Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4205 E. 2022/7379 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın mirasçısı olduğunu iddia eden davacının, miras bırakan adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ve adına tescilini talep etmesi üzerine, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Ketmi veraset nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, davacının kendi payı oranında dava açabileceği, ayrıca dava değerinin eksik hesaplanması ve davalının iyiniyet iddiasının değerlendirilmemesi hususları gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : PAMUKOVA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin kararın, davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü;

I. DAVA

Davacı, kök mirasbırakan...'in Pamukova Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/75 Esas 2008/86 Karar sayılı veraset ilamında tek mirasçı olarak görünen dava dışı dayısı ...’in, anılan veraset ilamına dayalı olarak mirasbırakan ...’ya ait dava konusu 171 ada 17 parsel sayılı taşınmazı adına intikalini sağladığını, ardından da muvazaalı olarak satış yoluyla davalı ...’a devrettiğini, Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/188 E. 2021/53 K. sayılı kararı ile anılan mirasçılık belgesinin iptal edildiğini ve kendisinin de mirasçı olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, taşınmazı tapu kaydına güvenerek iyi niyetle ... Böcek’ten satın aldığını, satış bedelini nakit olarak elden ödediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakan...’in davacı dışında başkaca mirasçıları bulunduğu, davalı kayıt malikinin mirasçı olmayıp, terekeye karşı 3. kişi konumda olduğu, bu durumda davacının kendi payı oranında iptal-tescil isteğinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı istinaf dilekçesinde özetle; kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olduğunu, eldeki davanın muris muvazaası ve yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğunu, miras hakkının ketmedilerek taşınmazın dava dışı dayısı ... adına tescil edildiğini, ...’in de taşınmazı muvazaalı olarak davalıya devrettiğini, eldeki davada sadece kendi adına talepte bulunduğunu, tereke adına talepte bulunmadığını, Mahkemece işin esasına girilerek inceleme yapılması gerekirken davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 30/03/2022 tarihli ve 2022/75 Esas 2022/448 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 171 ada 17 parsel sayılı taşınmazın ilk kayıt malikinin davacının anneannesi olan... olduğu, ...’in ölümü üzerine taşınmazın Pamukova Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/75 Esas, 2008/86 Karar sayılı veraset ilamı gereğince...’in tek mirasçısı gözüken oğlu ... Böcek adına intikalinin yapıldığı, ... tarafından da taşınmazın 27/02/2014 tarihinde davalı ... Kuşçul’a satış suretiyle devredildiği, davacı tarafça intikale dayanak olan Pamukova Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/75 Esas, 2008/86 Karar sayılı veraset ilamının iptali istemi ile açılan davada; Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/188 Esas, 2021/53 Karar sayılı kararı ile mirasbırakan...'in hasımlı veraset ilamının alındığı, anılan veraset ilamında...'in toplam miras payının 24 pay kabul edilerek, mirasçılarının...,...,...,, ... ve ... olarak belirlendiği, davalının eski tapu maliki olan davacının mirasbırakanı...'in mirasçılarından olmadığı, dolayısı ile terekeye göre üçüncü kişi konumunda olduğu, ...'in davacıdan başka yasal mirasçılarının da olduğunun alınan hasımlı veraset ilamından anlaşıldığı, davacının eldeki dava ile dava dışı mirasçılar bulunmasına rağmen sadece kendi adına tapu iptali ve tescil talebinde bulunduğu, duruşmada da bu talebinde ısrar etmiş olduğu, davada dayanılan hukuki sebep dikkate alınarak Mahkemece yazılı olduğu üzere karar verilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarına ek olarak, Mahkemece kendisine talebinin açıklattırılmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; ketmi verese hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur.

3.2.2. Aynı Yasa'nın 30. maddesi ise “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesinde (HMK 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.”, 32. maddesi ise; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.

3.2.3. Harçlar Kanunu'nun uygulaması kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken bir husustur.

3.2.4. Bilindiği gibi terekeye ait bir hakla ilgili olarak açılacak davalarda kural olarak; tereke 4721 Sayılı Türk Medeni Yasası’nın 701 ve devam eden maddelerine göre elbirliği mülkiyetine tabi olduğundan yasal istisnalar dışında (örneğin TM Yasası 702/son) tüm mirasçıların birlikte hareket etmeleri veya aynı Yasa'nın 640. maddesine göre terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerekir.

3.2.5. Ancak dava, halefiyet esasına göre tereke adına değil de kendi miras payı için açılmış ise tüm mirasçıların onayının alınmasına gerek bulunmamaktadır. (Yargıtay HGK 11.11.2009 T. 2009/1-458 E.N, 2009/498 K.N.) Öte yandan yargısal uygulamalar ile ketmi verese hukuksal nedenine dayalı olarak mirasçı olmayan kişiye karşı dahi pay oranında iptal-tescil istemiyle dava açılabileceği benimsenmiştir. (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 13/03/2017 T. 2014/20396 E. - 2017/1241 K.)

3.2.6. Diğer taraftan, hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla, Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda TMK'nın 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise TMK’nın 1023. maddesi ile özel hükümler getirilmiştir. Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyiniyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK’nın 1023. maddesinde aynen "Tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddenin 1. fıkrasında "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.

3.2.7. Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse, diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır. Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyiniyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima gözönünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (re'sen) nazara alınacağı ilkeleri 08.ll.l99l tarihli l990/4 Esas l99l/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında (İBK) kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dava konusu 171 ada 17 parsel (eski 1506 parsel) sayılı 560,00 m2 miktarlı bahçe nitelikli taşınmazın tamamı... adına kayıtlı iken 09.08.2012 tarihli intikal işlemi ile Pamukova Sulh Hukuk Mahkemesinin 11.03.2008 tarihli ve 2008/76 E-87 K sayılı veraset ilamına göre tek mirasçı oğlu.....adına tescil edildiği, onun da taşınmazı 27.02.2014 tarihinde satış suretiyle davalı ...’a devrettiği, intikale konu veraset ilamının Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.07.2020 tarihli ve 2019/167 Esas, 2020/178 Karar sayılı kararıyla iptal edildiği, mirasbırakan .... mirasçılarının dava dışı oğlu ....., ölen kızı .....’nin mirasçıları davacı ..., dava dışı ....., ....’in olduğu, kararın 08.09.2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

3.3.2. Dava, 10.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle harcı yatırılarak açılmış, yargılamada keşfen taşınmazın değeri tespit edilmeden bu değer üzerinden sonuca gidilmiştir.

3.3.3. Hal böyle olunca, taşınmazın keşfen saptanacak değeri üzerinden eksik harcın tamamlanması için davacıya süre verilmesi, bu gereklilik yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi yerine, yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.

3.3.4. Kabule göre de; ketmi verese hukuki nedenine dayalı davalarda tereke ortaklarının tereke dışı kişiye karşı kendi payları yönünden dava açmalarında bir engel bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmayıp, toplanan ve toplanacak deliller nazara alınmak ve davalının iyiniyet savunması üzerinde durulmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.11.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.