Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3816 E. 2022/8410 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu iptali ve tescil davasında, davaların birleştirilmesine rağmen farklı kanun yollarına tabi olmaları nedeniyle nasıl işlem yapılacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Birleştirilen davalardan birinin istinaf yoluna, diğerinin ise temyiz yoluna tabi olması ve davaların birleştirilmekle bağımsız dava olma özelliklerini kaybetmemeleri gözetilerek, dosyanın istinaf yoluna tabi olan kısmının bölge adliye mahkemesine, sonrasında ise diğer dosya ile birlikte temyiz incelemesi için Yargıtay'a gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 26/04/2021 tarihli ve 2008/51 Esas, 2021/324 Karar sayılı kararın temyizen incelenmesi, asıl davanın davacısı ... vekili, asıl davanın müdahil davacılarından ... ve müşterekleri vekili, asıl davanın müdahil davacılarından ... ve müşterekleri vekili, asıl davanın müdahil davacılarından ... ve müşterekleri vekili, birleştirilen davanın davacısı ... vekili ile asıl ve birleştirilen davaların davalısı Hazine vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya tetkik olunarak gereği görüşüldü.

- KARAR -

Asıl ve birleştirilen davalar, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, asıl dava ile birleştirilen Mahkemenin bozma öncesi 06.11.2014 tarihli ve 2011/167 Esas, 2014/2017 Karar sayılı kararıyla; davanın reddine, bu dava ile birleştirilen Mahkemenin 2013/385 Esas sayılı dosya davacısının davasının kabulüne karar verilmiş; temyiz üzerine karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25.11.2016 tarihli ve 2016/7459 Esas, 2016/9342 Karar sayılı kararıyla; “davanın, kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldıktan sonra 15.02.2008 tarihinde idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmazın tapu kaydının, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14, 17 ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddeleri uyarınca iptali ve tescili istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazın Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/606 Esas sayılı dava dosyasında da davalı durumda bulunduğu, bu dosyaya ait dava dilekçesinin "sonuç ve istem kısmının (c) bendinde yer alan ve davacılar adına tescili talep edilen 233, 462, 463, 459 ve 460 parsellerle çevrili alanın dosyamızdaki davaya konu, idari yoldan Hazine adına tescil edilen 635 parsel sayılı taşınmaz olduğunun ve söz konusu dava dosyasının henüz derdest olduğunun, 2010/606 Esas sayılı dava dosyasının getirtilen örneğinden anlaşıldığı, ancak Mahkemece davaya konu 635 parsel sayılı taşınmazın aynı Mahkemenin 2010/606 Esas sayılı dava dosyasında da davalı olduğu ve davaların birleştirilerek birlikte görülmesinin gerekip gerekmediği değerlendirilmeden, davanın esasına girilerek yazılı şekilde karar verildiği, aynı parsel hakkındaki davalarda verilecek hükümlerin birbirini etkileyebilecek olması ve aynı taşınmaz hakkında mükerrer kayıt oluşmaması bakımından davaların birlikte görülmesinin gerekip gerekmediğinin tartışılıp değerlendirilmesi gerekirken, Mahkemece bu husus gözetilmeden karar verilmesinin isabetsizliğine” değinilmek suretiyle bozulmuş; Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 21.06.2017 tarihli ve 2017/59 Esas, 2017/490 Karar sayılı kararıyla, davanın, Mahkemenin 2008/51 Esas sayılı dosyasında görülen asıl dava ile birleştirilmesine karar verilmiş, Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda, asıl davanın reddine, asıl davanın müdahil davacılarının davalarının ayrı ayrı kısmen kabulüne, birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasında bölge adliye mahkemelerinin Resmi Gazete'de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanun'un temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin, yine aynı maddenin 2. fıkrasında ise bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine istinaf yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun'un 427 ile 444. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı, yani bu kararlara ilişkin dosyaların Bölge Adliye Mahkemelerine gönderilemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda 20.07.2016 tarihinden önce verilen kararlar, kanun yoluna başvurma tarihi ne olursa olsun, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. ve 444. maddelerindeki temyize ilişkin hükümlere tabi olup, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Başkanlığına gönderilmesi gerekmektedir. Buna karşılık, 20.07.2016 tarihinde ve sonrasında verilen temyiz incelemesinden geçmeyen kararlara karşı yasa yoluna gidilmesi halinde ise, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341-360. maddesindeki istinafa ilişkin hükümlerin uygulanması için bölge adliye mahkemesine gönderilmesi zorunludur.

Hemen belirtilmelidir ki, daha önce Yargıtay denetiminden geçen, asıl dava ile birleştirilen Mahkemenin 2017/59 Esas sayılı dava dosyanın “İstinaf” kanun yoluna tabi olmadığı açıktır.

Asıl davanın ise karar tarihi 26.04.2021 olup, bu karar ile ilgili olarak Yargıtayın daha önce bir denetimi de söz konusu olmadığından, anılan kararın ''İstinaf'' kanun yoluna tabi olduğu anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; davaların birleştirilmesiyle bağımsız dava olma özelliğini kaybetmedikleri gözetilerek, ''İstinaf'' kanun yoluna tabi olduğu anlaşılan asıl dava dosyasının istinaf incelemesi yapılmak üzere ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi, sonucunda verilen kararın temyiz edilmesi halinde dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi (asıl dava dosyası temyiz edilmese dahi temyize tabi olan Mahkemenin birleştirilen 2017/59 Esas sayılı dava dosyasının gönderilmesi) için dosyanın İlk Derece Mahkemesine iadesi gerekmektedir.

SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesine işlemsiz İADESİNE, peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 22/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.