Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3419 E. 2022/8537 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : TERME 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 22.02.2022 tarihli ve 2022/331 Esas, 2022/377 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazda davalı ile ortak malik olduklarını, taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiğini, dava konusu taşınmazda davalıya ait yapının yürürlükte bulunan imar planı uyarınca günü birlik alana tekabül ettiğini ve sahil şeridi içerisinde yer aldığını, bu yerde yapı yapılmasının mümkün olmadığını, 3621 sayılı Kanun’un 8 inci maddesine aykırılık olduğunu ve ilgili Yönetmelik uyarınca da müktesep hakkı olmadığını ileri sürerek davalının müdahalesinin meni ve yapının kaline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde, davaya konu taşınmazda payı bulunduğunu, taşımazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiğini, taşınmazda bulunan yapı için imar barışından faydalandığını, taşınmazın yıkımına karar verilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun geçici 16 ncı maddesinde yapı kayıt belgesi düzenlenemeyecek yapıların belirlenmiş olduğu, dava konusu parsel ve üzerindeki yapının bu kapsamın dışında olduğu, söz konusu yapının kayıt belgesiyle binaların ruhsatlıymış gibi değerlendirilip gerekli evrakların tamamlandığında tapuda kat mülkiyeti ve kat irtifakı kurulabildiği, yapı kayıt belgesinin ruhsat ve iskan yerine geçtiği, dava konusu parseldeki yapının ruhsatlı olduğundan hareketle yapıda müktesep hakkının oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yapı kayıt belgesinin yapıyı ruhsatlı hale getirmediğini, yapı kayıt belgesinin yapının yeniden yapılmasına veya kentsel dönüşüm uygulamasına kadar geçerli olduğu dikkate alındığında davanın reddine karar verilmiş olmasının hukuka ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 8 inci maddesinde; ''Uygulama imar planı bulunmayan alanlardaki sahil şeritlerinde, 4 üncü maddede belirtilen mesafeler içinde hiç bir yapı ve tesis yapılamaz.'' düzenlemesine, yine 3621 sayılı Kıyı Kanununun Uygulama Yönetmeliğinin 16 ncı maddesinde; ''Sahil şeridinde 11 Temmuz 1992 tarihinden önce, yürürlükteki plan ve/veya mevzuata uygun olarak yapılmış veya inşaat ruhsatı alınarak en az subasman seviyesine kadar inşaatı tamamlanmış yapılardaki müktesep hakları saklıdır. Bu hüküm, üzerine birden fazla yapı yapılmak üzere ruhsat alınmış parsellerdeki en az subasman seviyesindeki yapılar için de geçerlidir.'' düzenlemesine yer verildiğini, taşınmaz üzerindeki yapının 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 8 inci maddesine aykırılık teşkil ettiği ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun Uygulama Yönetmeliğinin 16/4 maddesindeki müktesep hakkın da olmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 22.02.2022 tarihli ve 2022/331 Esas, 2022/377 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle, davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 3194 sayılı Kanun'un geçici 16 ncı maddesinde ve HGK'nın 2020/168 Esas sayılı kararında yapı kayıt belgesinin bina ruhsatı niteliğinde olmadığını, Mahkemenin bu yönde değerlendirmesinin hatalı olduğunu, yapının 3621 sayılı Kanun'a aykırılık teşkil ettiğini ve anılan Kanun'un Yönetmeliği uyarınca davalının bir müktesep hakkı olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, müdahalenin meni ve kal istemlerine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 4 üncü maddesinde sahil şeridi; “Kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alanı” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 8 inci maddesinde ise sahil şeridinde yapılabilecek yapılara ilişkin “Uygulama imar planı bulunmayan alanlardaki sahil şeritlerinde, 4 üncü maddede belirtilen mesafeler içinde hiç bir yapı ve tesis yapılamaz. Uygulama imar planı bulunan yerlerde duvar, çit, parmaklık, telörgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz. Moloz, toprak, curuf, çöp gibi kirletici ve çevreyi bozucu etkisi olan atık ve artıklar dökülemez, kazı yapılamaz. Ancak bu alanlarda; uygulama imar planı kararıyla altı ve yedinci maddede belirtilen yapı ve tesislerle birlikte toplum yararına açık olmak şartıyla konaklama hariç günü birlik turizm yapı ve tesisleri yapılabilir.”hükmü, ek 3 üncü maddesinde “11/7/1992 tarihinden önce yapıldığı tarihteki mevzuatına uygun olarak yapılan yapılardan; a) Büyükşehir belediye sınırları içinde köyden mahalleye dönüşen ve ilgili idaresince kırsal yerleşik alan kabul edilen yerleşme alanlarının sahil şeridinde kalan yapılar, b) Belediye sınırları içinde olanlar dâhil köy statüsünü koruyan, köy yerleşme alanlarının sahil şeridinde kalan yapılar, mevcut haliyle korunur. Bu yapılar, kat mülkiyeti tesis edilmemek ve herhangi bir müktesep hak teşkil etmemek ve mevcut kontur ve gabari aşılmamak kaydı ile yöreye uygun cephe değişikliği ve onarımı ile can ve mal güvenliği için güçlendirme yapılarak kullanılabilir. Bu nitelikteki köy yerleşme alanlarının sahil şeridinde kalan kısımlarında yeni yapı yapılamaz.” hükmü, geçici maddesinde ise “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce mevzuat hükümlerine uygun olarak onanmış ve kısmen veya tamamen yapılaşmış 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının sahil şeritleri ile ilgili hükümleri geçerlidir. Ancak, 8 inci maddenin ikinci fıkra hükümleri saklıdır.” hükmü yer almaktadır.

3.2.2. Kıyı Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 4 üncü maddesinde; "…Kısmi Yapılaşma: a) Belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında; 11 Temmuz 1992 tarihinden önce belirli bir kullanım amacına dayalı olarak onaylanmış 1/1000 ölçekli mevzii imar planlarının kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik kesim içerisindeki imar adalarında; üzerinde yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan plan ve mevzuata uygun olarak tamamlanmış yapılar ile ruhsat alınarak en az subasman seviyesinde inşaatı tamamlanmış yapıların bulunduğu parsellerin sayısının veya kullanılan toplam taban alanının imar adasındaki toplam parsel sayısının veya toplam alanının yüzde ellisinden fazla olması durumudur. Üzerinde birden fazla yapı yapılması mümkün olan parseller, en az subasman seviyesinde inşaatı tamamlanmış olmak kaydı ile taban alanı veya yapı sayısı itibariyle bu kapsamda değerlendirilir. b) Kentsel ve kırsal yerleşmelerde; meskun ve gelişme alanlarını kapsamak yerleşmenin mevcut ve projeksiyon nüfusuna dayalı gerekli tüm kullanım ve fonksiyonları içermek üzere hazırlanmış ve 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış uygulama imar planlarının kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik bandı içerisinde kalan kesiminde yer alan imar adalarının sayısının yüzde ellisinden fazlasında, (a) bendindeki tanıma uygun yapılaşma olması durumudur. Aksi halde (a) bendi hükümleri geçerlidir. c) (Değişik:RG-24/10/2020-31284) 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanununa tabi alanlarda; bu Kanun kapsamında 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış turizm amaçlı uygulama imar planlarının, kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik bandı içerisinde kalan kesimindeki imar adalarının yüzde ellisinden fazlasında, (a) bendindeki tanıma uygun yapılaşma olması durumudur. Aksi halde (a) bendi hükümleri geçerlidir. d) (Değişik:RG-24/10/2020-31284) 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanununa tabi alanlarda; turizm dışı kullanımlara yönelik olarak hazırlanmış ve 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış uygulama imar planlarının ilgi ve kapsamına göre (a) veya (b) bentlerindeki tanımlara uygun yapılaşmış olması durumudur.” düzenlemeleri,

Aynı Yönetmeliğin 16 ncı maddesinde ise “Sahil Şeridinin belirlenmesinde aşağıdaki esaslara uyulur. a) (Değişik: RG 30/3/1994-21890) Uygulama imar planı ilk defa yapılacak alanlarda, köy yerleşik alanlarında ve iskan dışı alanlarda sahil şeridi, kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğinde olmak üzere belirlenir. Bu alanlar kapsamında daha önce mevzii imar planı onaylanmış alanların kalması durumunda, mevzii imar planının kısmen veya tamamen yapılaşma bulunmayan imar adalarında da sahil şeridi en az 100 metre olarak belirlenir. b) (Değişik: RG- 30/3/1994-21890) 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış uygulama imar planı bulunan kentsel ve kırsal yerleşmelerde, turizm merkez ve alanlarındaki turizm amaçlı alanlar ile turizm merkez ve alanlarındaki kentsel ve kırsal yerleşmelerde kısmen veya tamamen yapılaşma varsa onaylı imar planındaki sahil şeridi geçerlidir. Aksi halde sahil şeridi (c) bendi uyarınca belirlenir. c) (Değişik:RG- 30/3/1994-21890) 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış mevzii imar planı ve turizm merkez ve alanlarındaki turizm dışı kullanımlara yönelik mevzii imar planı bulunan alanlarda; planda belirlenen sahil şeridinin başlangıcından itibaren ilk sırada yer alan imar adalarının kısmen veya tamamen yapılaşmış olması durumunda, gerisindeki imar adalarında kısmen veya tamamen yapılaşma olup olmadığına bakılmaksızın onaylı plandaki sahil şeridine uyulur. İlk sırada yer alan imar adalarında kısmen veya tamamen yapılaşma olmaması durumunda geriye doğru diğer imar adalarının durumu değerlendirilerek kısmen veya tamamen yapılaşma bulunanlarının kıyı yönündeki cephe hattı esas alınarak sahil şeridi belirlenir. 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış uygulama imar planlarının kısmi yapılaşma bulunmayan alanları ile ilgili gerekli revizyonlar en çok 1 yıl içinde Kanun ve bu Yönetmelik hükümlerine göre yapılır. Boş ve kısmi yapılaşma bulunmayan alanlarda bu işlemler yapılmadan yapı ruhsatı verilmez. Sahil şeridinde kıyıya geçişi engelleyecek şekilde; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz. Moloz, toprak, curuf, çöp gibi çevreyi bozucu etkisi olan atık ve artıklar dökülemez, kazı yapılamaz. Sahil şeridinde 11 Temmuz 1992 tarihinden önce yürürlükteki plan ve/veya mevzuata uygun olarak yapılmış veya inşaat ruhsatı alınarak en az subasman seviyesine kadar inşaatı tamamlanmış yapılardaki müktesep haklar saklıdır. Bu hüküm, üzerine birden fazla yapı yapılmak üzere ruhsat alınmış parsellerdeki en az subasman seviyesindeki yapılar için de geçerlidir. Sahil şeridinin birinci bölümünde yeni taşıt yolları açılamaz. Ancak 11 Temmuz 1992 tarihinden önce mevzuat hükümlerine uygun olarak onaylanmış planlara göre yapımına başlanmış veya kullanılmakta olan Devlet Karayolları ile yapımı gerçekleştirilmiş imar yollarındaki müktesep haklar saklıdır. İnşaatına başlanmış imar yollarında ise mümkün olan en kısa mesafede iç yollarla bağlantı sağlanmak üzere imar planı revizyonu yapılır. Sahil şeridi birinci bölümünde ancak iç yollarla dolgu alanlarındaki yapılmış veya yapılacak yolları bağlayan kısa geçişler için imar yolları planlanabilir.” düzenlemeleri yer almaktadır.

3.2.3. İmar Kanunu’nun geçici 16 ncı maddesinde “Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla, 31/12/2017 tarihinden önce yapılmış yapılar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkilendireceği kurum ve kuruluşlara 31/10/2018 tarihine kadar başvurulması, bu maddedeki şartların yerine getirilmesi ve 31/12/2018 tarihine kadar kayıt bedelinin ödenmesi halinde Yapı Kayıt Belgesi verilebilir. Başvuruya konu yapının ve arsasının mülkiyet durumu, yapı sınıf ve grubu ve diğer hususlar Bakanlık tarafından hazırlanan Yapı Kayıt Sistemine yapı sahibinin beyanına göre kaydedilir. Yapının bulunduğu arsanın 29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununa göre belirlenen emlak vergi değeri ile yapının Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca belirlenen yaklaşık maliyet bedelinin toplamı üzerinden konutlarda yüzde üç, ticari kullanımlarda yüzde beş oranında alınacak kayıt bedeli başvuru sahibi tarafından genel bütçenin (B) işaretli cetveline gelir kaydedilmek üzere merkez muhasebe birimi hesabına yatırılır. 6306 sayılı Kanun kapsamında kullanılmak üzere kaydedilen gelirler karşılığı Bakanlık bütçesine ödenek eklemeye Maliye Bakanı yetkilidir. Bu ödenek, dönüşüm projeleri özel hesabına aktarılarak kullanılır. Kayıt bedeline ilişkin oranı iki katına kadar artırmaya, yarısına kadar azaltmaya, yapının niteliğine ve bölgelere göre kademelendirmeye, ayrıca başvuru ve ödeme süresini bir yıla kadar uzatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. Yapı Kayıt Belgesi yapının kullanım amacına yöneliktir. Yapı Kayıt Belgesi alan yapılara, talep halinde ilgili mevzuatta tanımlanan ait olduğu abone grubu dikkate alınarak geçici olarak su, elektrik ve doğalgaz bağlanabilir. Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla ilgili bu Kanun (İptal ibare: Anayasa Mahkemesinin 24/9/2020 tarihli ve E.:2019/21; K.:2020/51 sayılı Kararı ile) (…) uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezaları iptal edilir. Yapı ruhsatı alıp da yapı kullanma izin belgesi almamış veya yapı ruhsatı bulunmayan yapılarda, Yapı Kayıt Belgesi ile maliklerin tamamının muvafakatinin bulunması ve imar planlarında umumi hizmet alanlarına denk gelen alanların terk edilmesi halinde yapı kullanma izin belgesi aranmaksızın cins değişikliği ve kat mülkiyeti tesis edilebilir. Bu durumda, ikinci fıkrada belirtilen bedelin iki katı ödenir. Beşinci fıkra uyarınca kat mülkiyetine geçilmiş olması 6306 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin uygulanmasına engel teşkil etmez. Yapı Kayıt Belgesi alınan yapıların, Hazineye ait taşınmazlar üzerine inşa edilmiş olması halinde, bu taşınmazlar Bakanlığa tahsis edilir. Yapı Kayıt Belgesi sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerinin 31/12/2022 tarihine kadar yapacakları satın alma talepleri üzerine taşınmazlar Bakanlıkça rayiç bedel üzerinden doğrudan satılır. (Ek cümleler:8/4/2022-7394/13 md.) Satış bedelinin tamamının peşin ödenmesi hâlinde yüzde yirmi, en az yarısının ödenmesi hâlinde yüzde on indirim uygulanır. Taksitli satışlarda satış bedelinin en az yüzde onu peşin ödenir, kalan bedel ise beş yıla kadar taksitlendirilir. Taksit tutarlarına kanunî faiz oranının yarısı uygulanır. Elde edilen gelirlerin yüzde yirmibeşi Bakanlığın dönüşüm projeleri özel hesabına gelir olarak kaydedilir. Kalanı ise bu maddenin ikinci fıkrasına göre genel bütçeye gelir kaydedilir. Ayrıca bu gelirler hakkında 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrası, yapı ve tesisler hakkında ise onbirinci fıkrası hükmü uygulanmaz. (Ek cümleler:4/7/2019-7181/14 md.) Yapı kayıt belgesine konu taşınmaz için 24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre tapu tahsis belgesi alınması ve bu belgeye esas arsa bedellerinin ödenmiş olması hâlinde bu madde uyarınca ayrıca satış bedeli alınmaz. Yapı kayıt belgesi alınan taşınmazların satışa konu edilen kısımlarından yapı kayıt belgesi tarihi ile satış tarihi arasındaki dönem için ecrimisil alınmaz, tahakkuk ettirilen ecrimisiller terkin edilir, satış tarihi itibarıyla tahsil edilen ecrimisil tutarı satış bedelinden mahsup edilir, bu tutardan fazlası iade edilmez. Yapı Kayıt Belgesi alınan yapıların belediyelere ait taşınmazlar üzerine inşa edilmiş olması halinde, Yapı Kayıt Belgesi sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerinin talepleri üzerine bedeli ilgili belediyesine ödenmek kaydıyla taşınmazlar rayiç bedel üzerinden belediyelerce doğrudan satılır. Üçüncü kişilere ait özel mülkiyete konu taşınmazlarda bulunan yapılar ile Hazineye ait sosyal donatı için tahsisli araziler üzerinde bulunan yapılar bu madde hükümlerinden yararlandırılmaz. Yapı Kayıt Belgesi, yapının yeniden yapılmasına veya kentsel dönüşüm uygulamasına kadar geçerlidir. Yapı Kayıt Belgesi düzenlenen yapıların yenilenmesi durumunda yürürlükte olan imar mevzuatı hükümleri uygulanır. Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır. Bu madde hükümleri, 18.11.1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununda tanımlanan Boğaziçi sahil şeridi ve öngörünüm bölgesi içinde ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alan ile İstanbul tarihi yarımada içinde ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanlarda ve ayrıca 19.6.2014 tarihli ve 6546 sayılı Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirlenmiş Tarihi Alanda uygulanmaz…” hükümleri düzenlenilmiştir.

3.2.4. Anayasa Mahkemesinin 01.06.2022 tarihli ve 2021/15 Esas, 2022/63 Karar sayılı kararında “194 sayılı Kanun’un “İstisnalar” başlıklı 4. maddesinde 12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu, 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, bu Kanun’un ilgili maddelerine uyulmak kaydıyla 2960 sayılı Kanun ve 10/7/2014 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nu ile diğer özel kanunlarla belirlenen veya belirlenecek olan yerlerde, bu Kanun’un özel kanunlara aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Orman niteliğini haiz arazilerin hukuki rejimi ise 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nda düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un 17. maddesinin birinci fıkrasında hayvanların planlı otlatılmasını sağlayan, gecelemesini emniyet altına alan ve dağılmalarını engelleyen geçici çevirmeler şeklinde düzenlemeler dışında, her çeşit bina, ağıl ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılmasının, tarla açılmasının, işlenmesinin, ekilmesinin ve orman içinde yerleşilmesinin yasak olduğu hükme bağlanmış; söz konusu maddenin üçüncü fıkrasında da yalnızca savunma, ulaşım, enerji, haberleşme, su, atık su, petrol, doğalgaz, hava ayrıştırma, altyapı, katı atık bertaraf ve düzenli depolama tesislerinin, baraj, gölet, sokak hayvanları bakımevi ve mezarlıkların, devlete ait sağlık, eğitim, adli hizmet ve spor tesisleri ile ceza infaz kurumlarının ve bunlarla ilgili her türlü yer ve binanın devlet ormanları üzerinde bulunması veya yapılmasında kamu yararı ve zaruret olması hâlinde gerçek ve tüzel kişilere bedeli mukabilinde Tarım ve Orman Bakanlığınca izin verilebileceği öngörülmüştür. Bu itibarla 6831 sayılı Kanun’a göre ormanlarda yapılaşma yasağının bulunduğu, itiraz konusu kuralın ise anılan Kanun’a aykırı hükümler içerdiği gözetildiğinde ormanlarda inşa edilen yapılar hakkında 3194 sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca özel kanun niteliğinde olan 6831 sayılı Kanun’un uygulanacağı anlaşıldığından itiraz konusu kuralın bakılmakta olan davada uygulanma imkânının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. AYM, E.2019/109, K.2019/91, 4/12/2019). Nitekim idari yargı içtihatları da özel kanunlar kapsamında korunan alanlarda bulunan yapılar hakkında itiraz konusu kuralın uygulanmayacağı yönündedir” şeklindeki gerekçelerle karar verilmiştir.

Yine Anayasa Mahkemesinin 04.12.2019 tarihli ve 2019/109 Esas, 2019/91 Karar sayılı kararında “Bakılmakta olan davanın konusunu itiraz konusu kural uyarınca düzenlenen yapı kayıt belgesine dayanılarak işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilmesi talebinin reddine ilişkin işlemin iptali istemi oluşturmaktadır. İtiraz konusu kural, devletin mülkiyeti ya da hüküm ve tasarrufu altındaki alanlarda 31 Aralık 2017 tarihinden önce yapılmış ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapılardan gerekli şartları sağlayanlara yapı kayıt belgesi verilebileceğini düzenlemektedir. Kuralın kapsamından yapı kayıt belgesi ile 3194 sayılı Kanun’a aykırı yapıların tespit edilerek kayıt altına alınmasının ve ilgili yapılara talep halinde su, elektrik ve doğalgaz bağlanabilmesi suretiyle geçici olarak kullanım hakkı sağlanmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Kural kapsamında düzenlenen yapı kayıt belgesi dava konusu yapının kullanımına imkân sağlamakla birlikte anılan yapının yukarıda yer verilen nitelikleri gözönünde bulundurulduğunda korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili işlem ve faaliyetleri düzenleyen 2863 sayılı Kanun ile kıyıları ve sahil şeritlerini koruma amacıyla düzenlenmiş olan 3621 sayılı Kanun hükümlerinin bakılan davada uygulanmasının önünde bir engel bulunmamaktadır. Zira kuralda yapı kayıt belgesi verilen taşınmazlar yönünden ilgili özel kanun hükümlerinin uygulanamayacağına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Belirtilen nedenle 3194 sayılı Kanun’un geçici 16. maddesinde yer alan düzenlemenin, bakılmakta olan davada 2863 ve 3621 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına engel oluşturduğunun kabulüne imkân bulunmamaktadır. İtiraz başvurusunun ise itiraz konusu kuralın kıyılar ile kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına ilişkin mevzuat hükümlerinin bakılmakta olan davada uygulanmasına engel oluşturduğu gerekçesiyle yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı verilmesi talebine ilişkin uyuşmazlıkta bu konuya ilişkin özel hükümler içeren anılan kanunların dikkate alınmasının önünde bir engel bulunmadığından itiraz konusu kuralın bakılmakta olan davada uygulanma imkânı bulunmamaktadır.” şeklindeki gerekçelerle karar verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğinden, dava konusu taşınmazın 966/2400 payının davacı ... adına, 1434/2400 payının ise davalı ... adına kayıtlı olduğu, eldeki davanın 30.12.2019 tarihinde açıldığı, Terme Sulh Hukuk Mahkemesinin 11.12.2018 tarihli ve 2017/1101 Esas, 2018/1080 Karar sayılı kararı ile dava konusu 149 ada 12 parsel sayılı taşınmazdaki ortaklığın giderilmesine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, 2019/2 Esas sayılı satış dosyası ile de 04.11.2020 tarihinde yapılan ihale ile davalı ...’in Hazine paylarını satın aldığı, 24.12.2020 tarihinde de tapuya tescilin yapıldığı anlaşılmaktadır.

3.3.2. Somut olayda, Kıyı Kanunu’nun ek 3 üncü maddesi ve geçici maddesi ile Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 4 üncü ve 16 ncı maddeleri uyarınca değerlendirme yapılmasına imkan sağlayacak şekilde dava konusu yapının hangi tarihte yapıldığı ve hangi tarihte su basmanı seviyesine getirildiği Mahkemece araştırılıp saptanmadığı gibi, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde kısmi yapılaşma çalışmasının yapılıp yapılmadığı da tespit edilmeden eksik inceleme ve yetersiz araştırma ile hüküm kurulmuştur.

3.3.3. Hal böyle olunca, dava konusu yapının hangi tarihte su basmanı seviyesine getirildiği, hangi tarihte yapının yapıldığı ve dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde kısmi yapılaşma çalışmasının yapılıp yapılmadığı tespit edilerek ve (IV/3.2.) numaralı kısımda belirtilen mevzuat hükümleri ve içtihatlar dikkate alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Terme 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine 27.12.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.