"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : ANTALYA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davacıların istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar yasal süre içerisinde davacılar vekilince temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları ....’nin eski 438 ve 439 parsel ( yeni 1885 ada, 1, 1186 ada, 1, 1187 ada, 1 ve 1889 ada 1 parseller) sayılı taşınmazlarını 22/10/1985 tarihinde davalıya mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak devrettiğini, mirasbırakanın söz konusu parseli satmayı gerektirecek ekonomik sıkıntısı olmadığı gibi, davalının da akit tarihinde bu parselleri alabilecek ekonomik gücü bulunmadığını ileri sürerek dava konusu eski 438 ve 439 parseller, yeni 1885 ada, 1, 1186 ada, 1, 1187 ada, 1 ve 1889 ada 1 no.lu parsellere ilişkin tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, davada zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin geçtiğini, devrin gerçek ve geçerli bir satış olduğunu, bu satış nedeniyle dava konusu taşınmazların bedelinin tamamının mirasbırakana ödendiğini, dava konusu taşınmazlar satın alındıktan sonra 30 yılı aşkın süredir kendisi tarafından kullanılmakta olduğunu, ekilip biçildiğini, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan seralar ve subasmanların da kendisi tarafından yaptırıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakan ....'nin davalı ile birlikte oturduğu ve mirasbırakanın tüm bakım ve masraflarının davalı tarafından üstlenildiği, davacı tanıklarının beyanlarının duyuma dayalı olduğu ve 01/04/1974 tarihli İçtihatları Birleştirme Kararındaki muris muvazaası olgusuna esas teşkil edecek mirasçılardan mal kaçırma kastının varlığının davacı tarafça ispatlanamadığı, tanıkların mirasbırakanın mal kaçırma kastının varlığına ilişkin somut bir beyanda bulunmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davalıya mirasbırakan tarafından muvazaalı olarak devredildiğini, davalının taşınmaz devri için bedel ödemediğini, mirasbırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacının bulunmadığını, davalının taşınmaz alabilecek ekonomik gücünün bulunmadığını, davalının dava dışı mirasçı ...'nin düğün masraflarını karşıladığı yönündeki iddianın doğru olmadığını, davalının evin en küçük oğlu olması nedeniyle mirasbırakanın taşınmazları bağışladığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince; mirasbırakanın dava konusu taşınmazları davalıya muvazaalı olarak devrettiğine ilişkin bir delil sunulmadığı, dinlenen tanıkların mal kaçırma kastından söz etmedikleri, davanın kabulü halinde hak sahibi olacak mirasçıların temlikin mal kaçırma amacıyla yapıldığını beyan etmedikleri gerekçesi ile davacıların istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık,muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.
3.2.2. Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına (IV./3.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesine göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, onama harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına, 19.10.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi..