"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/47 E., 2021/106 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece verilen karar Yargıtay ( Kapatılan ) 16. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalılar tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... dava dilekçesinde; ... köyünde bulunan 101 ada 21 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazının batı tarafından 3000 metrekarelik kısmının eksik tespit edildiğini, eksikliğin Hazine adına tespit edilen 101 ada 73 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığını belirterek çekişmeli taşınmazın 3000 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiş, Mahkemece yapılan keşif sonucunda çekişmeli taşınmazın 101 ada 15 parsel sayılı taşınmaz olduğu belirlenmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Hazine temsilcisi davanın reddini istemiştir.
2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı itirazında bulunmuş, dava konusu taşınmaz üzerinde davacının zilyetlik durumunun araştırılması gerektiğini, zilyetlikle edinim koşullarının davacı lehine oluşmadığını, davanın hukuka aykırı ve haksız olduğunu belirterek reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 09.06.2016 tarih ve 2015/195 E., 2016/128 K. sayılı kararı ile; davacı lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesi ile 101 ada 15 parsel sayılı mera parseli içerisinde kalan ve bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 3674,38 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın mera kaydının iptali ile bu bölümün davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 09.10.2020 tarihli ve 2015/195 Esas, 2020/4179 Karar sayılı ilamıyla; davada Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığının da davada taraf olması gereğine değinilerek hüküm bozulmuştur.
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, dava konusu taşınmaz üzerinde zilyetlikle edinim koşullarının davacı lehine oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne ve bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 3674,38 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın mera kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi, davalı ... vekili ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek hükmü temyiz etmiştir.
2.Davalı ... vekili; davalının davada yasal hasım olması nedeniyle aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
3.Davalı ... vekili; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmaz üzerinde mera bitkileri bulunduğunun bilirkişi raporunda belirtildiğini, mera niteliğindeki taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacağını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü, 16 ıncı ve 17 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucunda ... köyünde bulunan 101 ada 15 parsel sayılı 34557,34 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz hali arazi vasfı ile Hazine adına tespit edildikten sonra 10.03.2008 tarihinde mera siciline kaydedilmiştir.
2.Bilindiği üzere; mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkının bağımsız olarak veya birlikte kullanmak üzere yetkili makam tarafından tahsis edilmiş olan veya böyle bir tahsis bulunmamasına karşın kadimden beri (öncesi belli olmayan bir zamandan beri) ilgili köy veya kasaba tarafından mera olarak kullanılagelen ve hak sahiplerinin mevcut intifa hakları dışında üzerinde fiili ve hukuki tasarruflarda bulunamadıkları arazi parçasıdır. Bir yerin mera sayılabilmesi için bu amaçla bir köy veya kasabaya tahsis edilmesi, tahsis bulunmadığı takdirde kadimden beri o yerin mera olarak kullanılagelmiş olması gerekir.
Mera olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri mera olarak kullanılagelen yerler alınıp satılamaz, üzerine bina yapılamaz, ağaç dikilerek koru, bağ ve bahçe tesis edilemez. Meraların sınırlarının daraltılıp genişletilmesi ve zamanaşımı ile özel mülkiyete geçirilmesi mümkün değildir. Tahsisli veya kadim mera olgusunun belirlenmesi usul ve şekil yönünden birbirinden farklıdır. Zira tahsisli ve kadim meraların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli meralar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu hâlde kadim meralar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar. Bir yerin yetkili bir merci tarafından mera olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli değildir.
3. Mahkemece dava konusu taşınmaz üzerinde davacı lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de çekişmeli taşınmaz bölümünün niteliği ile taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin süre ve niteliği kesin olarak belirlenmemiş, eksik ve yetersiz ziraat bilirkişisi raporu ile yetinilmiş, ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın bir kısmının sürüldüğü bir kısmında mera bitkileri olduğu belirrtilmesine rağmen bu kullanımın taşınmazın hangi bölümlerine denk geldiği belirtilmemiş, taşınmazın niteliği ve kullanım durumunu en iyi belirleme yöntemi olan hava fotoğraflarından yararlanılmamış, taşınmazın fotoğrafları dosya arasına alınmamış, çekişmeli taşınmaz bölümünün etrafının mera nitelikli taşınmaz bölümleri ile çevrili olduğu gözardı edilmiş, 3402 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesinde düzenlenen sınırlamalar yönünden herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Bu şekilde eksik ve yetersiz araştırma ile hüküm kurulamaz.
4. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle dava konusu taşınmazın 10.03.2008 tarihinde mera siciline yazıldığı anlaşıldığından, tesciline esas tüm evrak getirtilerek dosyasına konulmalı, dava konusu taşınmazın tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına alınmalıdır.
Daha sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik mahalli bilirkişi kurulu ve 3 kişilik ziraat bilirkişisi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Yapılacak keşifte mahalli bilirkişilerden dava konusu parselin tahsisli veya kadim mera sayılan yerlerden olup olmadığı, taşınmazın kuzey ve güney sınırında bulunan mera parsellerinden açılmak suretiyle elde edilen yerlerden olup olmadığı, bu mera parsellerinden nasıl ayrıldığı, mera parseli ile arasında başkaca doğal ya da yapay ayırıcı unsur niteliğinde sınır bulunup bulunmadığı, taşınmazın öncesinin ne olduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalıdır.
Fen bilirkişiden keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, taşınmaza komşu olan parselleri de gösterecek şekilde hazırlanmış ayrıntılı kroki ve rapor alınmalı; ziraat bilirkişisi kurulundan taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, bitki örtüsünü; mera ile aralarında doğal yahut yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını, taşınmazın mera vasfında olup olmadığını değerlendirecek şekilde, taşınmazın değişik yönlerden ve özellikle komşu mera parseli ile müşterek sınırının bulunduğu bölümden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye taşınmazı kapsayan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme ve uydu fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak dava konusu taşınmazı hava fotoğraflarında gösteren ve taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunu, mera vasfında olup olmadığını ve arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını belirten rapor düzenlettirilmeli, 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğü ile Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup Kanun'un getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı; taşınmazın mera niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde zilyetlikle edinilemeyeceği gözetilmeli, ayrıca 10.05.2007 tarihinde kesinleşen kadastro işlemiyle 15 parsel Hazine adına hali arazi olarak tespit görmüşken, daha sonra neden mera özel siciline kaydedildiğinin araştırılması, ilgili belge örneklerinin istenmesi, bundan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine temsilcisinin, davalı ... vekilinin ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf olduğundan, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı ... ve davalı ... tarafından yatırılan temyiz harçlarının talepleri halinde ilgililere iadesine,
Dosyanın Tomarza Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
06.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.