasına ilişkin genel kurallara tabi olacağı tartışmasızdır.
Somut olayda, asli müdahillerin 12.11.2018 havale tarihli dilekçeleri ile davaya müdahale talebinde bulundukları anlaşılmakla, her ne kadar başta harç yatırılmamış ise de HMK'ye göre harcın sonradan tamamlanabileceği hususu gözetildiğinde belirtilen tarihin dava tarihi olarak esas alınması gerekir. Bu durumda kadastro tespitinin kesinleştiği 30.01.2009 tarihinden 12.11.2018 tarihine kadar 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmediği, asli müdahale davasının süresinde açıldığı anlaşılmakla, işin esasının incelenmesi gerekirken davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi doğru değildir.
Asli müdahiller vekili ile davacı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Davacı ve asli müdahiller irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteğiyle davayı açıp kadastro tespiti sırasında davalıya ait tapu kaydının hatalı uygulandığını ileri sürmüşlerdir. Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olduğu söylenemez.
Şöyle ki; taşınmazın davalı ... Tüzel Kişiliği adına kadastro tespitine esas alınan Kasım 1975 tarihli ve 14 sıra no.u tapu kaydı yapılan keşifte uygulanmamış, kaydın sınırları ve kapsamı belirlenmemiş, komşu parsellere ilişkin kayıtlar dosya içerisine getirtilmemiş, dinlenen tanık ve mahalli bilirkişiler taşınmazın Uzunpınarlar tarafından harman yeri olarak kullanıldığını beyan etmelerine rağmen bu hususun üzerinde durulmamıştır.
Hal böyle olunca; kadastro tespitine dayanak tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile tüm komşu parsellerin onaylı tutanak suretleriyle dayanağı olan belgeler getirtilip dosya tamamlandıktan sonra mahallinde yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, tespit bilirkişileri ve teknik bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında, tapu kaydı oluşumundan itibaren tüm tedavülleriyle birlikte okunup hudutları mahalli bilirkişiler zeminde tek tek göstertilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tesbiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği hudutlar haritasında işaret ettirilmeli, tapu kaydının haritasının kadastro paftası ile çakıştırılması neticesinde kapsamı 3402 sayılı Kanun'un 20 nci maddesine göre belirlenmeli, tapunun oluşum nedeni üzerinde durulmalı, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan davaya konu edilen taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmazın özel veya genel harman yeri olarak kullanılıp kullanılmadığı, çevresinde başka şahıslarca kullanılan özel harman yerleri bulunup bulunmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, teknik bilirkişiye, uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, dava konusu taşınmazın tümünün ya da bir kısmının tapu kaydı dışında kalması halinde tapu dışında kalan bölümler hakkında zilyetlik araştırması yapılarak ekonomik amacına uygun zilyetliğin başlangıç günü, süresi, sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan bilgi alınmalı, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekili ile asli müdahiller vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,22.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.