"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ...’ın, 720, 721, 722, 723, 724, 725, 726, 727, 728, 729, 730, 731, 732, 733, 734, 735, 736, 737 ve 738 parsellerdeki 10/160 payının ve 740 parseldeki 10/40 payının geçersiz vekaletname ile davalı ... ... tarafından diğer davalı ...'a temlik edildiğini, onunda diğer davalı ...'a devrettiğini, temliklerin kötüniyetli ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına tescilini istemiştir.
Davalı ..., satışın gerçek olduğunu, davalı ... ise davacının annesinin ölümü ile kendisine kalacak dava konusu gayrimenkullerdeki payını Suruç Noterliğinin 03.02.1988 tarihli ve 1061 yevmiye nolu taahhütnamesi ile sattığını ve maliki olduğu Şanlıurfa Yenişehir Mahallesi ... no.lu bağımsız bölümü ifa yerine kabul ederek teslim aldığını, miras payındaki hakkını devretmekle dava açmakta hukuki yararı kalmadığını, davada tüm mirasçıların birlikte hareket etmesi ya da terekeye temsilci atanması gerektiğini, babaannesinin ölümünden habersiz satışı yaptığını, vekaletin ölümden sonrada geçerli olabileceğinin düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen kararın, davalılardan ... ... ... vekilince temyizi üzerine Dairece, süresinde yapılmadığı gerekçesiyle temyiz isteğinin reddine karar verilmiş, karar düzeltme başvurusu üzerine Dairece; “...Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesine verilen 14.01.2008 tarihli dilekçe ile süresinde temyiz edilmiştir. Davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabul edilip; Dairenin 2010/13230 Esas, 2011/236 Karar sayılı 17.01.2011 tarihli süreden ret kararının kaldırılarak dosya esas yönden incelendi. Somut olayda; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine MK’nun 640'ıncı maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin verilen karar, bu kez Dairece "...Vekil edenin ölümünden sonra vekaletname kullanılmak suretiyle diğer davalıya yapılan temlik işlemin yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu tartışmasızdır. Davalı ... ...’un temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde değildir. Reddine. Öte yandan, son kayıt maliki davalı ...’un taşınmazları satın aldığı tarihten itibaren taşınmazları kullandığı, dava konusu taşınmazlara ilişkin çiftçi kayıt sisteminde kaydının bulunduğu, destekleme ödemelerinin tarafından alındığı savunması karşısında, Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesindeki iyi niyet koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulduktan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamanın sonucunda Mahkemece; 734 ve 735 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine, diğer taşınmazların yönünden ise taşınmazın kısa süreli aralıklarla el değiştirdiği, ilk el ... ile kayıt maliki arasında akrabalık ilişkisi bulunduğu, dolayısıyla kayıt malikinin iyi niyetli sayılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin karar bu kez de Dairece; “Hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmiş olmasında isabetsizlik yoktur. Davalı ... ve ... ...’un işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine... Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince; ...Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince de hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü olduğu gibi; HMK 26/1. maddesine göre, hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Diğer yandan, reddedilen taşınmazlar yönünden kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine vekalet ücretine hükmolunması ve mahkemece kısmen kabul-ret kararı verilmesi halinde yargılama giderlerinde bir oranlama yapılması gerektiği de kuşkusuzdur.” gerekçesiyle kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, bu karara karşı davalı ... ve davalı ... ... tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Hemen belirtmek gerekir ki, düzeltilerek onama kararında da belirtildiği üzere; hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmiş olmasında isabetsizlik yoktur. Diğer taraftan, mahkemece verilen ilk hükümde de davalılar lehine ret nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmediği ve yargılama giderlerinin de haklılık durumuna göre oranlanmadığı ancak bu hükmün sadece davalı ... ... tarafından işin esasına yönelik olarak temyiz edildiği, temyiz itirazlarında yargılama giderlerine ilişkin bir itirazı olmadığı anlaşılmakla, davalı ... ve ... ...’un aşağıdaki bent dışındaki itirazları yerinde görülmediğinden reddine,
Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesine yer verilmiştir. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince de hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır.
Somut olayda, davaya konu olup da kabul kapsamında kalan taşınmazların 2012 yılında toplulaştırma çalışmalarına tabi tutularak yeni parsellerin oluşturulduğu, dava konusu taşınmazların her birinin birden çok parsele gittiği, mahkemece verilen hükmün bu hali ile infazının kabil olmadığı anlaşmıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece taşınmazların güncel tapu kayıtlarının ve toplulaştırma belgelerinin getirtilerek davaya konu payların hangi oranda oluşan yeni parsellere gittiğinin tespit edilmesi ve yeni parseller üzerinden HMK’nın 297. maddesine uygun olarak hüküm kurulması gerekirken infazı mümkün olmayacak şekilde sayfası kapatılan eski parsel numaraları üzerinden hüküm kurulması doğru değildir.
Anılan husus karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davalı ... ve davalı ... ...’un bu yöne değinen karar düzeltme isteğinin (6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı HUMK’un 440. maddesi gereğince kabulüne, Dairenin 10.03.2021 tarihli ve 2021/598 Esas, 2021/1343 Karar sayılı düzeltilerek onama kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 22.05.2019 tarihli ve 2018/68 Esas, 2019/140 Karar sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle, (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere istek halinde geri verilmesine 22.02.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.