"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/153 E., 2022/32 K.
DAVALILAR : Hazine, ...
DAVA TARİHİ : ...
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasında görülen tapusuz taşınmazın tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... köyünde bulunan 134 ada 6 parsel sayılı taşınmaz ile aynı yer 118 ada 119, 120 ve 121 parsel sayılı taşınmazlar arasında kalan ve kadastro çalışmaları sonucu yol olarak tescil harici bırakılan taşınmazın davacıya irsen ve satın alma yoluyla intikal ettiğini ileri sürerek yol olarak tescil harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine, yargılama sırasında davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 10.07.2012 tarihli ve 2011/950 Esas, 2012/583 Karar sayılı kararıyla; dava konusu edilen taşınmazın 2007 yılında tescil harici bırakıldığı, davanın ise 2011 yılında açıldığı, dava tarihine kadar zilyetlikle mülk edinme süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 05.05.2014 tarihli ve 2014/4799 Esas, 2014/5455 Karar sayılı kararıyla; hakkında tutanak düzenlenmeyen yerler ile ilgili kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak dava açılmasını süre yönünden kısıtlayan bir düzenleme bulunmadığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş, davalı Hazine vekilinin karar düzeltme talebi aynı Dairece 30.12.2014 tarihinde reddedilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 10.06.2015 tarihli ve 2015/291 E., 2015/658 K. sayılı kararıyla; davacının davaya konu ettiği 314 m2 yüz ölçümündeki yerin yol olarak tescil harici bırakıldığı, krokisinde devamının da yol olduğunun görüldüğü ancak fiili zeminde köylüler tarafından burada kullanılan bir yolun bulunmadığı, kadimden beri devam eden ve kullanılan bir yol da bulunmadığı, davacının dava konusu yeri harman olarak kullandığı, davacının buradaki zilyetliğinin nizasız ve fazılasız olarak 30 yılı aşkın süredir devam ettiği gerekçesiyle davanın kabulü ile fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 314 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 05.02.2020 tarihli ve 2016/16766 E., 2020/217 K. sayılı kararıyla; Türk Medeni Kanunu'nun 713/4 ve 5 inci fıkralarında düzenlenen yasal ilanlar yapılmadan karar verilmiş olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
D. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşulları gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 314 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın yol olması nedeniyle tescil harici bırakıldığını, davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşulları oluşmadığını belirterek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi,
Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesi,
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucu ... köyünde bulunan 118 ada 119 parsel sayılı 1.414,81 m2 yüz ölçümündeki arsa nitelikli taşınmaz senetsizden irsen intikal, taksim ve zilyetliğe dayalı olarak davacı ... adına 18.04.2007 tarihinde tespit edilmiş, tutanak 05.07.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı bu parsel ile kuzeyinde bulunan 134 ada 6 parsel sayılı taşınmaz arasında kalan ve yol olarak tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında irsen intikal, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır.
2. Mahkemece fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 314 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmişse de, hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, bir taşınmazın niteliğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde hava fotoğraflarından yararlanılmamış, ziraat bilirkişi raporunda dava konusu yerde yol yapımında kullanılan çakılların mevcut olduğu, tarımsal faaliyet gözlemlenmediği ve taşıt kullanımından dolayı toprak yapısının sıkışık olduğu ifade edilmesine rağmen 2 mahalli bilirkişi ve tanığın ifadesiyle yetinilmiş ayrıca dava konusu edilen taşınmazın dava tarihindeki değeri belirlenmeden karar verme cihetine gidilmiştir.
3. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden dosya ikmal edilmelidir.
4. Daha sonra mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, taşınmazın bulunduğu köyde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik mahalli bilirkişi kurulu ile fen (teknik), jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
5. Yapılacak keşifte dinlenilecek mahalli bilirkişilerden dava konusu taşınmazın önceki niteliğinin ne olduğu, kadim yol olup olmadığı, yolun ne zaman yapıldığı, kime ait bulunduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten itibaren ve ne şekilde kullanıldığı, taşınmazın 11.06.2012 tarihli keşifte bahsi geçtiği gibi harman yeri olarak kullanılıp kullanılmadığı, dava konusu taşınmaz bölümünün çevresinde başka şahıslarca kullanılan özel harman yerleri bulunup bulunmadığı, dava tarihine kadar davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolup dolmadığı, taşınmaza komşu parsel maliklerinin yol olarak nereyi kullandığı, dava konusu taşınmaz haricinde alternatif yollarının bulunup bulunmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalıdır.
6. Fen bilirkişiden keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, taşınmaza komşu parselleri de göstermek sureti ile hazırlanmış ayrıntılı kroki ve rapor alınmalı; 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmazın eğimi, bitki deseni, toprak yapısı itibariyle yol niteliğinde olup olmadığı, zeminde hangi amaçla kullanıldığı, harman yeri niteliğinde olup olmadığı, üzerinde sap ve tane kalıntıları bulunup bulunmadığı, üzerinde sürdürülen ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığı ve ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğünü açıklayıp, tarımsal niteliğini belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş hava fotoğrafları jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye tevdi edilerek stereoskop aletiyle incelenmeleri neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, öncesinin ne olduğunu, imar-ihyaya konu edilip edilmediğini, imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı, zilyetliğe ara verilip verilmediği, taşınmazın yol niteliğinde olup olmadığı belirlenmeye çalışılmalıdır.
7. Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların mirasbırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğü ile Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenerek Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalıdır.
Yukarıda değinilen hususlar göz ardı edilerek karar verilmesi isabetsizdir.
Kabule göre de, tespit harici bırakılan taşınmaza yönelik TMK'nın 713/1 inci maddesi uyarınca açılan tescil davalarında davanın kabulü halinde dava konusu taşınmazın dava tarihindeki zemin değeri üzerinden nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
22.01.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.