"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen kısmen kabul kararı Yargıtay 7. Hukuk Dairesi tarafından bozulması üzerine, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar süresi içinde davacılar vekili, davalı Hazine vekili, davalı ... vekili ile müdahil DSİ Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar dava dilekçesinde; çekişmeli 220 parsel sayılı taşınmazın tespitinin yanlış yapıldığını, çekişmeli taşınmazın Mayıs 1952 tarih 12, Kasım 1944 tarih 18, 21 ve 22 sıra nolu tapu kayıtlarının kapsamında bulunduğunu belirterek, gösterecekleri bölümlerin tapusunun iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; 220 parsel sayılı taşınmazın mera olarak tespit gördüğünü, kadimden beri mera olarak kullanıldığını ve zamanaşımı ile iktisabının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Doğanşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/02/2000 tarihli ve 1985/320 E., 2000/13 K. sayılı kararıyla; taşınmazın mera olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Doğanşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 04/02/2002 tarihli 2001/8890 E., 2002/720 K. sayılı kararında, tutunulan tapu kayıtlarının kısmen tarla, kısmen de mera niteliğinde olduğu, özel kişiler adına kayıtlı meraların kamu malı niteliğinde mera olarak değerledirilemeyeceği, özel mera niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği, komşu taşınmazların çekişmeli taşınmaz yönünü mera olarak okumasının davanın reddi için yeterli olmadığı, tapu kayıtlarının tüm tedavüllerinin getirtilmesi, revizyon durumlarının araştırılması, komşu taşınmaz tutanak ve kayıtlarının getirtilerek mahkeme kararı ile haritaya bağlanan tapu kayıtlarının 3402 sayılı Yasa'nın 20. maddesi uyarınca haritalarının uygulanarak kapsamlarının tayin edilmesi ve netice hakkında karar verilmesi gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararı sonrasında 21/10/2004 tarihinde... tapu kaydına dayanarak davaya müdahil olmuştur.
3. Doğanşehir Asliye Hukuk Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Doğanşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/01/2008 tarihli ve 2002/64 E., 2008/7 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, 09/11/2007 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 548.092,00 metrekare kısmın ifrazen özel mera olarak 2/5 payın ... mirasçıları 1/5 payın... mirasçıları 1/5 payın ...mirasçıları ve 1/5 payın ise... mirasçıları adına, tapuya kayıt ve tesciline (B) harfi ile gösterilen 514.0058,00 metrekare bölümün yine aynı paylarla davacılar adına, (D) harfi ile gösterilen 16.840,00 metrekare bölümün DSİ Genel Müdürlüğünün kamulaştırdığı alan olması nedeniyle hüküm yerinde belirtilen payları oranında kamulaştırma bedelinin davacılara ödenmesi gerektiğinin tespitine; (C) harfi ile gösterilen 20.058,00 metrekare bölümün ise müdahil davacı... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Doğanşehir Asliye Hukuk Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Doğanşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili, köy tüzel kişiliği, davalı Hazine vekili, Müdahil DSİ Genel Müdürlüğü vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Bozma Kararı
Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 25/09/2008 tarih 2008/2884 E., 2008/3616 K. sayılı kararında, bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereklerinin yerine getirilmediği, tutunulan tapu kaydının davalı Hazinenin taraf olduğu dava sonucunda yüzölçümünün düzeltilerek kaydın haritaya bağlandığı, haritanın dayanağı ilamın taraflarını akdi ya da irsi haleflerini bağlayacağı, açık söyleyişle koşulları usulün 237. maddesi hükmünde öngörülen biçimde kesin hüküm oluşturacağının kuşkusuz olduğu, Mahkemece sağlıklı sonuca varılabilmesi için hükmüne uyulan Daire bozma kararında öngörüldüğü üzere araştırma, soruşturma ve uygulama yapılabilmesi için yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, fen elamanı hazır olduğu halde çekişmeli taşınmazlar başında yeniden keşif yapılması, geniş kapsamlı kadastro paftasının ölçeği ile tapu kayıtlarının dayanağı haritaların ölçekleri eşitlendikten sonra haritalar yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine çakıştırılarak uygulama yapılması, uygulamada haritalarda tarif edilen arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden varsa değişmez nitelikte sınır yeri sayılabilecek kişi taşınmazlarından da yararlanılması, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli, rapor alınması, delilller değerlendirilirken hükmüne uyulan bozma kararında duraksamasız açıklandığı üzere tutunulan tapu kaydında tarif edilen bir bölüm sınır yerinin nokta sınır yeri olduğu sonucuna varıldığı takdirde bu nitelikteki sınır yerlerinin değişebilir ve genişletilmeye elverişli olduğu, sözü edilen kayıtların kapsamlarının yüzölçümlerine göre belirleneceği düşünülerek, değişmez nitelikteki sınır yerleri esas alınarak ve bağlantı kesilmeksizin değişken sınır yerlerine doğru kaydın kapsamı yüzölçümü ile belirlenmesi, tutunulan tapu kaydının kapsamı dışında kalan taşınmaz ya da taşınmaz bölümü bulunduğu takdirde kaydın oluştuğu günden tespit gününe kadar geçen süre ile dayanağı 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi hükmünde öngörülen koşullar eşliğinde toplanan ve toplanacak tüm deliller özellikle zilyetliğe ilişkin deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gereğine değinilerek, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
6. Doğanşehir Asliye Hukuk Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
Doğanşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/02/2016 tarihli 2009/103 E., 2016/108 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne, 10/02/2016 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 538.891,155 m² lik kısmın, (C) harfi ile gösterilen 288.841,845 m² lik kısmın ve (E) harfi ile gösterilen 2.917,50 m²'lik kısmın Altıntop köyü 220 parselden ifrazı ile özel mera olarak tapuya kaydının yapılarak, hüküm yerinde gösterilen paylarla davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, (B) harfi ile gösterilen ve 1944 tarih 21 sıra nolu dayanak kaydın kapsamında kalan 9.511,99 m²'lik kısmın DSİ Genel Müdürlüğü lehine kamulaştırıldığı anlaşıldığından, kamulaştırma bedelinin hüküm yerinde belirtilen ilamlar ve paylar oranında davacılara ödenmesi gerektiğinin tespitine, bu taşınmaz ile ilgili diğer taleplerinin reddine, (D) harfi ile gösterilen 37.588,77 m²'lik kısmın Altıntop köyü 220 parselden ifrazı ile özel mera olarak tapuya kaydının yapılarak, müdahil... mirasçıları adına veraset ilamındaki payları oranında tapuya kayıt ve tesciline, davacıların ve müdahillerin sair ve fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.
7.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Doğanşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili, davalı ... vekili, davalı Hazine vekili ve Müdahil DSİ Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir.
8. Temyiz Nedenleri
8.1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemenin önceki kararında verdiği alan ile bozma sonrası kararında verilen alanın değişik olduğunu, önemli ölçüde azalma olduğunu, fen bilirkişi raporunda dayanak tapu kaydının 220 parsel dışındaki yerleri de kapsadığının belirtildiğini, müdahillere önceki kararda 20.058,00 metrekare yer verildiğini ve bu kararı müdahiller temyiz etmediği halde 37.588,77 metrekare yer verilmiş olmasının yerinde olmadığını, ayrıca hüküm kısmının 3 numaralı bendinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü açısından verilen kararın da usul ve yasaya aykırı olduğunu, eldeki davanın 1985 yılında açılıp devam ettiğini, DSİ'nin ise 1993 yılında kanalı geçirdiğini belirterek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
8.2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; eksik inceleme neticesinde karar verildiğini, taşınmazın mera parseli olduğunu, evveliyatının da mera olması nedeniyle zilyetlik ile iktisap edilemeyeceğini, ziraat bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere genel bitki örtüsünün mera olduğunu, DSİ tarafından kanal ve servis yolunun geçtiği yerin Hazineye ait olduğunu, davacılara ödenmesi gereken bir kamulaştırma bedelinin bulunmadığını, ayrıca Hazine adına tesciline karar verilmemesinin yerinde olmadığını belirterek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
8.3. Temyiz eden ... vekili temyiz dilekçesinde; bozma ilamında belirten eksiklerin giderilmediğini, taşınmazın mera vasfında olup köyün merası olduğu hususunun dikkate alınmadığını, davacıların ve müdahilin taşınmaz üzerinde herhangi bir hakları bulunmadığını belirterek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
8.4. Müdahil DSİ Genel Müdürlüğü vekili temyiz dilekçesinde; fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 9.511,99 metrekarelik kısma yönelik verilen hükmün yerinde olmadığını, davanın tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu dikkate alındığında, bedel ödenmesinin tespitine ilişkin hüküm verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
9.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "
9.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
9.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.’’ hükümlerini içermektedir.
9.3. Değerlendirme
9.3.1. Mahkemece, bozma ilamına uyulduğu halde, bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi, yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece dayanak tapu kayıtlarının tüm tedavülleri getirtilmemiş, tapu kayıtlarının ifraz görüp görmediği araştırılmamış, ifraz görmüş ise davacıların tapu kayıtlarında paylarının kalıp kalmadığı tespit edilmemiş, hangi tapunun hangi taşınmaza revizyon gördüğü belirlenmemiş, dayanak tapu kayıtlarının haritaları her ne kadar çakıştırılmış ise de sabit nokta olarak gösterilen şahıs arazilerinin hangi taşınmazlar olduğu, bu taşınmazların kim adına tespit ve tescil edildiği komşu taşınmazların kadastro tespit tutanakları ile dayanak kayıtları eksiksiz olarak getirtilmek suretiyle denetlenmemiştir. Çakıştırma neticesinde çekişmeli taşınmaza uyduğu kabul edilen Kasım 1944 tarih 21 no.lu tapu kaydının doğu sınırında okunan "..." ve "..." tarlasının, batı sınırında kalan "...Tarlasının", Kasım 1944 tarih 22 no.lu tapu kaydının doğu sınırında kalan "... ...ve Müşterekleri" tarlasının hangi parseller olduğu tespit edilmemiş, tutanak ve dayanak belgeleri getirtilmek suretiyle doğrulanmamıştır.
9.3.2. Çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin 1985 yılında kesinleştiği, müdahil davacı... 2004 yılında davaya müdahil olduğu halde, müdahilin talebi yönünden 3402 sayılı Yasa'nın 12/3 maddesi gereğince hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı tartışılmamıştır.
9.3.3. Dayanak tapu kayıtlarının tedavüllerinde DSİ adına oluşmuş tapu kayıtları olduğu halde bu kayıtların haritaları olup olmadığı ve revizyon görüp görmediği tespit edilmemiştir. Bu şekilde eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulamaz.
9.3.4. Mahkemece doğru sonuca varılabilmesi için, davacıların dayanak tapu kayıtlarının tüm tedavüllerinin eksiksiz olarak ilgili yerlerden getirtilerek tapu kayıtlarının ifraz görüp görmedikleri belirlenmeli, ifraz neticesinde oluşan haritaların olup olmadığı araştırılarak var ise ilgili yerlerden getirtilmeli, çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazların kadastro tespit tutanakları ile dayanak kayıtlarının, ifrazan oluşan taşınmaz var ise bunların ifraz evraklarının, hükmen oluşmuş ise mahkeme kararlarının getirtilerek dosya arasına alınmalı, bundan sonra 3 kişilik tapu işlerinde uzman bilirkişi kurulu oluşturulmak suretiyle, öncelikle yerel Tapu Sicili Müdürlüğünde araştırma yapılarak dayanılan kayıtların tüm tedavüllerinin ve revizyon durumlarının ve ifrazlarının belirlenmesi, varsa ifraz haritalarının çıkartılması, ifraz neticesinde davacıların tapuda ne kadar paylarının kaldığı, tapu kayıtlarının hangi taşınmazlara revizyon gördüğü hususlarını hem şematize edilmek hem de listelenmek suretiyle tüm tedavülleri ve revizyon durumlarının belirlenmesi istenilmeli, bu şekilde rapor alınıp dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra, yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, fen elamanı hazır olduğu halde çekişmeli taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, geniş kapsamlı kadastro paftasının ölçeği ile tapu kayıtlarının dayanağı haritaların ölçekleri eşitlendikten sonra haritalar yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine çakıştırılarak uygulama yapılmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden varsa değişmez nitelikte sınır yeri sayılabilecek kişi taşınmazlarından yararlanılmalı, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli, rapor alınmalı, delilller değerlendirilirken hükmüne uyulan bozma kararında duraksamasız açıklandığı üzere tutunulan tapu kaydında tarif edilen bir bölüm sınır yerinin nokta sınır yeri olduğu sonucuna varıldığı takdirde sözü edilen kayıtların kapsamlarının yüzölçümlerine göre belirleneceği düşünülerek değişmez nitelikteki sınır yerleri esas alınarak ve bağlantı kesilmeksizin değişken sınır yerlerine doğru kaydın kapsamı yüzölçümü ile belirlenmeli, dayanak tapu kayıt tedavüllerinde DSİ adına oluşmuş tapu kayıtları bulunduğundan bu kayıtların ne şekilde oluştuğu belirlenmeli, var ise haritaları getirtilerek mahalliline uygulanmalı, tutunulan tapu kaydının kapsamı dışında kalan taşınmaz ya da taşınmaz bölümü bulunduğu takdirde kaydın oluştuğu günden tesbit gününe kadar geçen süre ile dayanağı 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi hükmünde öngörülen koşulların davacılar lehine oluşup oluşmadığı belirlenerek, toplanacak tüm deliller özellikle zilyetliğe ilişkin deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir.
9.3.4. Müdahil davacı...’in davasının 3402 sayılı Yasa'nın 12/3 maddesi kapsamında kalıp kalmadığı tartışılmalı, bu madde kapsamında kalmadığı kanaatine varılır ise Mahkemece verilen önceki tarihli karar müdahil davacı tarafından temyiz edilmediği halde bozma sonrasında daha fazla yerin adına tesciline karar verilmesi hususları değerlendirilmek suretiyle varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
9.3.5. Mahkemece yukarıdaki bentlerde belirtilen hususlarda yeterli araştırma yapmadan karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de; hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün yüzölçümünün 529.378,16 metrekare, (B) harfi ile gösterilen bölümün yüzölçümü 9.511,99 m² olduğu halde, Mahkemece her iki bölümü kapsayacak şekilde 538.891,55 metrekare yönünden davacılar lehine tescil hükmü kurulduktan sonra (B) harfi ile belirtilen bölüm yönünden kamulaştırma bedellerinin ödenmesinin tespitine karar verilmesi isabetsizdir.
9.3.6. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda (E) harfi ile gösterilen bölüm üzerinde afet konutları yapılmış olmasına rağmen bu bölüm yönünden kamulaştırma yapılıp yapılmadığı araştırılmadan karar verilmesi isabetsizdir.
9.3.7. Fen bilirkişi raporunda gösterilen DSİ kanalları yönünden davacının bedele yönelik herhangi bir davası olmadığı halde kamulaştırma bedellerinin ödenmesinin tespitine şeklinde karar verilmesinde dahi isabet bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 Sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz edenlerce yatırılan harcın istek halinde kendilerine iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.