"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/250 E., 2022/280 K.
HÜKÜM/KARAR : Asıl ve Birleştirilen Dava Kabul / Kabul - Karar Kaldırılarak Dava Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ürgüp Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/324 E., 2021/251 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz
şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne
karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler
incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada davacı ...; ... köyü, ... mevkiinde kain 152 ada 32 parsel sayılı taşınmazın 50 yıldan fazla bir süredir kendisi tarafından malik sıfatıyla kesintisiz olarak kullanıldığını, ancak kadastro işlemleri sırasında yanlışlıkla Hazine adına tespit edildiğini, dava konusu parselin çok büyük bir alanı kapsadığını, kendisinin ise bu parsel içinde 19 dekarlık bir alanın sahibi olduğunu ileri sürerek yapılacak keşif neticesinde ortaya çıkacak ve zeminde doğal sınırları mevcut alanın tespitinin yapılarak iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş; yargılama aşamasında 03.05.2018 tarihinde ölümü üzerine, mirasçıları tarafından davaya devam edilmiştir.
2. Birleştirilen davada davacı ...; 152 ada 32 parsel sayılı taşınmazın 6000 m2'lik kısmının maliki olduğunu, ancak kadastro sırasında yanlışlıkla Hazine adına tespit edildiğini, sınırları dava dilekçesi ekinde sunulan satış senedinde belirtilen taşınmazı ... isimli şahıstan 30 yıllık zilyetliği ile birlikte satın aldığını, o tarihten bu yana da kendisi veya icara verdiği kişiler tarafından nizasız fasılasız olarak kullanıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın satış senedinde belirtilen, zeminde doğal sınırları ve fiilen kullanılan sınırları dikkate alınarak 6000 m2'lik kısmının davalı adına olan kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Asıl davada davalı Hazine; dava konusu taşınmazda davacının şekil, süre ve esas bakımından zilyetlikle iktisaba elverişli bir durumunun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Ürgüp Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.11.2019 tarihli ve 2015/258 Esas, 2019/445 Karar sayılı kararıyla; asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiş, söz konusu kararın davalı Hazine temsilcisi tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 22.10.2020 tarih ve 2020/536 E- 2020/550 K sayılı kararı ile; eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığı, ayrıca asıl davada davacı ...'nin yargılama sırasında öldüğü, bu nedenle ölü kişi adına tescil hükmü kurulmasının da isabetsiz olduğu gerekçesi ile davalı Hazine temsilcisinin istinaf talebinin kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; kaldırma kararı uyarınca yapılan yargılama neticesinde, tüm dosya kapsamı itibariyle; Hazine adına kayıtlı olan 152 ada 32 parseldeki bu taşınmazın nizasız ve fasılasız olarak 35 yılı aşkın bir süredir davacı ... ile birleştirilen dosya davacısı ...'ın zilyetliğinde bulunduğu, tanık ve mahalli bilirkişi anlatımlarında ifade bulan taşınmazın daha 1980'li yıllar ve öncesinde davacılar ecdadı tarafından kullanıldığı yahut kullandırılıp gelir elde edildiği beyanları ile bu zilyetliğin doğrulandığı, birleştirilen dosya davacısı ... özelinde dosyaya sunulan satış senedinin mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile uyumlu olduğu, ayrıca taşınmazın her iki davacının iddiasını doğrular şekilde iki parça halinde (keşif anında patates ve yulaf ekili olmak üzere) tasarruf edildiğinin 1976 ve 1992 yıllarına ait hava fotoğraflarında 6.000 m2 ve 19.500 m2 olmak üzere tespit edildiği, zilyetliği terke ilişkin herhangi bir durumun olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine ve davacı ... mirasçıları vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın zilyetlikle iktisabının 3402 sayılı Kadastro Kanunu uyarınca mümkün olmadığını, yargılamada davacının zilyetliğinin dayanağına ve oluşma şekline yönelik tespit yapılmadığını, davaya konu taşınmazın kadastro tutanaklarında bahsi geçen hususların dikkate alınmadığını, sadece tanık beyanları ve tamamıyla teknik bilgilerden yoksun, yoruma dayalı bilirkişi raporlarına dayanılarak karar verilmesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu, nizalı taşınmazın mera, yayla, harman yeri, orman, tepe, dere, ırmak, kayalık gibi Devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerden olup olmadığının Yargıtay içtihatlarına uygun olarak tahkiki gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davacı ... mirasçıları vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın esas yönünden doğru olduğunu, ancak hüküm kısmında yargılama giderleri ile vekalet ücretine dair verilen kararın usul ve yasalara aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 09.03.2022 tarihli ve 2022/250 Esas, 2022/280 Karar sayılı kararıyla; asıl ve birleştirilen davalarda davacılar yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinde öngörülen ziyetlikle iktisap şartlarının gerçekleştiği, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olduğu, ancak İlk Derece Mahkemesince, geri çevirme kararı üzerine alınan 26.01.2020 tarihli ek raporda (D) ve (C) harfleriyle belirtilen taşınmaz bölümü hakkında da asıl dosya davacısı adına tescil kararı verildiği, (D) ve (C) harfiyle belirtilen alanlarda asıl dosya davacısı lehine zilyetlikle kazanım koşullarının oluşmadığı, dava konusu (G) ve (E) harfi ile belirtilen taşınmaz bölümlerinde her iki davacının kullanımının bulunduğu, sınırlarında bir ihtilafın bulunmadığı ve istinaf başvurusunun bulunmamasına göre aralarındaki sınırın kesinleştiği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince sadece (G) harfi ile belirtilen taşınmaz bölümünün asıl dosya davacısı adına tesciline karar verilmesi gerekirken zilyetlikle kazanım koşullarının bulunmadığı (D) ve (C) harfleriyle belirtilen alanlar yönünden tescil kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, ayrıca asıl davada ölü kişi adına hüküm kurulması ve davanın kabulüne karar verilmesine rağmen asıl dosya davacıları yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yargılama giderlerinin de davacılar üzerinde bırakılmasının doğru olmadığı gerekçeleri ile asıl dosya davacıları vekili ile davalı Maliye Hazinesi temsilcisinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca kabulüyle kararın kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurularak asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf kararı ile Hazine aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinin ve sarf olunan harçların Hazineye yükletilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen davalar, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Kadastro sonucu; ... köyü 152 ada 32 parsel sayılı 25533,82 m2 yüzölçümündeki taşınmazın kültür arazisi olduğu, ancak sahibinin kim olduğunun bilinemediği açıklanmak suretiyle tarla niteliğiyle davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır.
2.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf olduğundan, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.