Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4239 E. 2022/7512 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalının kendisini kredi çekeceği vaadiyle kandırarak taşınmazını bedelsiz olarak devraldığını iddia ederek açtığı hileye dayalı tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının hile iddiasını ispatlayamadığı, davalıya ait borç iddiasını kanıtlayacak belge sunmadığı ve taşınmaz devrinin iradi olarak gerçekleştiğine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar süresi içinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 15/11/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ....... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenerek gereği görüşüldü:

I. DAVA

Davacı, 388 ada, 28 parsel sayılı taşınmazdaki 26/95 payını davalıya temlik ettiğini, davalının hiç bir bedel ödemediğini, taşınmazı kredi temin etmek amacıyla devraldığını, ancak davalının kredi de çekmediğini ve taşınmazı iade etmediğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, dava konusu taşınmazı, davacının kızının kendisine olan borcuna karşılık, temlik ettiğini, satış bedelinin ödendiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davacının kızı tarafından, davalıdan daha önce peyder pey 70.000 TL borç alındığına dair herhangi bir yazılı belge sunulmadığı, tarafların önceye dayalı borç ilişkisinden kaynaklı olarak bu taşınmazın devredildiğine dair herhangi bir yazılı belgeye rastlanmadığı, taşınmazın resmi akitte bedeli nakden ödenmek suretiyle devredildiği, taraflar arasında alacak borç ilişkisi bulunduğunun ikrar edilmediği, davacı tarafın iddiasını yazılı belgelerle ispat edemediği, dinlenen davacı tanıklarının davacının kandırılması, korkutulması sonucu dava konusu taşınmazın devrinin sağlandığına dair yeterli beyanda bulunmadıkları gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; temlikin gerçek bir satış olmadığını, davacının taşınmazı, davalının bankaya ipotek gösterip alacağı kredi ile hem davalıya ( 70.000,00 TL ) hem de diğer alacaklılara olan borcunu (180.000,00TL) kapatabilecekleri beklentisi ile davalıya bedelsiz olarak devrettiğini, temlikin davalının hilesi ile gerçekleştiğini, davacının kredi çekmesinin zor olacağını bilen davalının geniş bir iş çevresi olduğunu, kolaylıkla kredi çekebileceğini söyleyerek tapunun kendisine devredilmesini sağladığını, davacının zor durumda olmasından ve tecrübesizliğinden faydalandığını, taraflar arasındaki ilişkinin inançlı akit ( işlem ) olduğu yönündeki hukuki nitelendirmenin doğru olmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, taraflar arasındaki alacak ve borç miktarının saptanması, davacının davalıya borcu varsa miktarının tespiti ve saptanacak miktarın Mahkeme veznesine depo ettirilmesi için davacıya önel verilmesi gerektiğini, davalı vekilinin 10.12.2018 havale tarihli cevap dilekçesinde dava konusu taşınmazın davacının kızının davalıya olan borcuna karşılık, davacıdan 01.10.2018 tarihinde satın alındığının belirtildiğini, davalının bu beyanı ile taraflar arasındaki ilişkinin inançlı işlem kapsamından çıktığını, davalının davacının taşınmazdan tahliyesini veya taşınmazın kira bedelini talep etmediğini, dosyaya sundukları mesajlaşma kayıtlarının da iddialarını kanıtlandığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince; davanın hile hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası olduğu, davacının kızı ile davalının arkadaş oldukları, davacının kızının davalıdan daha önce borç aldığı, sonrasında ise davalıdan borç almaya devam ettiği, davacının ailesiyle birlikte davalıya borcunun bulunduğu, bu nedenle dava konusu taşınmazın davalıya devrinin gerçekleştirildiği, davalı tarafından davacının kandırılmadığı, davacının kızı tarafından, davalıdan daha önce peyder pey borç alındığı, davacının eşinin de piyasaya borcu bulunduğu bu nedenle davacı tarafından dava konusu taşınmazdaki payının iradi olarak davalıya satış suretiyle temlik edildiği, davacının hile iddiasının kanıtlanamadığı, mesajlaşma kayıtlarının somut olaya ilişkin içerikte olmadığı gerekçesi ile davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı ile davacı arasında yapılan anlaşmada davalının 1.000.000,00.TL civarında kredi çekip davacıya vereceğini, kredi çekilemezse taşınmazın iade edileceğini, 1.000.000,00.TL tutarında kredinin çekilmesi halinde bu paranın 250.000 TL si ile davacının ve ailesinin piyasaya borçları ödenecek, kalan parayla da davalı ile dava dışı kızı....’un ortak iş kuracaklarının kararlaştırıldığını, davalının ise devirden sonra kredi başvurusu dahi yapmadığını ve taşınmazı satışa çıkardığını, bu şekilde dolandırıldığını, davalıdan şikayetçi olduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini, dosyadaki delillerin dikkate alınmadığını, davalının dosya istinaf aşamasında iken davacının iddialarını ikrar ettiği bir belge imzaladığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

3.2.2. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına (IV./3.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesine göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, onama harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına, 15/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.

-MUHALEFET ŞERHİ-

Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesince ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf talebi de Bölge Adliye Mahkemesince reddedilmiştir.

Dosya kapsamından, davacının 28 parseldeki 26/95 payını 01.10.2018 tarihinde satış yoluyla davalı ...'ya devrettiği, 23.11.2018 tarihinde de davacının, kredi çekip kredinin bir kısmı ile piyasaya olan borçlarının ödenmesine yardımcı olacağı, kalan para ile birlikte iş yapacakları vaadiyle kızının arkadaşı olması nedeniyle güven telkin eden davalı tarafından taşınmazın bedelsiz olarak alındığı, daha sonra da kredi çekilmeden 3. kişilere satılmaya çalışıldığını satışın hile ile iradesinin sakatlanması sonucunda yapıldığı iddiasıyla eldeki davayı açtığı, taşınmazın akitteki satış beledinin 165.000,00 TL, dava tarihindeki değerinin 986.451,00 TL olduğu, davalı taşınmazı davacının kızının kendisine olan borcuna karşılık satın aldığını iddia etmesine rağmen davacının kızının borcunun ne kadar olduğunu ispatlayamadığı gibi herhangi bir ödeme yaptığını da iddia etmediği ve ispatlayamadığı anlaşılmaktadır.

Hile iddiasının ispat külfeti davacıda ise de; taşınmazın borç karşılığında olduğunu ve borcun ne kadar olduğunu ya da varsa ödemeyi ispat külfeti de davalıdadır .

Dava, hile hukuki sebebine dayandırılmış ve aşamalarda bu şekilde görülmüştür.

Hile iddiası her türlü delil ile ispatlanabilir. Dinlenen tanık beyanları ve tarihin net olarak dosyaya yansımamış ve hangi numaralı telefonlar arasında yapıldığı net olarak tespit edilememiş olsa da davalı tarafça inkar edilmeyen whatsapp yazışmalarından, davalının taşınmazı kredi çekip davacı tarafa vermek için bedelsiz devraldığı ve temlik tarihinden sonra da taşınmazın davacıya ait olduğunu kabul ettiği, davacıyı yanıltarak iradesini sakatladığı anlaşıldığından hile iddiasının ispatlandığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin doğru olmadığı kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama yönündeki kararına katılmıyorum.