Logo

1. Hukuk Dairesi2022/333 E. 2023/4974 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/380 E., 2021/168 K.

DAHİLİ DAVALILAR : ..., ...

DAVA TARİHİ : 12.03.2010

HÜKÜM : Kısmen Kabul

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 18.06.2020 tarihli, 2016/16299 Esas, 2020/2091 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; kararın davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı ... vekili dava dilekçesinde; hudutları dava dilekçesinde belirtilen dava konusu taşınmazın önceden 539 sayılı kadastro parselinin bir bölümü olduğunu, 539 parsel sayılı taşınmazın tespitine itiraz edilmesi üzerine, Tapulama Mahkemesince yapılan yargılama sonunda 539 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün tescil harici bırakılmasına karar verildiğini, dava konusu taşınmaz bölümünün de hükmen tescil harici bırakılmış olan kısımda bulunduğunu, oysa dava konusu taşınmaz bölümünün müvekkili tarafından 1956 yılında ... Çelik ve varislerinden satın alındığını, taşınmaz müvekkili tarafından imar-ihya edildikten sonra günümüze kadar kullanıldığını, taşınmazda müvekkili lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, Mahkemece dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda yapılacak araştırma ve inceleme sonunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... Köyü Tüzel Kişiliği cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın Devlete ait olduğunun davacı tarafından bilindiğini, buna rağmen taşınmazın 1990’lı yıllarda bozularak tarıma elverişli hale getirildiğini, kaldı ki dava konusu taşınmaz bölümü ile çevresinde evvelden beri kullanım olmuş olsaydı taşınmazların tescil harici bırakılmayacağını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde; Mahkemece dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda araştırma ve inceleme yapılması, taşınmazın bulunduğu yerin imar planı kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi ve yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.02.2016 tarihli, 2010/156 Esas, 2016/123 Karar sayılı kararıyla; davanın tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olduğu, dava konusu edilen yerin, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümleri olduğu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi tarafından dosya arasına aldırılan hava fotoğrafları üzerinde yapılan inceleme sonucunda, dava konusu taşınmaz bölümlerinde 1971, 1978 ve 1991 yıllarında kullanım bulunduğu, ziraat mühendisi bilirkişiden aldırılan rapora göre toprak derinliği, taşlılık oranı, eğimi ve komşu parsellerle toprak özelliği karşılaştırıldığında dava konusu taşınmazların 2. sınıf tarım arazisi niteliğinde olduğu, taşınmazların 1971 yılında imar-ihya edilerek dava tarihine kadar davacı tarafından zilyet edildiği, tüm dosya kapsamına göre dava konusu taşınmaz bölümlerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle ve taşınmazların sulu arazilerden olduğu da dikkate alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 18.06.2020 tarihli, 2016/16299 Esas, 2020/2091 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece öncelikle davacıya, ...'na da davayı yöneltmesi için süre ve imkan tanınması, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması halinde anılan Belediyeden savunma ve delilleri sorulması, bildirdiği takdirde delilleri toplanıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilmek suretiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, verilen 01.06.2021 tarihli, 2020/380 Esas, 2021/168 Karar sayılı kararı ile; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca taraf teşkilinin sağlandığı, dosya arasına aldırılan hava fotoğrafları üzerinde yapılan inceleme sonucunda, dava konusu taşınmaz bölümlerinde 1971, 1978 ve 1991 yıllarında kullanım bulunduğu, toprak derinliği, taşlılık oranı, eğimi ve komşu parsellerle toprak özelliği karşılaştırıldığında taşınmazların 2. sınıf tarım arazisi niteliğinde olduğu, 1971 yılında imar-ihya edilerek dava tarihine kadar davacı tarafından zilyet edildiği, dava konusu taşınmaz bölümlerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, taşınmazların sulu arazilerden olduğu da dikkate alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne 20.01.2016 tarihli krokili ek raporda (A) harfiyle gösterilen 16.945,00 metrekare ve (B) harfiyle gösterilen 23.055,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümlerine yeni parsel numarası verilerek davacı adına tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz bölümlerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, taşınmazların mera vasfında olup meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça değer taşımayacağını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 2 nci maddesi ve 9 uncu maddesinin (e) fıkrası

3. Değerlendirme

1. Kadastro sonucunda ... ili, ... ilçesi, İğciler köyü çalışma alanında bulunan 539 parsel sayılı taşınmaz, mülkiyetinin ihtilaflı olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle “sazlık ve tarla” vasfıyla tespit edilmiş; ... Tapulama Mahkemesince yapılan yargılama sonunda 30.10.1986 tarihli ve 1984/61 Esas, 1986/329 Karar sayılı kararı ile 539 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (E1) harfi ile gösterilen bölümünün sazlık ve bataklık vasfında olduğu gerekçesiyle bu bölüme ilişkin kadastro tespitinin iptaline ve Tapulama Kanunu’nun 2 nci maddesi uyarınca tescil harici bırakılmasına karar verilmiş; kararın temyizi üzerine hüküm Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 06.11.1987 tarihli, 1987/2030 Esas, 1987/25869 Karar sayılı kararıyla hükme yönelik karar düzeltme itirazları da reddedilerek karar kesinleşmiştir.

Davacı tarafından dava konusu edilen taşınmaz bölümlerinin (Tapulama Mahkemesince hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda “E1” harfi ile gösterilen) ve tescil harici bırakılan kısımda kaldığı anlaşılmaktadır.

2. Eldeki davada Mahkemece, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşuğu kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan değerlendirme ve varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dava konusu taşınmaz bölümleri, 1950 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında “sazlık ve tarla” vasfıyla tespit edilmiştir. Tapulama Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında, 15.07.1974 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler, arazinin ... doğru olan batı kısmının sazlık ve çayırlık olduğunu, bu yerlerin kamışının ve otunun arazi sahipleri tarafından sahiplenildiğini, kamışların ve otların arazi sahiplerince bizzat veya işçileri vasıtasıyla söktürülüp satıldığını beyan etmişler; 22.05.1978 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler, ... Nehrinin kenarlarının sazlık ve kamışlık olduğunu, nehir taştığı zaman etrafındaki bir kısım yerlerin su altında kaldığını, nehrin zemheri aylarında taşıp, Mart – Nisan aylarında çekilmeye başladığını, sular çekildikten sonra şahısların taşınmazı kullanmaya başladığını; 22.04.1982 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ise, 1923-1924 yıllarında bu yerlere, ... Nehri kıyılarından saz toplamak için geldiğini, o tarihlerde zeminde görünen binanın güney tarafında kalan kısmın tamamının sazlık-bataklık bir yer olduğunu beyan etmiş; yine Tapulama Mahkemesince ziraat mühendisi bilirkişilerden aldırılan raporlarda; 539 parsel sayılı taşınmazın ... Nehri kıyısında kalan bölümlerinin sazlık ve bataklık vasfında olduğunun, bu kısımların şahıslarca ıslah edilmeye çalışılmasına rağmen arazinin ıslah edilemediğinin bildirildiği görülmüştür.

Bilindiği üzere, bataklık ve sazlıklar birçok canlı türünün yaşamını sürdürdüğü alanlar olup, istikrar kazanmış ve devamlılık gösteren Yargıtay uygulamalarına göre doğal dengenin bozulmaması bakımından bataklık ve sazlıkların imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanılmalarına olanak yoktur.

Hal böyle olunca dava konusu taşınmaz bölümlerinin geldisi olan 539 parsel sayılı taşınmazın tespitine itiraza ilişkin Tapulama Mahkemesi dosyasının kapsamı ve yargılaması sırasında yürürlüğe giren 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 9 uncu maddesinin (e) fıkrasında bulunan düzenleme gözetilmek suretiyle evveli sazlık olan dava konusu taşınmaz bölümlerine yönelik davanın reddine karar verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması bozmaya gerektirmiştir.

VI. SONUÇ

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüne, hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.