"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : ORDU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istekli dava sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen karar, yasal süre içerisinde davacı vekilince temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
I. DAVA
Davacı, 1938 doğumlu olup okuma yazma bilmediğini, uzun süreden beri tek başına yaşadığını, Hollanda'da yaşayan davalının Türkiye’ye kesin dönüş yapacağını, ölünceye kadar her türlü bakım ve ihtiyacını karşılayacağını söylemesi üzerine 1837 ada 5 parsel sayılı taşınmazını davalı yeğenine devrettiğini, bahse konu temlikten sonra davalıyı 07/08/2015 tarihinde vasiyetçi olarak atadığını, daha sonra 17/04/2019 tarihinde bu işlemden döndüğünü, davalının hileli davranışları neticesinde devrin yapıldığını, gerçek değerinin çok altında bir bedelle, içerisinde bulunduğu durumdan istifade edilmek suretiyle işlemin gerçekleştiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, aksi halde bedele karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, iddiaların yersiz olduğunu, devrin davacının bilgisi ve onayı dahilinde yapıldığını, satış bedelinin davacıya ödendiğini, taşınmazın değerinin artması nedeniyle işlem tarihinden 5 yıl geçtikten sonra eldeki davanın açıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Ordu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.12.2021 tarihli ve 2019/398 Esas, 2021/525 Karar sayılı kararıyla; iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; devrin davalının hileli davranışları nedeniyle yapıldığını, davalı tarafından davacıya ölene kadar bakılacağı, her türlü ihtiyacının ve bakımının karşılanacağı söylenerek Tapu Müdürlüğüne götürüldüğünü, okuma yazması olmayan davacı tarafından devrin ölünceye kadar bakma karşılığında yapıldığı düşüncesi ile resmi senede imza atılarak gerçekleştirildiğini, oysa ki devrin satış suretiyle yapıldığını, bu durumun davacı tarafından 2019 yılının Mart ayında öğrenildiğini, Mahkemece keşfen saptanan satış ve dava tarihlerindeki değer ile devir tarihindeki değer arasında aşırı oransızlık bulunduğunu, davacının tek taşınmazı olan dava konusu taşınmazı hiç bir anlamda sıkıntı çekmediği dönemde satmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, resmi senette 40.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle temlikin yapıldığını, bu işlemin davacının yaşlılığından, tecrübesizliğinden ve düşüncesizliğinden dolayı gerçekleştiğini, davalının bu işlemden yararlanan kişi konumunda bulunduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesinin 06.04.2022 tarihli kararı ile davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki iddialarının tekrarlayarak kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile ve gabin hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
3.2.2. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3.2.3. Sözleşmenin gabin nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış, Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 28. maddesi ile aynen; "Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir." hükmü getirilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre (III) ve (IV/3) numaralı paragraflarda yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, onama harcı peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına, 10.11.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.