Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3640 E. 2022/6845 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakan tarafından karakol yapılmak şartıyla Hazineye bağışlanan taşınmaz üzerinde karakol yapılmaması sebebiyle mirasçıları tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasının hak düşürücü süre yönünden reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesi gereğince, bağışlamanın yapıldığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 246. maddesindeki 1 yıllık hak düşürücü sürenin mirasbırakan tarafından kullanılmaması ve mirasçıların da bu süre içerisinde dava açmamaları nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : İZMİR 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davalının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine dair verilen karar süresi içinde bir kısım davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ...’un 30 ada 3 parsel sayılı taşınmazını “karakol yeri” olarak Hazineye bağışladığını, taşınmazın Hazine tarafından usulsüz olarak üçüncü kişilere devredildiğini, sonradan geri alındığını, ancak taşınmaz üzerine karakol yapılmadığını ileri sürerek, 30 ada 3 parsel sayılı taşınmazın bağış şartlarına uyulmaması nedeniyle tapusunun iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, aşamada davacılar ..., ... ve ... davadan feragat etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, Türk Borçlar Kanunu’nun 297. maddesine göre bağıştan rücu istemiyle açılmış olan davada 1 yıllık hakdüşürücü sürenin geçmiş olduğunu, 30 ada 3 parsel sayılı taşınmazın milli savunma amacıyla kullanılmak üzere... isimli malikten kamulaştırılarak Hazine adına tescil edildiğini ve 07/07/1970 tarihinde Milli Savunma Bakanlığına tahsis edildiğini, daha sonra 1 parsel sayılı taşınmaz ile tevhid edilerek 30 ada 4 parselin oluşturulduğunu, 18/08/1993 tarihinde aynı şekilde Milli Savunma Bakanlığına tahsisinin yapıldığını, davacıların taşınmazın maliki olmadıklarından taraf sıfatlarının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davacılar ..., ... ve ... yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davacılar yönünden davacıların mirasbırakanı tarafından karakol yapılmak üzere davalı Hazineye bedelsiz olarak terk edilen taşınmazın davalı tarafından üçüncü şahıslara satıldığı, bilahare başka amaçla kamulaştırılması suretiyle şartın gerçekleşmemesi nedeniyle davacıların mülkiyet hakkının ihlal edildiği gerekçesi ile bir kısım davacılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, mirasçıların mirasbırakanın ölümünden başlayarak 1 yıl içinde bağışlamayı geri alma hakkını kullanabileceklerini, mirasbırakanın 1976 yılında öldüğünü, dava konusu taşınmazın imar uygulaması ile “karakol yeri” olarak ayrıldığını, rızaen terkin işlemi yapıldığını, terk nedeni ile davacıların mülkiyet hakkının kalmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince; dava konusu taşınmazın imar uygulaması sırasında rızaen terk edildiği, halen askeri güvenlik bölgesi içinde kaldığı, 1942 yılında yapılan ifraz işleminden sonra kadastro tespiti gördüğü ve yeni parsel oluştuğu dikkate alındığında davanın reddine karar verilmesi gerektiği; diğer taraftan, devir tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 246. maddesinde mirasçıların bağıştan rucü haklarının bulunmadığı gerekçesi ile davalının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuş ve davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Bir kısım davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek ve karakol yapılmak üzere davalıya bedelsiz terk edilen dava konusu taşınmazın üzerinde karakol olmayıp şartın gerçekleşmediğini ve terkin amacı dışında kamulaştırıldığını belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, bağışlamadan rücu hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesinde “Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir." düzenlemesi yer almaktadır.

3.2.2. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun “Müruru zaman ve dava hakkının mirasçılara intikali” başlıklı 246. maddesinde; “Vahibin, rücu sebebine vakıf olduğu günden itibaren bir sene içinde hibeden rücu etmeğe hakkı vardır.

Vahip sene geçmeden vefat ederse dava hakkı, mirasçılarına intikal eder ve mirasçılar senenin hitamına kadar rücu davası ikame edebilirler.

Mevhubunleh, haksız olarak tasavvur ve tasmim ile vahibi öldürür veya rücu hakkını kullanmaktan menederse, mirasçılar hibenin feshini dava edebilirler.” düzenlemesi mevcuttur.

3.2.3. Bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir. Ayrıca amacın gerçekleşmeyeceğinin kesin biçimde anlaşılması tarihi ile bu tarihten itibaren 818 sayılı BK'nın 246. maddesine göre bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bağıştan dönme (rücu) hakkının kullanılıp kullanılmadığının araştırılması da zorunludur.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, kararın (IV./3.) no.lu bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesine göre ve özellikle 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesi gereğince 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğünden önceki fiil ve işlemlere dayanılarak açılan eldeki davada 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 246. maddenin uygulanması gerektiği gözetilerek; temlikin 04/04/1942 tarihinde yapıldığı, mirasbırakan ...’un 04/06/1976 tarihinde öldüğü, mirasbırakan tarafından süresinde bağışlamadan rücu istemli dava açılmadığı, bu durumda mirasçılar tarafından açılan eldeki davanın da 818 sayılı BK’nın 246/2. maddesi uyarınca dinlenemeyeceği dikkate alınarak, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; bir kısım davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, onama harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına, 19.10.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.