Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3852 E. 2022/7376 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 27. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 19.04.2022 tarihli ve 2021/1687 Esas, 2022/720 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, davalı eşine karşı 23.10.2015 tarihinde tapu iptali ve tescil istemli dava açtığını, eşiyle barışma amacıyla anılan davayı takipsiz bıraktığını ve davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, eşinin parkinson ve depresyon hastası olduğunu, kendisini aldattığını, davalının dava konusu taşınmazı alacak ekonomik gücü olmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada dava konusu taşınmazın 901 ada 14 parsel sayılı taşınmazdaki 10 numaralı bağımsız bölüm olduğunu bildirmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde, taşınmaz 1999 yılında satın alınırken yarısının bedelini ödediğini ve adına tescil edildiğini, sonrasında da eşinin sürekli Yunanistan’a gittiğini kendisinin bunu istemediğini ve eşinin gönlünü almak için çıplak mülkiyeti üzerinde bırakmak suretiyle ½ payı kendisine devrettiğini, eşinin kendisini ve çocuklarını ihmal ettiğini, kendisini aldattığını, kendisinin eşini aldatmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davacının bağışa ilişkin herhangi bir yazılı belge ibraz edemediği, davacının tapu iptali ve tescil talepli davasını tanıkla ispatlamasının mümkün bulunmadığı, dinlenen tanıkların taşınmazın bedelinin davalı tarafından ödenerek alındığı yönünde beyanda bulundukları, temlikin davalıya satış yolu ile yapıldığı, ortada bağışın olmadığı, TBK’nın 295 inci maddesinde düzenlenen bağıştan rücu nedenlerinin uygulama alanının bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı istinaf dilekçesinde özetle, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile hukuka aykırı karar verildiğini, davalının savunmasını kanıtlamadığını, taşınmazın davacı tarafından alındığını, bedelin ödendiğini, davalının bir katkısının olmadığını, evi kendisine satan kişinin dinlenilmesini istediğini ancak Mahkemenin onu dinlemediğini, dinlenilseydi evin tüm parasının kendisinin verdiğinin anlaşılacağını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 19.04.2022 tarihli ve 2021/1687 Esas, 2022/720 Karar sayılı kararı ile, davacının ilk açtığı davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, söz konusu davanın açılış tarihinin 23.10.2015 olduğu, 19.10.2017 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, eldeki davanın ise 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 22.05.2018 tarihinde açıldığı, bu nedenle hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı temyiz dilekçesinde, davalının iddiasını ispatlayamadığını, 1999 yılında taşınmazın tamamını bedelini kendisi ödeyerek satın aldığını, ev hanımı olan davalının katkısı olmadığını, tanıkların da iddialarını doğruladığını, taşınmazı bağış olarak değil, evliliği devam etsin diye verdiğini, kandırıldığını, evi kendisine satan kişinin dinlenilmesini istediğini ancak Mahkemenin onu dinlemediğini, dinlenilseydi evin tüm parasını kendisinin verdiğinin anlaşılacağını, taşınmazı eşini memnun etmek ve halasının kızı olması nedeniyle ona güvenerek devrettiğini, davalının manevi ve psikolojik baskı yaparak taşınmazı kendisine devrettirip boşanma davası açtığını, davalının kendisini aldattığını, taşınmazın hilelerle elinden alındığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere, hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36 ncı maddesinin 1 inci fıkrasında açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

3.2.2. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğinden, 901 ada 14 parsel sayılı taşınmazda bulunan 10 numaralı bağımsız bölümün 1999 yılında ½ payının davacı adına, ½ payının ise davalı adına tescil edildiği, 10.01.2014 tarihinde davacının ½ payının çıplak mülkiyetini o tarihte eşi olan davalıya temlik ettiği, tarafların 1980 yılında evlendikleri, 09.02.2015 tarihinde boşanma davası açıldığı, 05.05.2017 tarihinde tarafların boşanmalarına karar verildiği ve bu kararın 23.09.2020 tarihinde kesinleştiği, davacının dava konusu taşınmaz için davalı aleyhine 23.10.2015 tarihinde İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/361 Esas sayılı tapu iptali ve tescili davası açtığı, bu davanın 19.10.2017 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiği ve kararın 19.03.2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

3.3.2. Her ne kadar İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince dava bağıştan rücu olarak nitelendirilmiş ise de; davacı tarafından yapılan temlikin bağış suretiyle olmadığı, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden davanın, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

3.3.3. Somut olayda, davacının kandırıldığını iddia ettiği ve bu durumu en geç davalı eşinin kendisine açtığı boşanma davası ile öğrendiğini ileri sürdüğü, boşanma davasının 09.02.2015 tarihinde açıldığı, açılmamış sayılmasına karar verilen tapu iptali ve tescil davasının ise bu tarihten itibaren bir yıl geçmeden 23.10.2015 tarihinde açıldığı, davalının da akit tarihi ile boşanma davası arasında davacının durumu öğrendiği yönünde bir itiraz ileri sürmediği anlaşılmaktadır. TBK’nın 39 uncu maddesi uyarınca iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı olmadığı gibi aldatmanın öğrenildiği andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmesinin yeterli olduğu, bu bildirimin de süresi içerisinde açılan İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/361 Esas sayılı davası ile yapıldığında kuşku bulunmamaktadır.

3.3.3. Hal böyle olunca, hile hukuki sebebine dayalı olarak yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda işin esasının incelenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle,

Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.11.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.