"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL 15. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen karar yasal süre içerisinde davacı vekilince temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
I. DAVA
Davacı, mirasbırakanı ....’nun 976 ada 2 parsel sayılı taşınmazından 1/3 payını davalı eşi Sabahat’e, 1/3 payını da diğer davalı oğlu Yılmaz’a satış suretiyle devrettiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ..., mirasbırakan ile birlikte uzun yıllar Almanya’da çalıştıklarını, biriktirdikleri para ile İstanbul Sarıyer’de 912 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 5 no.lu bağımsız bölümü satın aldıklarını, 1992 yılında bu taşınmazın satılmasının ardından elde edilen paranın mirasbırakan tarafından kullanıldığını, karşılığında ise kendisine mirasbırakan tarafından bahse konu pay devrinin yapıldığını, muvazaanın olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ...; temlik işlerinde muvazaa bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul 15.Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/11/2020 tarihli 2018/542 Esas 2020/257 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın mal kaçırma kastının bulunmadığı, muvazaa olgusunun ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davalılara bedelsiz olarak devredildiğini, asıl amacın diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğunu, mirasbırakan ve davalı annesi Sabahat tarafından davacıya evlendiği günden beri mesafeli davranıldığını, sürekli dışlandığını, dinlenen tanıkların da muvazaayı doğrular mahiyette beyanda bulunduklarını belirterek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesinin 08/03/2022 tarihli kararı ile mirasbırakanın davalı eşi ile birlikte 912 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki daireyi ortaklaşa satın aldıktan sonra dava konusu taşınmaz üzerine bina yapmak amacıyla sattıkları, aldıkları parayı inşaata harcadıkları, ayrıca davalı oğlu Yılmaz'ın bu inşaat işlerini yüklendiği ve birçok işin masrafını yaptığı, mirasbırakanın bunlara karşılık olarak dava konusu taşınmazdaki payından 1/3'ünü üzerinde bırakarak 1/3'er payını davalı eşi ve diğer davalı oğluna satış suretiyle temlik ettiği, davalı ...'ın temlik tarihinde ekonomik durumunun iyi olduğu, dava konusu hisseyi babasından satın alabilecek gücü bulunduğu, kaldı ki dava konusu taşınmaz üzerine 1990’lı yıllarda inşa edilen binanın birçok masrafının davalı ... tarafından karşılandığı, mirasbırakan tarafından yapılan pay temlikinin muvazaalı olmadığı, kaldı ki davacıdan mal kaçırma gayesiyle yapıldığının davacı tarafından da ispatlanamadığı gerekçesiyle, HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki iddialarının tekrarlayarak kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.3. Değerlendirme
(III) ve (IV./3.) numaralı paragraflardaki gerekçeler yerinde bulunmakla; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. Maddesi gereğince ONANMASINA, onama harcı peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına, 20/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.