Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4114 E. 2022/7346 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında davalıya yaptığı satışın muvazaalı olup olmadığı ve mirasçıların tapu iptali ve tescil taleplerinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların muvazaa iddiasını ispatlayamamaları ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmaması gözetilerek, istinaf mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : DİYARBAKIR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ1. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 27/01/2022 tarihli, 2021/549 Esas ve 2022/79 Karar sayılı kararı yasal süre içerisinde davacılardan .... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ..., mirasbırakanları ...’ın maliki olduğu tek malvarlığı olan 1089 ada 18 parsel sayılı taşınmazını satış göstermek suretiyle davalı kızına devrettiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payları oranında tüm mirasçılar adlarına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama aşamasında diğer mirasçılar açılan davaya muvafakat ettiklerini bildirmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, davacı ile baba bir anne ayrı kardeş olduklarını, davaya konu taşınmazın henüz kadastro geçmeden önceki dönemde öz annesi ...'a babasından miras olarak kaldığını ve yapılan kadastro çalışmaları sonrasında da annesi adına tescil edildiğini, annesinin 2010 yılında vefatı üzerine taşınmazın mirasçıları görünenler adına miras payları oranında tescil edildiğini, daha sonra paydaş çocukların paylarını babaları ...'a 10.05.2010 tarihli satış işlemi ile temlik ettiklerini, kendisinin de babasından 27.07.2010 tarihli resmi akit ile 17.000 TL bedelle satın aldığını, davacının muvazaaya ilişkin beyanlarının tamamen gerçek dışı olduğunu, kendisinin ... ve ...'ın müşterek tek çocuğu olduğunu, diğer çocukların, ... ile birlikte yaşadığı kişi olan ...'ün müşterek çocukları olup, resmi nikah olmadığından bu çocukların da annesi ... adına kaydedildiğini, taşınmazın da diğer çocuklar adına tescil edilmesinin ise ... mirasçısı olmalarından kaynaklandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Cizre 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.10.2020 tarihli ve 2017/241 E, 2020/304 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafça satışın mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu ileri sürülerek eldeki dava açılmış ise de, davacının tanık bildirmediği, dosyadaki delillerle de temlikin muvazaalı olarak yapıldığı iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılardan Abid ve Şafi Yıldırım vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle, murisin yegane mal varlığı olan dava konusu taşınmazı, ölümünden bir süre önce satış göstermek suretiyle davalıya devrettiğini, satış işleminin mirasçılardan gizli yapıldığını, muvazaalı devirde satış bedelinin oldukça düşük gösterildiğini, tüm mirasçılar arasında ve makul bir dengede yapılan bir paylaştırmanın söz konusu olmadığını, aile arasında gerçekleşen bu işlemlerin iç yüzü hakkında bilgi sahibi olan başkaca tanık bulunmasını beklemenin yersiz olduğunu, murisin satışa ihtiyacı olmadığını, davalının ödeme gücü bulunmadığı gibi baba kız arasında satış işleminin gerçekleşmesinin de mümkün olmadığını, davanın açılmasına muvafakat veren mirasçıların da davacı olarak gösterilmesi ve bu mirasçılar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin yasal dayanağı bulunmadığını, davacı ... için hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 27.01.2022 tarihli 2021/549 Esas, 2022/79 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazın davalıya temlikinin muvazaalı ve mal kaçırma amaçlı olduğu iddiasının kanıtlanamadığı gözetilerek yazılı şekilde davanın reddine karar vermiş olmasında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı, ne var ki, davacı ve davaya muvafakat eden mirasçıların dava konusu taşınmazın değerinden davalı mirasçının miras payı düşülerek belirlenen bedel üzerinden hesaplanacak vekalet ücretinden müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekirken taşınmazın tüm değeri üzerinden hesaplanan bedelin davalılardan tahsiline şeklinde hükümde infazda problem oluşturacak şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacının buna yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılardan Abid ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, davacı ... aleyhine de (davanın reddi durumunda) yasal mirasçılık payına denk gelen ölçüde vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken aksi yönde tesis edilen kararın yasa ve usule aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Muris muvazaasında; 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

3.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3.2.3. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." düzenlemelerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle davanın terekeye iade istekli olarak açıldığı, bu durumda harç ve vekalet ücreti hesaplanırken dava konusu taşınmazın tümünün değerinin esas alınması gerekirken davalının payının düşülmesi doğru değil ise de, vekalet ücreti açısından davalının bu hususu temyize getirmediği gözetilerek (IV.3.) paragrafta belirtilen şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz karar harcı peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına, 09.11.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.