Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3683 E. 2022/6797 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hata ve hile hukuki sebeplerine dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davacının iddia ettiği hatanın ispatlanıp ispatlanmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı, taşınmazın tamamını satın aldığını iddia etse de, satışın sadece bir odaya ait tapu kaydı üzerinden yapıldığının anlaşılması ve davacının iddia ettiği hata ve hileyi ispatlayamaması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda, İstanbul Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/10/2019 tarihli, 2015/389 Esas, 2019/352 Karar sayılı kararıyla davanın reddine dair verilen kararın davacılar vekili tarafından istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 22/03/2022 tarihli, 2021/1236 Esas, 2022/424 Karar sayılı kararıyla, istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması ile gerekçesi değiştirilerek davanın reddine ilişkin verilen karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli, davalılar vekilleri tarafından süresinde katılma yoluyla, temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 18/10/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar ... vd. vekili Avukat .....geldi. Davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davacılar ... vd. vekili ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilahare dosya incelenerek gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı, üzerinde zemin+3 katlı bina bulunan 795 ada 40 parsel sayılı taşınmazın her katında bir daire, her dairede ise 4 oda bulunduğunu, ... ve oğulları ... ve ...’ın ikinci kattaki dairede yer alan her bir oda için 25/01/1989 tarihinde müstakil tapu aldıklarını, adı geçenlerin ikinci kattaki dairenin tamamını bir bütün halinde (10, 11, 12 ve 13 no.lu bağımsız bölümleri) kendisine satıp teslim ettiklerini, ikinci katta bulunan dört odayı da yıllardır muhtelif kişilere kiraya vermek suretiyle kullandığını, ancak tapuda devraldığı taşınmazın 4. katta bulunan yalnız bir odadan (dava dışı 10 no.lu bağımsız bölüm) ibaret olduğunu anladığını, satıcılardan ... ve ...’ın öldüğünü, geriye kalan mirasçılarından davalılar ... ve ...’ın 3. kişilere olan borçlarından dolayı haklarında yapılıp kesinleşen icra takipleri neticesinde davaya konu 11, 12 ve 13 no.lu bağımsız bölümlerin üzerine haciz konulduğunu, davalıların 19 yıl önce satıp devretmelerine rağmen haksız ve kötüniyetli olarak 11, 12 ve 13 no.lu bağımsız bölümleri satmadıklarını iddia ettiklerini, taşınmazlar için kiracılarına ve kendisine ecrimisil talepli ihtarname gönderdiklerini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini, davalıların haksız müdahalelerinin menini, dava kesinleşene kadar kira bedellerinin kendisine ödenmesini, aksi halde davada haklı çıkana ödenmek üzere kira bedellerinin bankaya bloke edilmesini istemiş, ıslahla terditli alacak talebinde bulunmuş; yargılama sırasında ölümü üzerine davayı mirasçıları takip etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar, zamanaşımı süresinin ve hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacıya yalnız 10 no.lu bağımsız bölümün satışının yapıldığını, iddiaların doğru olmadığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İstanbul Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/10/2019 tarihli, 2015/389 Esas, 2019/352 Karar sayılı kararıyla, uyuşmazlık hata ve zilyetlik hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, terditli alacak davası olarak nitelendirilip, hata hukuki nedeni yönünden zamanaşımı nedeniyle davanın reddine, zilyetlik hukuki nedeni yönünden ise tapulu taşınmazların zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın esastan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili, dava dilekçesindeki iddialarını tekrarlayarak İlk Derece Mahkemesi kararının hatalı olduğunu bildirip kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 22/03/2022 tarihli, 2021/1236 Esas, 2022/424 Karar sayılı kararıyla, davada hata ve hile hukuki nedenlerine dayanıldığı, 6100 sayılı HMK'nın 190. ve 4721 sayılı TMK'nın 6. maddeleri gereğince, temlikin hatalı ve hileli olduğu iddiasının davacı tarafından kanıtlanamadığı, davanın reddinin bu gerekçe ile sonucu itibariyle doğru olduğu gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1.b.2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili duruşma istekli, davalılar vekilleri katılma yoluyla temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Temyiz Nedenleri

2.1. Davacılar vekili, iddialarını yineleyerek dosya kapsamına göre davanın kabulü gerekirken reddinin doğru olmadığını, hapis hakkı, müdahalenin meni ve alacak istekleri yönünden karar verilmediğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

2.2. Davalılar vekilleri, davanın süreden reddinin gerektiğini belirtip, kararın gerekçesinin düzeltilerek onanmasını istemişlerdir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hata ve hile hukuki sebeplerine dayalı tapu iptali ve tescil, ıslahla terditli alacak isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere, sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) tıpkı 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) gibi esaslı hatanın (yanılmanın) tanımı yapılmamış, 31. ve 32. maddede sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.

Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nın 35. (BK'nin 25.) ve TMK'nın 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.

Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK'nın 35. (BK'nın 26.) maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.

Öte yandan, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hatanın varlığı her türlü delille ispat edilebilir.

3.2.2. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, def'i yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

3.2.3. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) nolu paragrafta yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar ... Jale Can vd. vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına, temyiz edilen davacılar vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, alınması gereken harçlar peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına, 18/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.

-MUHALEFET ŞERHİ-

Dava, hata hile hukuki sebebine bağlı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.

Davacı, her katında bir daire bulunan binanın bir katını satın aldığını, aradan 26 yıl geçtikten sonra her oda için bir bağımsız bölüm numarası ve ayrı tapu kaydı oluşturulduğunu fark ettiğini belirterek, bu süre zarfında kullanımında olan diğer odalara ait tapu kayıtlarının da iptali ile adına tescilini istemiştir.

Davacının bayii satışı 1994 yılında yapmış ve bu tarihten itibaren davacı taşınmazı bir bütün halinde kullanmış hatta bir kısım bölümlerini kiraya vermiştir. Davacının bayii daha sonra ölmüş, mirasçıları hakkında yapılan icra takibi üzerine dava konusu diğer odalara ait müstakil tapu kayıtlarının olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca davacıya satış yapan davalıların murisi vergi dairesine vermiş olduğu bildirimde söz konusu inşaattaki paylarının tamamını sattığını, bina ile ilişiğinin kalmadığını beyan etmiştir.

Gerek hayatın olağan akışı gerekse satıcının vergi dairesine vermiş olduğu beyan, ayrıca İstanbul gibi taşınmazın son derece kıymetli olduğu bir yerde 26 yıl boyunca taşınmazın akibetinin hiç araştırılmamış olması birlikte değerlendirildiğinde gerçekte satışın davacının kullanımında olan bağımsız bölümlerin tamamı için yapıldığı, ne var ki tapuda yapılan işlem sırasında bir odaya ait tapu kaydı üzerinden işlem yapıldığı kanaati oluşmaktadır.

Hal böyle olunca hata hukuki sebebi nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken farklı gerekçeyle davanın reddine ilişkin kararın onanması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.