Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3612 E. 2022/4921 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazın, davacı tarafından imar ve ihya edilerek kazanıldığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, zilyetliğin ve imar-ihyanın ispatı ile kazanılan kısmın tespiti hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararının, davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu tespit edilen kısım yönünden isabetli olmakla birlikte, Hazine lehine kesinleşen kısım ve tapu iptali ve tescil davasının niteliği gözetilerek, hüküm fıkrasında gerekli düzeltmeler yapılarak onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı Hazine vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; dava konusu 870 ada 4 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün eklemeli şekilde 60-70 yıldır müvekkilinin zilyetliğinde olmasına rağmen kadastro tespiti sırasında Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmaz öncesinde müvekkilinin babasına ait olup, onun tarafından imar-ihya edilip tarım yapılabilir hale getirildikten sonra, müvekkili tarafından babasından devralınarak mercimek, arpa ve buğday ekilmek suretiyle tasarruf edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın taşlık-kayalık vasıfta olup, tarım yapılmaya elverişli olmadığını, dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mardin Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/09/2009 tarihli, 2007/200 Esas, 2009/644 Karar sayılı kararıyla; Mardin ilinin genel toprak yapısı itibariyle, dava konusu taşınmazın zemininde büyüklü küçüklü taş parçalarının bulunduğu, kıt olan tarımsal arazi nedeniyle toprakların ıslah edilerek kullanılmaya çalışıldığı, dava konusu taşınmazın taşlık ve kayalık olmayan kısımlarının davacı tarafından tahıl ekilerek uzun yıllardan beri kullanıldığı, ziraat mühendisi bilirkişiden aldırılan raporun da bu hususları desteklediği gerekçesiyle;

Davanın kısmen kabulüne, dava konusu 870 ada 4 parsel sayılı taşınmazın, teknik bilirkişi ...’un 22/04/2009 tarihli raporu ve krokisinde (D) harfi ile gösterilen 5.235,82 metrekare yüzölçümündeki bölümünün tapu kaydının iptali ile bu bölümün davacıya ait 870 ada 5 parsel sayılı taşınmaza ilavesine, böylece 870 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 25.641,22 metrekare yüzölçümüyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli bulunmadığını, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi beyanlarının davayı aydınlatmak için yeterli olmadığını, ziraat bilirkişi raporunun ilmi dayanağa haiz olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

V. YARGITAY İLAMI

Karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 11/11/2010 tarihli, 2010/4615 Esas, 2010/5511 Karar sayılı ilamıyla; “Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli bulunmadığı, dava konusu 870 ada 4 sayılı parsel sayılı taşınmazın, 1993 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında 16.435,43 metrekare yüzölçümlü olarak, ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği, dava konusu taşınmazın, teknik bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleriyle gösterilen bölümlerinin taşlık ve kayalık nitelikte bulunduğu anlaşıldığından, kabulüne karar verilen ve aynı raporda (D) harfiyle gösterilen taşınmaz bölümünün de, taşınmazın geneli gözetildiğinde imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulünün gerekeceği, bu durum karşısında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde açıklanan imar ve ihyanın tüm olumlu ve olumsuz koşullarının araştırılıp belirlenmesinin zorunlu olduğu, şu halde mahkemece kadastro tespitinin yapıldığı 1993 yılından geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait (1973 ve öncesine ait) iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğraflarının bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, uzman bilirkişi, harita mühendisi bilirkişi, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, taşınmazın hava fotoğraflarının çekildiği tarihlere göre kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığının veya hangi nitelikte bulunduğunun saptanmasına çalışılması, hava fotoğraflarının stereoskopik aletle ve üç boyutlu olarak incelemeye tabi tutulması, tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık, gerekçeli ve karşılaştırmalı raporun uzman bilirkişiden istenilmesi, yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK’un 258 ve 259. maddeleri gözetilerek keşifte dinlenmelerinin sağlanması, davacının taşınmazın imar ve ihyasına hangi tarihte başladığı, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdüğü ve hangi tarihte tamamladığı hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak belirlenmesi, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde HUMK’un 265. maddesi gereğince çelişkinin giderilmesi, daha önce keşfe götürülmeyen ziraat mühendisi bilirkişi aracılığıyla keşfin yapılması, taşınmaz ve çevresinin toprak yapısının bir bütün olarak incelenerek taşınmazın kültür arazisi niteliğinde olup olmadığının, hangi tarihten itibaren kültür arazisi olarak kullanıldığının, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlandığının açık bir biçimde belirlenmesine çalışılması, bu konuda uzman bilirkişiden rapor alınması, 20 yıllık kazanma süresinin imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren hesaplanması gerektiğinin düşünülmesi, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.

VI. MAHKEME KARARI

Mardin 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, 13/03/2015 tarihli, 2011/40 Esas, 2015/137 Karar sayılı kararla; mahallinde yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu 870 ada 4 parsel sayılı taşınmazın, teknik bilirkişi raporunda (A) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümleri henüz imar-ihya edilmediğinden, bu bölümlerde davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluşmadığı ancak taşınmazın aynı raporda (B) harfi ile gösterilen bölümünde davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğu gerekçesiyle;

Davanın kısmen kabulüne, dava konusu 870 ada 4 parsel sayılı taşınmazın, harita bilirkişisi ...'ın raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 12.013,79 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile yargılama sırasında vefat eden davacının mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

VII. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli bulunmadığını, hükme esas alınan raporların da denetime elverişli olmadığını, Yargıtay bozma ilamına göre dava konusu taşınmazın tespit tarihinden geriye doğru 20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları üzerinde uzman bilirkişiye inceleme yaptırılması gerekirken, yalnızca 1984 yılına ilişkin hava fotoğrafının incelendiği bilirkişi raporunun hükme esas alındığını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

VIII. YARGITAY İLAMI

Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03/06/2021 tarihli, 2019/2673 Esas, 2021/4746 Karar sayılı ilamıyla; “ Mahkemece özetle, dava konusu 870 ada 4 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 12.013,79 metrekare yüzölçümündeki temyize konu bölümü yönünden davacılar lehine imar-ihya ve zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği, ancak, bozma öncesi mahkemece verilen ilk kararda, son hükme esas bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısım içerisinde kalan ve 22/04/2009 tarihli teknik bilirkişi raporunda (D) harfi ile gösterilen 5.235,82 metrekarelik bölüm yönünden davanın kabulüne, geriye kalan bölümler yönünden davanın reddine karar verildiği ve bu karar davacı tarafından temyiz edilmediğinden, davanın reddedilen kısmının kesinleştiği, hükme esas alınan, teknik bilirkişi ...’ın raporunda (B) harfi ile gösterilen 12.013,79 metrekarelik bölüm içerisinde yer alan ve 22/04/2009 tarihli teknik bilirkişi raporunda (D) harfi ile gösterilen 5.235,82 metrekarelik bölüm üzerinde davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun anlaşılmış olmasına göre, bu bölüm yönünden davanın kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı fakat, geriye kalan kısım yönünden mahkemece verilen davanın reddine ilişkin ilk karar, davacı tarafça temyiz edilmeksizin kesinleştiğine ve bu durum davalı Hazine lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiğine göre, (D) bölümü dışında kalan tüm bölümler yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, fazladan 6.777,97 metrekarelik kısmın da davacılar adına tesciline karar verilmiş olmasının isabetsizliğine” değinilmek suretiyle bozulmuştur.

IX. MAHKEME KARARI

Mardin 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, 24/11/2021 tarihli, 2021/970 Esas, 2021/1721 Karar sayılı kararla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca,

Davanın kısmen kabulüne, dava konusu 870 ada 4 parsel sayılı taşınmazın, teknik bilirkişi ...’un 22/04/2009 tarihli raporu ve krokisinde (D) harfi ile gösterilen 5.235,82 metrekare yüzölçümündeki bölümünün tapu kaydının iptali ile davacılar adına kayıtlı olan 870 ada 5 parsel sayılı taşınmaza ilavesine, böylece 870 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 25.641,22 metrekare yüzölçümüyle tapuya tesciline, taşınmazın geriye kalan ve aynı raporda (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen 11.199,61 metrekare yüzölçümündeki bölümlerinin mevcut parsel numarası olan 833 ada 4 parsel numarasında tespit gibi bırakılmasına karar verilmiştir.

X. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarının denetime elverişli olmadığını, dava konusu taşınmazın imar-ihya edilmediğini, taşınmazın ne zamandan beri davacı tarafından kullanıldığının da tespit edilmediğini, Mahkemece taşınmazın tespit tarihinden geriye doğru 20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları üzerinde inceleme yapılması gerekirken, yalnızca 1984 tarihli hava fotoğraflarının değerlendirilip hükme esas alınmasının doğru olmadığını, ziraat mühendisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporlarının da çelişkili olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Kadastro sonucunda... ili, Merkez ilçesi, ...Mahallesi çalışma alanında bulunan 870 ada 4 parsel sayılı 16.435,43 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tarıma elverişli hale getirilebilecek yerlerden olması nedeniyle, ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.

Dava; kadastro tespiti öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi şöyledir.

“Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3.2.2. 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi şöyledir.

“Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.

İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.”

3.2.3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesi şöyledir.

“Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesi uyarınca hakim; doğru, infazı kabil, infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde bir karar vermek zorundadır. Mahkemece, davacının bu yönde talebi de olmamasına rağmen, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (D) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün, dava dışı kişiler adına kayıtlı bulunan 870 ada 5 parsel sayılı taşınmaza ilave edilmesine karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, dava, kadastro tespitine itiraza ilişkin olmayıp, tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğundan, Mahkemece dava konusu taşınmazın yalnızca kabulüne karar verilen bölümünün tapu kaydının iptaline karar verilerek bu bölüm yönüyle tescil hükmü kurulması gerekirken, taşınmazın geriye kalan bölümü hakkında “tespit gibi bırakılmasına” dair hüküm kurulması da isabetsiz olup, bozmayı gerektirmekte ise de; bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün aşağıda gösterilen şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

XI. SONUÇ

Davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, az yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün 1. fıkrasının 2. bendinde yer alan “miktarındaki kısmının tapusunun iptali ile” sözcüklerinden sonra gelen kısmın tamamının 2. bentten çıkarılarak yerine, “ bu kısmın yargılama sırasında vefat eden davacı ...’e ait... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 17/01/2013 tarih, 2013/39 Esas, 2013/49 Karar sayılı veraset ilamında gösterilen mirasçıları adına, miras payları oranında tarla vasfıyla tesciline” sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekliyle, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollaması ve 1086 sayılı HUMK'nın 438/7. maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.