"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ÇUMRA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat davası sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararın, taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın kısmen kabul-kısmen reddine ilişkin olarak verilen kararın davacılar vekili tarafından temyizi ile temyiz aşamasında temyizden ve davadan feragat edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 28.01.2022 tarihli ek kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan ...'a ait olan 1381 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında eşi ... adına tescil edildiğini, ...’nın başka köyden olup geliri ve malvarlığı olmadığını, yapılan tespit ile miras haklarının yok edildiğini, tereke malının zamanaşımı yoluyla kazanıldığının ileri sürülemeyeceğini anılan taşınmazın muris ...'ın terekesine ait bulunduğunu, mirasbırakanları ...’ın ahraz olup durumu anlayacak halde bulunmadığını, mirasbırakan ...’nın taşınmazı mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak davalıya devrettiğini, anne ...'nin satışa ihtiyacı olmadığını, düşük bedelle devir yapıldığını, davalının iyiniyetli olmadığını ileri sürerek, tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline, olmadığı takdirde bedelinin tahsiline, taşınmazın mirasbırakan ...'ye aidiyetinin kabulü halinde ise muvazaalı satış işlemlerinin iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, dava konusu taşınmazın mirasbırakan ...'la ilgisinin bulunmadığını, ...’ın 1946 yılında öldüğünü, daha sonra köyde yapılan toprak dağıtımı ile ilk defa taşınmazın mirasbırakan ... adına tescil edildiğini, mirasbırakan ...'nin mirasçı sıfatıyla el koymasının söz konusu olmadığını, mirasbırakan ... adına kadastro işleminin 1982 yılında yapıldığını ve kesinleştiğini, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, ata yadigarı taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, satış bedelinden davacıların paylarını aldığını, 2/4 payı amcası ...'dan 1/4 payı ise ...' dan bedeli karşılığında edindiğini, mal kaçırma ve muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Çumra Asliye Hukuk Mahkemesi 19.01.2017 tarihli ve 2013/225 Esas, 2017/24 Karar sayılı kararıyla; taşınmazın mirasbırakan ...’ye ait olduğu, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
2.1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasbırakan ...’ın veraset ilamına göre iptal-tescil kararı verilmesi ve ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini, taşınmazın mirasbırakan ...’a ait olduğunun kanıtlandığını belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
2.2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; iddianın ispatlanamadığını, mirasçı olmadığını, mal kaçırma amacı bulunmadığını, satıştan alınan bedelin mirasçılara paylaştırıldığını, satış bedeli ve gerçek bedel arasında fark olmadığını, alım gücü olduğunu, tanık İsmet’in dinlenmemesinin doğru olmadığını, davacı ...’ın mirasçı olmadığını, davasının reddedilmesi gerektiğini, harç ve yargılama giderlerinin hatalı hesaplandığını belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
3.1.Bölge Adliye Mahkemesinin 08.02.2018 tarihli 2017/657 E., 2018/102 K. sayılı kararıyla; tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, mirasbırakan ...’a ilişkin talep yönünden davanın hak düşürücü süre yönünden reddine, mirasbırakan ...’ye ilişkin talebin kısmen kabulü ile davacı ...’ın davasının aktif husumetten reddine, diğer davacıların davasının kabulüne karar verilmiştir.
3.2.Yukarıda belirtilen karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş, bilahare davacılar vekili 16.07.2018 tarihli dilekçe ile temyizden feragat ettiğini beyan etmiş olup, Dairenin 06.11.2018 tarih 2018/3628 E., 2018/14057 K. sayılı kararıyla; “... vekilin davacı ... tarafından vekil tayin edildiğine ilişkin dosyada vekaletnamesi olmadığı gibi, davacı ... yönünden ise vekaletnamesinde bu yönde bir feragat yetkisi bulunmadığı anlaşıldığından; davadan feragat yetkisini de içerir şekilde adı geçen davacılara ilişkin vekaletnamelerin temin edilerek evraka eklenmesi...” için geri çevrildiği, 16.10.2020 tarihli dilekçeler ile davacı ...’nin bizzat, davacı ... adına ise vasisi Ahmet’in davadan feragat ettiğini beyan ettiği, Dairenin 30.06.2021 tarih 2021/1145 E., 2021/3644 K. sayılı kararıyla; “...davacılardan ...-...-..-...-... ve ... vekili Avukat ...temyiz aşamasında ibraz ettiği 16.07.2018 tarihli dilekçesi ile vekalet yetkisine dayanmak suretiyle temyizden feragat ettiğini bildirdiğinden; davacılar ...-...-....-...-... ve ... vekilinin temyiz isteğinin feragat nedeniyle reddine, ...davacı ...’nin davadan feragata ilişkin beyanının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 307 ve 311 maddeleri uyarınca sonuç doğurucu nitelikte olduğu anlaşılmakla; Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu'nun 11.04.1940 tarihli ve 70 sayılı ve Hukuk Genel Kurulunun 21.11.1981 tarihli ve 1981/2-551 sayılı kararları uyarınca, hükümden sonra ortaya çıkan ve temyiz incelemesine engel oluşturan davadan feragat bakımından hüküm verme yetkisi hükmü veren mahkemeye ait olduğundan, bu konuda bir karar verilmek
üzere dosyanın 6100 sayılı HMK'nın 310/3. maddesi uyarınca iadesine,...davacı ... vasisi ...’ın davadan feragatine ilişkin beyanının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 307 ve 311 maddeleri uyarınca sonuç doğurucu nitelikte olduğu anlaşılmakla; öncelikle TMK.'nın 462.maddesi uyarınca, vasi ...’ın kısıtlı Ramazan’ı eldeki temyize konu davada temsil etmek üzere verilmiş husumete izin kararının ve davadan feragat etmesine ilişkin izin kararının temin edilerek, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 11.04.1940 tarihli ve 70 sayılı ve Hukuk Genel Kurulunun 21.11.1981 tarihli ve 1981/2-551 sayılı kararları uyarınca, hükümden sonra ortaya çıkan ve temyiz incelemesine engel oluşturan davadan feragat bakımından hüküm verme yetkisi hükmü veren mahkemeye ait olduğundan, bu konuda bir karar verilmek üzere dosyanın 6100 sayılı HMK'nun 310/3. maddesi uyarınca iadesi...” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği anlaşılmaktadır.
3.3.Bölge Adliye Mahkemesinin 22.11.2021 tarihli 2017/657 E., 2018/102 K. sayılı ek kararı ile; 6100 sayılı HMK'nin 349/2. maddesi uyarınca davacıların temyiz yoluna başvuru hakkından 16.07.2018 tarihli dilekçe ile feragat ettirklerinden temyiz dilekçesinin reddine karar vermiştir.
3.4.Bölge Adliye Mahkemesinin 28.01.2022 tarihli 2017/657 E., 2018/102 K. sayılı ek kararıyla; davacı ... adına vasisi ... ile ...'in davadan feragat ettiğini bildirmesi nedeniyle İlk Derece Mahkemesi kararının ve 08.02.2018 tarihli 2017/657 E.,2018/102K. sayılı Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davadan feragatleri nedeniyle davanın bu davacılar yönünden reddine, davacılar ....ve Murat ile davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının, 08.02.2018 tarih 2017/657E., 2018/102K. sayılı Bölge Adliye Mahkemesi kararının ve 22.11.2021 tarihli ek kararın kaldırılmasına, davacılar ... ve ...'ın mirasbırakan ... yönünden açtıkları davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi gereğince hak düşürücü süreden reddine, mirasbırakan ... bakımından açtıkları davanın kabulü ile tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, davadan feragat eden tüm davacıların beyanları alınarak yeniden karar verilmesini, ilk talep kabul edilmediği takdirde ispat yükünün davalıya yüklenilmesinin doğru olmadığını, iyiniyetli olduğunu, bu hususun aksinin ispat edilmediğini, mal kaçırma amacının olmadığının açık olduğunu, mirasbırakanın çocukları ile arasında sorun olmadığını, paylaştırma amacının bulunduğunu, taşınmazın satışından sonra kamulaştırmalar başlayınca değer kazandığını, normal değerle satıldığını, tanık İsmet’in dinlenmemesinin savunma hakkını kısıtlandığını, davacı ...’ın mirasçı olmadığından davasının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davacı ... yönünden lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiğini, tesis edilen hükümde yer verilen yargılama giderlerinin de hatalı hesaplandığını, davası tümden reddedilen Ramazan bakımından, sarf edilen yargılama giderlerinin ayrı hesaplanması ve kendisi üzerinde bırakılması gerektiğini, fazla yatan harcın davacılara iadesine karar verilip alınması gereken harcın tekrar kendisinden tahsiline karar verildiğini, bu durumda mükerrer harç alındığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1.01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği belirtilmiştir.
3.2.2. Bilindiği üzere, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında dava değeri, mirasbırakan tarafından temlik edilen taşınmazların dava tarihindeki değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden kısım olup, davanın kabulü halinde harcı ikmal edilen bu değer üzerinden davacılar lehine nispi vekalet ücreti takdir edilmesi, yine bu değer üzerinden nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekmektedir.
3.2.3. Diğer taraftan, harç kamu düzeni ile ilgili olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
3.2.4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 326/1. maddesinde “Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.” düzenlemesi mevcuttur.
3.2.5. 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." amir hükmüne yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1.Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre; yazılı şekilde karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
3.3.2. Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda; dava konusu taşınmazın tamamının keşfen belirlenen değeri 299.750 TL olup kabul edilen miras paylarına isabet eden 21.410,71 TL üzerinden nispi karar-ilam harcına hükmedilmesi gerekirken fazla karar-ilam harcı alınması doğru olmadığı gibi, dava konusu 1381 parsel sayılı 119.900 m2 miktarlı tarlanın yargılama sırasında ifrazla 2601 parsel sayılı 119.896 m2 miktarlı tarla olarak halen davalı adına kayıtlı olduğu anlaşılmakla, infazda tereddüt oluşturacak biçimde kaydı kapanan eski parsel numarası üzerinden hüküm kurulması da isabetli değildir. Ne var ki anılan bu hususlar yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenle; Bölge Adliye Mahkemesi ek kararının C/a. bendinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine C/a bent olarak “Davacılar , ....ve ...'ın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğiyle açtıkları davanın kabulü ile,
Konya ili Çumra ilçesi Türkmenkarahüyük köyünde bulunan tarla vasıflı 2601 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı tapu kaydının iptaline, 2601 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan ...’nın Konya 7. Noterliğinin 12/09/2012 tarih, 28172 yevmiye numaralı veraset ilamında gösterilen miras payları olan 1/84 payın davacı ..., 1/84 payın davacı ..., 1/84 payın davacı ..., 1/84 payın davacı Emeti Duran, 1/84 payın davacı ..., 1/84 payın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, bakiye payın davalı uhdesinde bırakılmasına” cümlesinin, hükmün C/c bendinin hüküm fıkrasının çıkarılarak yerine C/c bent olarak “ Alınması gereken 1.462,35 TL harcın peşin alınan 170,80 TL ile tamamlama harcı 2.105,00 TL olmak üzere toplam 2.275,00 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 812,65TL harcın talep halinde davacılara iadesine” cümlesinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK'nın 370/2. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, 15/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.