Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4025 E. 2023/7299 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/92 E., 2021/122 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasında görülen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme kararı davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; Van ili, Özalp ilçesi, ... köyünde tescil harici bırakılan ve 71 parsel sayılı taşınmaza komşu doğusu boşluk, batısı ... tarlası, kuzeyi ... tarlası ve güneyi boşluk olan taşınmazı yıllardır davasız ve aralıksız olarak malik sıfatı ile kullandığını, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan veya kamunun yararlandığı veya özel mülkiyete konu edilemeyecek yerlerden olmadığını ileri sürerek adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar davaya cevap vermemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Özalp Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.09.2011 tarihli ve 2011/36 E. 2011/194 K. sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararları

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 22.11.2012 tarihli 2012/4292 E. 2012/10984 K. sayılı kararıyla; "... Mahkemece, yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklar HMK'nın 243 ve 244 üncü maddeleri gereğince keşif yerine davetiyeyle çağırılmalı, aynı Kanun'un 259 ve 290/2 nci maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıklar keşif yerinde dinlenmeli, komşu 70, 71 ve 707 parsellere ait tapu kayıtları ve kadastro tutanakları ile dayanak kayıt ve belgeleri getirtilerek yerel bilirkişi ve tanıklar vasıtası ile uygulanmalı ve dava konusu taşınmaz yönünü ne okuduğu, taşınmazın kim tarafından hangi tarihte imar ve ihyasına başlandığı, imar ve ihyanın ne şekilde sürdürüldüğü, hangi tarihte tamamlandığı ve tarımsal amaçlı zilyetliğin hangi tarihte başladığı hususları ile kazanmayı sağlayan zilyetlik koşulları yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmalı, beyanlar arasındaki çelişkinin HMK'nın 261 inci maddesi gereğince giderilmesine çalışılmalıdır. Aynı keşifte ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle dava tarihine göre 20–30 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliği ve ne zaman kullanılmaya başlandığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve bilirkişi sözleri ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerinin başladığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirme yapılarak karar vermek gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Bundan ayrı, tescil davasının konusunu ancak tapusuz taşınmazların oluşturacağı gözönüne alınarak ve çifte tapunun oluşumunu engellemek bakımından teknik bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve kroki eklenmek suretiyle Tapu Müdürlüğünden dava konusu taşınmazın öncesinde tapulu olup olmadığının sorulmamış olması da doğru olmamıştır. Öte yandan, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyecektir. Yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre; taşınmaz davacıya babası Sulhattin'in ölümünden sonra mirasçıları arasında yapılan taksim sonucu intikal etmiş olup dosyadaki aile nüfus kayıt örneğine göre ...'in 05.05.1992 tarihinde öldüğü tespit edilmiştir. Dava tarihi itibariyle davacının müstakil 20 yıllık bağımsız zilyetliği bulunmadığından yalnızca davacı yönünden Kadastro Müdürlüğü ve Mahkemeler Yazı İşleri Müdürlüğünden yapılan miktar araştırması yetersizdir. Anılan hüküm gözönünde tutularak 26.07.1972 tarihinden sonra aynı çalışma alanı içinde davacının miras bırakanı ve diğer mirasçılar adına kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğünden, açılmış dava olup olmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup belirlenmesi, davacı bakımından da aynı hususun Tapu Müdürlüğünden sorulması gerekirken, Mahkemece bu hususun araştırılmamış olması da doğru değildir..." gerekçesiyle karar bozulmuş Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı Hazine temsilcisinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 10.06.2020 tarihli 2016/16836 E. 2020/1688 K. sayılı kararıyla; sair hususlar incelenmeksizin davanın ...'na yöneltilerek taraf teşkilinin sağlanması için hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kabulüne, 17.05.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda ve ekinde yer alan krokide "A" ve "B" harfi ile gösterilen toplam 7,726,767 metrekare yüzölçümüne sahip taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, Mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verildiğini, zilyetliğin başlama ve bitiş tarihlerinin tespit edilmediğini, imar ve ihyanın tamamlanmadığını, mera araştırması yapılmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde, eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verildiğini, zilyetlikle kazanma koşulu olan 20 yıllık nizasız aralıksız zilyetlik süresinin dolmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü, 16 ncı, 17 nci; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 713/1 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Kadastro sonucunda, Van ili, Özalp ilçesi, ... köyünde bulunan dava konusu yer bölgede yapılan kadastro çalışmaları sonucunda tescil harici bırakılmıştır.

2. Mahkemece, teknik bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümleri üzerinde davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.

3. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; fen bilirkişisinin raporuna istinaden Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün web sitesinin “parsel sorgu” sayfasından yapılan incelemede, bu taşınmazların Seydibey köyü 114 ada 272 parsel numarasıyla 13.279.192,40 m2 miktarlı mera parseli içinde kaldığı, Mahkemece kabulüne karar verilen taşınmazlara komşu 71 parsel sayılı taşınmazın 03.11.2022 tarihli 3402 sayılı Yasa'nın 22/A maddesi gereği yapılan yenileme çalışması sonucu 114 ada 93 parsel numarasını aldığı anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere; mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkının bağımsız olarak veya birlikte kullanmak üzere yetkili makam tarafından tahsis edilmiş olan veya böyle bir tahsis bulunmamasına karşın kadimden beri (öncesi belli olmayan bir zamandan beri) ilgili köy veya kasabalar tarafından mera olarak kullanılagelen ve hak sahiplerinin mevcut intifa hakları dışında üzerinde fiili ve hukuki tasarruflarda bulunamadıkları arazi parçasıdır. Bir yerin mera sayılabilmesi için bu amaçla bir köy veya kasabaya tahsis edilmesi, tahsis bulunmadığı takdirde kadimden beri o yerin mera olarak kullanıla gelmiş olması gerekir. Bir yere hukuken mera vasfını verebilmek için bu iki unsurdan birinin bulunması zorunludur. (Cin, H.:Türk Hukukunda Mera Yaylak ve Kışlaklar, 2. Bası, Ankara 1980, s. 37 vd.)

Mera olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri mera olarak kullanılagelen yerler alınıp satılamaz, üzerine bina yapılamaz, ağaç dikilerek koru, bağ ve bahçe tesis edilemez. Meraların sınırlarının daraltılıp genişletilmesi ve zamanaşımı ile özel mülkiyete geçirilmesi mümkün değildir. Meraların vasfı değiştirilemez ve ziraat arazisi hâline getirilemez. Tahsisli veya kadim mera olgusunun belirlenmesi usul ve şekil yönünden birbirinden farklıdır. Zira tahsisli ve kadim meraların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli meralar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu hâlde kadim meralar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar.

Bir yerin yetkili bir merci tarafından mera olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki, yetkili merci tarafından bir yerin mera olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mera olduğunun anlaşılması hâlinde ise, hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir (Hukuk Genel Kurulunun 30.10.1991 tarihli ve 1991/8-427 E., 1991/544 K.; 10.05.2006 tarihli ve 2006/8-240 E., 2006/292 K.; 14.11.2012 tarihli ve 2012/7-485 E., 2012/788 K.; 19.11.2014 tarihli ve 2013/8-1321 E., 2014/939 K. sayılı kararları

Hal böyle olunca, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için dava konusu taşınmazın bulunduğu 114 ada 272 parsel ve komşu (eski 71) 114 ada 93 parsel sayılı taşınmazların tüm tedavülleri ile birlikte kayıtlarının getirtilmesi ayrıca taşınmazların bulunduğu Van ili, Özalp ilçesi, ... köyüne ait kadim ve tahsisli mera kayıtları ile meraya ilişkin paftalar İlçe ve İl Özel İdare Müdürlüğü ile Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinden sorulmalı, Toprak Tevzi Komisyonu tarafından düzenlenen mera paftaları İl Özel İdare Müdürlüğünden getirtilmeli, çekişmeli taşınmazlara ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli orto foto ve uydu fotoğrafları ile memleket haritaları ilgili yerlerden getirtilmeli, Mahkemece mahallinde, elverdiğince yaşlı (taşınmazların tespitine esas tapu kayıtlarının oluşumundan öncesini bilebilecek yaşta), tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek komşu köyden üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, tüm kadastro tespit bilirkişileri, daha önce keşfe katılmamış jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.

Yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın tahsisli veya kadim mera sayılan yerlerden bulunup bulunmadığı, mera parselinden kazanılıp kazılmadığı, kamu orta malı mera niteliğindeki yerden nasıl ayrıldığı, mera parseli ile arasında başkaca doğal ya da yapay ayırıcı unsur niteliğinde sınır bulunup bulunmadığı, 114 ada 93 parsel parsel sayılı taşınmazın ve komşu taşınmazların tahsisli veya kadim mera sayılan yerlerden bulunup bulunmadığı, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, taşınmazların kim tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kamu orta malı niteliğinde mera, yaylak gibi yerlerden olup olmadığı, meradan sökülerek elde edilip edilmediği hususlarında maddi olaylara dayalı bilgi alınmalıdır.

Yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tutanak ve dayanaklarını oluşturan kayıtlarla denetlenmeli ve tespite aykırı sonuçlara ulaşılması halinde tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılıkların giderilmesine çalışılmalıdır.

Fen bilirkişisinden keşif ve uygulamayı izleyip denetlemeye elverişli, çekişmeli taşınmaz ile mera parselinin konum ve ilişkilerini çizilecek yan kesit krokisinde açıklayan, haritası ve varsa dayanak kayıt ve belgeler getirtilerek zeminde uygulamayı gösteren ayrıntılı rapor alınmalıdır. Yine tahsisli ve kadim meraya ait kayıt ve belgeler ile harita teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanmalıdır.

Ziraat bilirkişisi kurulundan taşınmazların toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, üzerlerindeki bitki örtüsünü, mera ile aralarında doğal yahut yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını, taşınmazların mera vasfında olup olmadığını değerlendirecek şekilde, ekinde taşınmazın değişik yönlerden ve özellikle komşu mera parseli ile müşterek sınırının bulunduğu bölümden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı ve gerekçeli rapor istenmelidir.

Jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinden taşınmazları kapsayan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme ve uydu fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak dava konusu taşınmazların hava fotoğraflarında gösterilmesi istenilmeli ve taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunu, mera vasfında olup olmadığının ve arazilerin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalıdır.

Çekişmeli taşınmazların yöntemince kadim veya tahsisli mera araştırması yapılarak mera niteliğinde olup olmadıkları tespit edilmeli, taşınmazların mera olduğunun anlaşılması halinde meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça bir değer taşımayacağı gözetilmeli; bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Somut olayda; Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.

Kabule göre de; hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda "A" ve "B" harfi ile gösterilen taşınmazlar arasında (eski 71) 114 ada 93 parsel sayılı taşınmaz bulunduğu halde her iki taşınmaz bütün kabul edilip tek bir parsel numarası verilerek hüküm kurulması, ayrı ayrı parsel numaraları verilmesi gerektiğinın göz önünde bulundurulmaması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekili ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Yerel Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin harcın istek halinde ...'na iadesine;

Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

07.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.