"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, aksi halde bedel davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen karar yasal süre içerisinde davalı vekilince temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
I. DAVA
Davacının vasisi, kardeşi ...’a Büyükçekmece 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/526 E., 2015/1253 K. sayılı kararı ile vasi olarak atandığını, kısıtlanmadan önceki dönemde de kardeşinin akli melekelerinin yerinde olmadığını, fiil ehliyetini haiz olmadığı dönemde maliki olduğu 972 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki 23 no.lu bağımsız bölümü davalıya satış suretiyle devrettiğini ileri sürerek, çekişme konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile kısıtlı ... adına tesciline, aksi halde bedele karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında davacının ölümü üzerine davaya mirasçıları dahil edilmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, devrin 210.000 TL bedel karşılığında yapıldığını, satış tutarının davacı ...’a ödendiğini, satış tarihi itibariyle davacının fiil ehliyetini haiz olup olmadığı konusunda bilgi sahibi olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Büyükçekmece 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.10.2020 tarihli ve 2016/111 Esas 2020/471 Karar sayılı kararıyla; satış tarihi itibariyle davacının ehliyetsiz olduğunun Adli Tıp Kurumu raporu ile sabit olduğu, bu durumda yapılan satış işleminin geçersiz olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın bedelinin davacıya ödendiğini, davalı tarafından iyi niyetle taşınmazın mülkiyetinin kazanıldığını, davacının sağlık durumu hakkında satış tarihi itibariyle bilgi sahibi olmadığını, ayrıca satış tarihi itibariyle davacının kısıtlı olmadığını, bu nedenle yapılan işlemin geçerli olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesinin 19.04.2022 tarihli ve 2021/1640 E., 2022/708 K. sayılı kararı ile; davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki iddialarının tekrarlayarak kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, aksi halde bedel istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi ile şahsın hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış. 10. maddesi de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlem ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı Yasa'nın 13. maddesinde “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu Yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
Hemen belirtmek gerekir ki, TMK'nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.6.1941 tarihli 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 282. maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
Ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Dairesinden rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK'nın 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
3.3. Değerlendirme
(III) ve (IV.3.) numaralı paragraflardaki gerekçeler yerinde bulunmakla; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre, Büyükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.10.2020 tarihli ve 2016/111 Esas 2020/471 Karar sayılı kararının (1) numaralı bendinde 972 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 23 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile ...’ın Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesinin 13.07.2017 tarihli ve 2017/940 E., 2017/882 K. sayılı veraset ilamındaki mirasçıları adına payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, aşağıda yazılı 13.279,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 10/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.