Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3877 E. 2022/7035 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak taşınmazı oğluna devretmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açılması.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin vekalet görevini kötüye kullandığı, davalı tapu malikinin vekilin oğlu olması ve bu nedenle vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilmesi veya bilmesi gereken kişi konumunda olup iyi niyetli sayılamayacağı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : VAN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVALILAR : ... V.D.

İLK DERECE

MAHKEMESİ : AHLAT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne, davalı ... dışındaki diğer davalılar yönünden davanın reddine ilişkin kararın , davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacı ve davalı ...’in istinaf taleplerinin esastan reddine, davalılar ...., ....’un istinaf talebinin kabulü ile hükmün kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak, davanın kısmen kabulüne, davalı ... dışındaki davalılar yönünden davanın reddine ve lehlerine maktu vekalet ücreti takdir edilmesine dair verilen karar süresi içinde bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan babası ...’ten kalan dava konusu 209 ada 13 parsel sayılı taşınmazın veraset ve intikal işlemlerinin yapılması amacıyla davalılar .....ve...... ile birlikte dava dışı kardeşleri ...’e satış yetkisi de içeren vekaletnameler verdiklerini, ne var ki ...’in vekalet görevini kötüye kullanarak dava konusu taşınmazda babasından intikalen gelen miras payını oğlu olan diğer davalı ...’e satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın terekeye iadesini, olmadığı takdirde tazminata hükmedilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalılar ...,.... ..., ... ve ..., dava konusu taşınmazın taksim sözleşmesi ile ...’e kaldığını, çocuklarının taşınmazı babalarından satın aldığını, davalı ...’in iyi niyetli olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

2. Davalılar .... ve ..., davacının iddialarınının doğru olduğunu, davayı kabul ettiklerini beyan ederek, aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir edilmemesi gerektiğini belirtmişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalı ...’in vekilin oğlu olup iyi niyetli sayılamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, ... dışındaki diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

2.1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile terekeye iadesine karar verilmesi gerekirken, sadece davacının payı yönünden kabul kararı kurulmasının doğru olmadığını, davacı lehine eksik vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

2.2. Bir kısım davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı ...’in iyi niyetli olduğunu, davacı tarafından vekalet görevinin kötüye kullanıldığı hususunun ispat edilemediğini, mirasbırakan ...’in ölümü üzerine mirasçıları arasında miras taksimi yapıldığını ve dava konusu taşınmazın da taksim sonucu ...’e verildiğini, taşınmazın mirasbırakan ...'e ait iken ... tarafından ...’e devredildiğini, daha sonra taşınmaz üzerine haciz gelmesini engellemek için tekrar ...’e iade edildiğini, taşınmaz üzerindeki evin babası ... tarafından inşa edildiğini, tüm mirasçıların taşınmaz üzerindeki evin ...’e ait olduğunu bilmeleri nedeniyle, taşınmazla ilgili dilediği gibi tasarrufta bulunması için ...’i vekil tayin ettiklerini, davalı ...’in 2009 yılında evliliğinden kalan takıları, diğer davalılar....ve......’ın ise biriktirmiş oldukları para ve altınları babalarına vererek dava konusu yeri satın aldıklarını, dava konusu taşınmazın değerlenmesi ile davacı tarafça kötü niyetli olarak eldeki davanın açıldığını, davalı ... yönünden davanın kabulüne, diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmesine rağmen, ret kararı verilen davalılar için lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediğini, bilirkişi tarafından taşınmazın satış ve dava tarihi itibari ile değerlerinin yüksek hesaplandığını, yapılan itiraz üzerine alınan ek raporda da belirtilen eksikliklerin giderilmediğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Van Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesinin 03.03.2022 tarihli ve 2021/538 E., 2022/269 K. sayılı kararıyla; vekil sıfatıyla hareket eden ...'in hesap verme borcunu yerine getirdiğine ilişkin dosya arasında herhangi bir belge bulunmadığı, ... tarafından vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalı tapu maliki ...'in .....in oğlu olduğu, bu nedenle davalı ...'in vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olup iyiniyetli olarak da kabul edilemeyeceği, Mahkemece tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, dava konusu taşınmazdaki ...'ya ait payın bizzat kendisi tarafından davalı ...'e devredildiği, .....'nın da davalı olarak gösterildiği, bu nedenle taşınmazın terekeye iadesine karar vermenin mümkün olmadığı, davalıya ait tapu kaydının davacının payı oranında iptali ile davacı adına tesciline, dava konusu taşınmazda davacı adına tesciline karar verilen 1/7 pay üzerinden davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olduğu, ancak davalılar ..., ..... ... ve ... hakkındaki dava reddedildiğine ve davacının tapu maliki davalı ... hakkındaki tapu iptali ve tescil talebi kabul edildiğine göre, adı geçen davalılar yararına karar tarihindeki AAÜT gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacı ve davalı ...’in istinaf taleplerinin esastan reddine, davalılar ...., .... ve ....’un istinaf talebinin kabulü ile hükmün kaldırılmasına, anılan davalılar lehine maktu vekalet ücreti takdir edilerek yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Bir kısım davalılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Vekil ile sözleşme yapan kişi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekil eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, vekil ile sözleşme yapan kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Sözkonusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına, (IV/3.) no.lu bentte yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; bir kısım davalılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, aşağıda yazılı 5.756,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...’den alınmasına, 26.10.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.