"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Arhavi Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince 17.03.2022 tarihli ek karar ile miktar yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları ...'nun 505 ada 1 parsel sayılı taşınmazını 12/07/1984 tarihinde satış göstermek suretiyle oğlu olan ...'e (davalıların mirasbırakanı) devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın taşınmazını satma ihtiyacı olmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasbırakan adına tesciline karar verilmesini, mirasbırakanın terekesine temsilci tayin etmek üzere yetki ve süre verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, mirasbırakanları ... ...'nun dava konusu taşınmazda ev yapmak istediğini, ancak ...'in babası mirasbırakan ...'un taşınmazı bağışlamadığını, bunun üzerine ...'in taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını, mirasbırakan ...'un davacılar ... ve ...'ye oturmaları için birer daire, yeni yaptırdığı evi ise davacı ...'ya verdiğini, ...'e ise 100 yıllık harabe bir ev verildiğini, ...'in 1984 yılında bu evin yanında yeni bir ev yapmaya başladığını, babası ...'un taşınmazı bağışlamak istememesi üzerine satın aldığını, mirasbırakanın diğer oğullarına her zaman maddi destek olduğunu, oğlu ...'e ise hiçbir zaman destekte bulunmadığını, diğer oğullarına yaptığı gibi karşılıksız ev yada arazi vermediğini, mirasbırakanları ...'e kök mirasbırakan ...'dan kalan çayı toplamak istediklerinde ...'in erkek kardeşlerinin müsaade etmediğini, paylarını alabilmek için ortaklığın giderilmesi davası açtıklarını, bunun üzerine de kötü niyetli olarak eldeki davanın açıldığını, ...'in dava konusu taşınmazı satın alması nedeniyle ekonomik olarak güç zamanlar yaşadığını, krediler çektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla mirasbırakan ...'nun maddi durumunun çok iyi olduğu, her ne kadar dava konusu taşınmazı satmasını gerektirir bir neden yoksa da davalıların mirasbırakanı ... ...'ya diğer evlatları adına açmış olduğu çay ocağını ... parası karşılığında devretmiş olması ve bu hususun davacı tanığı tarafından beyan edilmiş olması, durumu çok iyi olan mirasbırakan ...'un diğer erkek evlatlarına mevcut durumda oturdukları yeni evleri bağışlaması, davalıların mirasbırakanı ...'e ise dava konusu taşınmazda bulunan eski bir evi oturması için vermiş olması, bu hususun tanık beyanları ile de sabit olması, mirasbırakan ... ile davalılar mirasbırakanı ... arasındaki beşeri ilişki de değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazın satılmasının hayatın olağan akışına aykırı olmadığı, kaldı ki mirasbırakanın tanık anlatımlarına göre davacılara da sağlığında bağışlar da bulunduğu, bağışlar arasında salt eşitliğin aranmayacağı, bu haliyle de açıkça mirasbırakanın mal kaçırmak kastıyla hareket ettiğinin söylenemeyeceği, bedeller arasındaki farkın tek başına muvazaanın kanıtlanmasına yeterli olmadığı, davacılar tarafından bu hususun ve mal kaçırma amacının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve esas yönünden hukuka aykırı olduğunu, davalıların iptali istenen taşınmazla ilgili "satın alma" savunmasında bulunduğu halde, satışın gerçekte bağış olduğu, muvazaalı olduğu fakat mirasbırakanın iradesinin mal kaçırma olmadığı yalnızca mal paylaşımı olduğu değerlendirilerek davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, mahkemenin temel ilkelere aykırı yorumlama yaparak talep dışına çıktığını, mirasbırakanın iradesini yorumlarken ise mal paylaşımı noktasında kadın olan davacıların ... yokmuş gibi değerlendirdiğini, eldeki davanın kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı, kamu düzenini ilgilendiren bir dava olmadığını, zira muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı açılan davada iddia, savunma ve tarafların gösterdikleri delillerin değerlendirilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceğini, değinilen ilkeler ile sözü edilen maddelerin açıklanan fıkra ve bendlerin kapsamlarından da anlaşıldığı üzere mahkeme tarafından bu maddelerin gereklerinin yerine getirilmediğini, satışın muvazaalı, işlemin bağış olduğunun ispatlandığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı tarafın mirasbırakanın davacıdan mal kaçırmasını gerektirecek somut bir vakıa ileri sürmediği gibi, dinlenen tanıkların temlikin mal kaçırma amacıyla yapıldığına dair somut bir sebep belirtmediği, dava konusu temlikin davacılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığının kanıtlanamadığı, ilk derece mahkemesince davacı tarafın muvazaa iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b-1 maddesi uyarınca davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Ç. Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
D. Temyiz Dilekçesinin Reddi Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen ek kararı ile, uyuşmazlığın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkin olduğu, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, her bir davacı yönünden dava değerinin temyiz kesinlik sınırının altında olduğu, kararın temyizi kabil nitelikte olmadığı gerekçesiyle 6100 HMK'nın 362/1-a ve 362/2. maddeleri gereğince davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; 03.05.2021 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın değerinin 541.091,00 TL olarak hesaplandığını, harç ikmali yapıldığını, bilirkişi raporuyla hesaplanan dava değerinin HMK m.362/1-a maddesinde belirtilen sınırın üzerinde kaldığını, dava değerinin temyiz parasal sınırın üzerinde kalmış olduğundan temyiz edilebilir nitelikte olduğunu, kesin nitelikteki kararın hukuka aykırı olduğunu, aksi durumda davalı lehine vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını bildirerek, esasa ilişkin önceki beyanlarını ve istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
3. Değerlendirme
1.Somut olayda; davacıların terekeye iade istemli olarak dava açtıkları, her ne kadar terekeye temsilci atanmışsa da mirasçıların tamamının davada yer aldığı, terekeye temsilcisi atanmasının gerekli olmadığı, tereke temsilcisinin lüzumsuz atanması halinde ise davacıların davayı takip yetkisinin devam ettiği, kanun yolu (temyiz) sınırının belirlenmesinde, dava terekeye iade istekli olduğundan dava konusu taşınmazın tamamının değerinin esas alınması gerektiği anlaşılmakla, Bölge Adliye Mahkemesince temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi hatalı olup, 17.03.2022 tarihli ek kararın kaldırılması gerekmektedir.
Davacı tarafın asıl karara ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
2.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı tarafın yerinde bulunan ek karara ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile, Bölge Adliye Mahkemesinin 17.03.2022 tarihli ek kararının ortadan KALDIRILMASINA,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin 07.02.2022 tarihli kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.