"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1517 E., 2021/1505 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Türkoğlu Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/304 E., 2020/206 K.
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine temsilcisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı tarafından imar-ihya edilerek 40 yıldan fazla zamandır kullanıldığını, davacının taşınmaz üzerinde 40 yıl önce ev ve ahır inşa ederek çeşitli meyve ağaçları diktiğini ileri sürerek taşınmazın davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Hazine temsilcisi cevap dilekçesinde; zilyetlikle iktisap koşullarının ve imar-ihya koşulunun gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini, davaya konu yerin Hazine adına tescilini istemiştir.
2.Davalı Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu taşınmaz hakkında yetki ve sorumluluğun ilçe belediyesine ait olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
3.Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu taşınmazın imar planı içerisinde yol ve konut alanı olarak yer aldığını, imar planı tarihinin 06.06.2006 olduğunu, zilyetlik süresinin tamamlanmadığını, imar-ihya koşulunun gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmaz bölümleri üzerinde 1990 yılında imar-ihyanın tamamlandığı ve imar planının onaylandığı 2011 tarihine kadar davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle iktisap şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 08.07.2019 havale tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 9.351,09 metrekare yüz ölçümlü taşınmazın ev ve bahçe vasfıyla, (B) harfi ile gösterilen 4.187,36 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın bahçe vasfıyla davacı adına tesciline, (C) harfi ile gösterilen 119,17 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz Hazine adına tescil edilen 451 ada 25 parsel sayılı taşınmaz kapsamında kaldığından bu taşınmaz bölümünün tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine temsilcisi istinaf başvurusu dilekçesinde; Mahkemece eksik araştırma yapıldığını, bilirkişilerin bilimsel verilerle desteklenmeyen, denetime imkan vermeyen, soyut ve yetersiz raporlarına dayanılarak karar verildiğini, davanın dayanağı olan zilyetlik hususunda yasanın aradığı koşulların oluşmadığını belirterek Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya konu taşınmazın 1962 yılında yapılan tesis kadastrosu sırasında taşlık olarak tescil harici bırakıldığı, (A) ve (B) harfleriyle gösterilen bölümlerinin tescil harici alanda, (C) harfiyle gösterilen bölümün ise toplulaştırma çalışması sonucu Hazine adına tarla vasfıyla tapuya tescil edilen 451 ada 25 parsel sayılı taşınmaz kapsamında kaldığı, bilirkişi raporlarında taşınmazların 1990 yılında imar-ihya edilmeye başlandığı ve aynı yılda imar-ihyasının tamamlandığının belirtildiği, imar planının onaylandığı 2011 yılına kadar davaya konu taşınmazlar üzerinde davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davalı Hazine temsilcisinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; taşınmaza ait fotoğraflardan taşınmazın bakımsız olduğunun anlaşıldığını, ev yapmanın imar-ihya sayılamayacağını, çalılık olarak tespit harici bırakılan taşınmazda çalıların varlığını sürdürdüğünü, bilirkişi raporlarına itirazlarının dikkate alınmadığını, davacının zilyetliğinin hiçbir resmi tutanağa yansımadığını, bilirkişi raporlarının soyut ve denetime kapalı olduğunu, Mahkemece eksik incelemeyle karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılmış taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesinin 1 inci fıkrası ve 6 ncı maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14, 16 ve 17 nci maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosyanın incelenmesinden; davaya konu taşınmaz bölümlerinin 1962 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında paftasında taşlık olarak gösterilmek suretiyle tespit harici bırakıldığı, teknik bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün ise 2019 yılında ihdasen ham toprak vasfıyla Hazine adına tescil edilen 666 parsel kapsamında olup daha sonra toplulaştırma sonucunda oluşan 451 ada 25 parsel kapsamında kaldığı, anılan taşınmaz bölümlerinin 2011 tarihinde onaylanan imar planı kapsamında bulunduğu ve eldeki davanın 18.05.2018 tarihinde imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak açıldığı görülmektedir.
2. Mahkemece imar planının onaylandığı tarihten önce davacı lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir. Davaya konu taşınmaz bölümleri tesis kadastro paftasında taşlık olarak belirtilmiş ise de mahallinde yapılan keşifte bir kısım yerel bilirkişiler taşınmazın öncesinin boşluk olduğunu, yerel bilirkişi ... ise taşınmazın öncesinin dere yatağı olduğunu beyan etmiştir. Taşınmazların sınırlarında kuru derenin bulunduğu, ziraat ve orman mühendisi bilirkişi raporlarına göre eğiminin yer yer %5-12, yer yer %12-25 olduğu, 2011 tarihli imar planında (B) ile gösterilen alanın ağaçlandırılacak alan ve dere olarak belirtildiği, taşınmazların sınırında bulunan derenin dosya arasındaki fotoğraflarda da görüldüğü dikkate alındığında davaya konu taşınmazların dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı, dere yatağının etkisi altında olup olmadığı hususlarında jeolog bilirkişisine inceleme yaptırılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır.
3. Hal böyle olunca, Mahkemece mahallinde yeniden usulüne uygun keşif yapılarak taşınmazların evveliyatının dere yatağı olup olmadığı aydınlatılmalı, jeoloji mühendisi bilirkişiden önceki bilirkişi raporlarını da değerlendirir mahiyette taşınmazın aktif dere yatağında kalıp kalmadığı, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı, dere yatağı vasfında değilse derenin aktif etki alanında kalıp kalmadığı ve derenin ıslahının gerekip gerekmediği hususlarını içerir rapor alınarak dosyasına konulmalı, toplanan deliller arasında meydana gelebilecek çelişkiler giderilmeli ve tüm delillerin sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Anılan hususlar göz ardı edilerek hüküm kurulması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazinenin temyiz itirazının kabulü ile;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.