"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi;
I. DAVA
Davacılar, ortak mirasbırakanları ...'nun kayden malik olduğu 40 ada, 4 parsel sayılı taşınmazdaki 9 nolu bağımsız bölümün, 12.2.2001 tarihli vekaletname ile vekil kılınan davalı ... tarafından 15.10.2001 tarihinde diğer davalı ...'a satış yoluyla devredildiğini, temlik tarihi itibariyle murisin hukuki ehliyetinin olmadığını ileri sürerek, hukuki ehliyetsizlik ve geçersiz vekalete dayalı temlik nedeniyle tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde 24.000.-TL tazminatın tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 11/02/2010 tarihli ve 2005/86 E., 2010/83 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Birinci Bozma Kararı
Dairenin 27/09/2010 tarihli ve 2010/8027 E., 2010/9408 K. sayılı kararıyla; “...bilindiği üzere; mirasbırakanın ehliyetsizliği iddiasına dayalı davalar, murise teb’an açılan davalardan olup ancak taşınmazın terekeye döndürülmesi ya da tüm mirasçılar adına tescil isteği ile açılabilir. Bunun sonucu olarak; davacı mirasçıların miras payları oranında iptal ve tescili isteği ile açılan davanın yürütülmesi ve sonuca bağlanması yasal açıdan mümkün değildir. Hal böyle olunca, açıklanan nedenden ötürü davanın reddi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek kabulü yönünde hüküm kurulması doğru değildir. Kabule göre de mirasbırakanın gerek vekâletnamenin düzenlendiği tarihte ve gerekse temlik tarihinde hukuksal ehliyete haiz olmadığının Adli Tıp Kurumunca belirlenmesi gerekirken vasi tayini davası sırasında verilen ve muayene ve gözlem tarihindeki durumunu esas alan raporla yetinilmesi isabetsizdir." gerekçesiyle bozulmuş, davacılar vekilinin karar düzeltme talebi Dairenin 29.06.2011 tarihli ve 2011/6087E., 2011/7717 K. sayılı kararıyla;”...O halde, hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa mirasbırakana ait sağlık kurulu raporları,hasta müşahade kayıtları, reçeteler, vasi dosyasından aldırılan raporlar vs. istenmesi, tüm dosyanın 2659 sayılı Yasa'nın 7, 16. maddeleri gereğince Adli Tıp Kurumuna (4.İhtisas Dairesine) gönderilmesi, vekaletnamenin düzenlendiği tarih ile temlik tarihinde mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde diğer iddialar incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.” gerekçesiyle kabul edilerek Daire kararının kaldırılarak hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına" karar verilmiştir.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 22/05/2012 tarihli ve 2011/886 E., 2012/195 K. sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. İkinci Bozma Kararı
Dairenin 08/04/2013 tarihli ve 2013/1377 E., 2013/5048 K. sayılı kararıyla; “...hal böyle olunca, uyulan bozma ilamında belirtildiği üzere hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa mirasbırakana ait sağlık kurulu raporları,hasta müşahade kayıtları, reçeteler, vasi dosyasından aldırılan raporlar vs. istenmesi, tüm dosyanın 2659 sayılı Yasa'nın 7. ve 16. maddeleri gereğince Adli Tıp Kurumu 4.İhtisas Dairesine gönderilmesi, vekaletnamenin düzenlendiği tarih ile temlik tarihinde mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde diğer iddialar incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
6. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 08/07/2014 tarihli ve 2013/547 E., 2014/510 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili, temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Üçüncü Bozma Kararı
Dairenin 12/06/2017 tarihli ve 2015/713 E., 2017/3401 K. sayılı kararıyla; “...muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın iradesinin açık ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde saptanması gerekir. Bilindiği ve Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde düzenlendiği üzere "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olayların varlığını ispatla yükümlüdür." Yine 6100 sayılı HMK'nun 190/1.maddesi gereğince "ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Hâl böyle olunca, mirasbırakan tarafından verilen vekaletname ile temlik edilen 9 ve 12 nolu bağımsız bölümlere yönelik açılan davaların ret ile sonuçlandığı ileri sürüldüğünden, söz konusu dava dosyaları dosya içerisine alınarak birlikte değerlendirilmesi sonucu mirasbırakanın temliklerde mal kaçırma iradesi taşıyıp taşımadığı tespit edildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, davacılar vekilinin karar düzeltme isteği, Dairenin 21/03/2018 tarihli ve 2017/4511 E., 2018/8933 K. sayılı kararıyla; reddedilmiştir.
9. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 28/05/2019 tarihli ve 2018/230 E., 2019/194 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.
10. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Dördüncü Bozma Kararı
Dairenin 19/10/2020 tarihli ve 2019/3668 E., 2020/5198 K. sayılı kararıyla; “...somut olayda, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı ...’nin taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığı, satışın gerçek olduğu, mirasbırakanın ölümü ile mirasçılarına intikal eden birçok taşınmaz bulunduğu, bu durumda HMK’nın 190. ve TMK’nın 6. maddeleri uyarınca temlikin muvazaalı olarak mal kaçırma kastı ile yapıldığı iddiasının davacılar tarafından usulünce kanıtlanamadığı sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, davacılar vekilinin karar düzeltme isteği, Dairenin 01/03/2021 tarihli ve 2021/532 E., 2021/1068 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.
12. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 08/02/2022 tarihli ve 2021/160 E., 2022/94 K. sayılı kararıyla; davalı ...'nin taşınmazın bedelini ödeyerek satın aldığı, satışın gerçek olduğu, mirasbırakanın ölümü ile mirasçılarına intikal eden bir çok taşınmaz bulunduğu, temlikin muvazaalı olarak mal kaçırma kastı ile yapıldığı iddiasının davacılar tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
13. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
14. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili, Yargıtay bozma kararının eksik inceleme ve yetersiz gerekçeye dayandığını, Mahkemenin bozma kararına dayanarak karar verdiğini, davalı ...’nin ödemeyi ispat edemediğini, mal kaçırma amacı ve muvazaanın kanıtlanmış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
15. Gerekçe
15.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
15.2. İlgili Hukuk
15.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
15.2.2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
15.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.
15.3. Değerlendirme
(IV/11.) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/12.) numaralı paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.