"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : PAMUKOVA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddi hakkındaki karara karşı davacılar tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan...'ın kendilerinden mal kaçırmak amacıyla dava konusu 2038 parsel sayılı taşınmazını oğlu ...′ın eşi olan davalı gelini ...′ya muvazaalı biçimde temlik ettiğini ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali-tescile, olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 23/09/2021 tarihli ve 2020/141 Esas, 2021/245 Karar sayılı kararında; dava konusu taşınmazın mirasbırakan tarafından davalıya bedelsiz devredilmiş olduğu ancak mirasçılarından mal kaçırma kastıyla hareket ettiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davada ileri sürülen iddialar tekrarlanarak davanın kabulü gerektiği ileri sürülmüştür.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi kararında; mirasbırakanın sağlığında erkek çocuklarına ve erkek torununa taşınmazlar temlik ederek paylaştırma yapmış olması nedeniyle davacı ... ve davacı ... yönünden dava kanıtlanamadığı, davacılar ... ile ... yönünden ise dava konusu taşınmazın temlikinde anılan davacılardan mal kaçırmak amacıyla hareket ettiği gerekçeleriyle, davacılar ... ve ...′ın davalarının reddine; davacılar ... ile ...′ın davalarının ise kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davada ileri sürülen iddialar tekrarlanarak davanın tümden kabulü gerektiği belirtilmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun(TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun(TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun(TK) 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Bunun yanında, mirasbırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceği de kuşkusuzdur.
3.3. Değerlendirme
Getirtilen kayıt ve belgelerden; davaya konu 2038 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan ... adına kayıtlı iken 05.10.2015 tarihli resmi akitte satış suretiyle dava dışı oğlu ...′ın karısı olan davalı gelini ...′ya temlik edildiği; mirasbırakanın bir kısım taşınmazlarını da sağlığında oğulları ... ve ... ile torunu ...′e devrettiği ancak torunları ... ve ...′ya herhangi bir taşınmaz devrinde bulunmadığı; mirasbırakanın 11.05.2020 tarihinde ölümüyle, geride mirasçıları olarak Oğulları ... ve ... ile kendinden önce 2005 yılında ölen oğlu Hayati′den olma torunları ..., ... ve ...′nun kaldığı, eldeki davanın mirasbırakanın oğlu ... ile torunları ..., ... ve ... tarafından açıldığı görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava konusu taşınmazın keşfen saptanan 509.630,72 TL değeri üzerinden davacı torunlar ..., ... ve ...′nun 1/9′ar miras paylarına karşılık gelen 56.625,63′er TL′nin Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi olan 07.04.2022 itibariyle 107.090,00 TL temyiz kesinlik sınırı altında kaldığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin anılan davacılar yönünden reddi gerekeceği açıktır.
Öte yandan, mirasbırakanın davaya konu taşınmazını davalı gelinine temlikinde davacı torunları ... ve ...′dan mal kaçırma kastıyla hereket ettiği benimsenip davacı oğlu ...′ten ise mal kaçırma kastıyla hereket etmediği kabul edilerek aynı resmi akit yönünden iradenin bölünmezliği kuralının göz ardı edilmesi de doğru değildir.
Diğer taraftan, mirasbırakanın davalı gelinine yaptığı temlikin bedelsiz olduğu mahkemenin de kabulünde olup, mirasbırakan tarafından sağlığında mirasçı torunları ... ve ...′ya herhangi bir taşınmaz devredilmediği halde oğulları ... ve ... ile torunu ...′e bir kısım taşınmazlar temlik edilmesinin davacılardan ... bakımından paylaştırma yapıldığına ve o nedenle davanın reddine gerekçe yapılması da, paylaştırmadan söz edilebilmesi için mirasbırakanın tüm mirasçılarını kapsar biçimde bir paylaştırma yapmış olması gerektiği kuralı karşısında isabetsizdir.
Yukarıda değinilen olgular (V/3.2.) nolu bentte açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, mirasbırakanın davaya konu taşınmazını mirastan mal kaçırmak amacıyla davalı gelinine temlik ettiği kanaatine varılmaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin:
1. Davacılar ...,.ve .... yönünden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine;
2. Davacı ... yönünden temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, aynı Kanun′un 373/2. maddesi uyarınca dosyanın kararı veren Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 10.11.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.