"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/71 E., 2022/130 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul-Kısmen Ret
Taraflar arasındaki tescil istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.11.2020 tarih, 2018/5209 Esas, 2020/5037 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; kararın davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili, ... köyü çalışma alanında bulunan ve tespit harici bırakılan 6500 m2 yüz ölçümlü taşınmazın 50 yılı aşkın zamandan beri malik sıfatı ile zilyedi olduklarını, taşınmazı mirasbırakanlarından devraldıklarını ve dava konusu yerin imar ve ihyasının davacıların mirasbırakanı tarafından 50 yıl önce yapıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın davacılar adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, taşınmazın ırmak yatağında olması nedeniyle kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakıldığını, dava konusu taşınmazın, Yeşılırmağın sedde içerisine alınması sonucu ortaya çıkan taşınmazlardan olduğunu, seddenin yapım tarihinden itibaren zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığının tespit edilmesi gerektiğini, zilyetlik koşullarının gerçekleşmediğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 15.07.2014 tarih: 2013/338 Esas, 2014/883 Karar sayılı kararı ile; davacılar lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 28.03.2014 havale tarihli raporun kroksinde (A) harfi ile gösterilen 2776,80 m2 yerin aynı ada içerisinde son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına, (B) harfi ile gösterilen 3414,19 m2 yerin aynı ada içerisinde sondan bir sonraki parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 28.12.2015 tarih, 2015/838 Esas, 2015/16318 Karar sayılı kararı ile; ... davaya dahil edilerek husumetin yaygınlaştırılması suretiyle taraf teşkilinin sağlanması ve tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi, ayrıca 4721 sayılı Kanun'un 713/4 ve 5. maddelerine göre gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla üç defa ilan yapılması gerektiği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 05.07.2018 tarih 2016/114 Esas, 2018/301 Karar sayılı kararı ile; davacılar lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğu, dava konusu taşınmazın ... köyünde değil, ... köyünde olduğunun tespit edildiği gerekçesi ile ... Köyü yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne karar verilmiştir.
D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
E. İkinci Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.11.2020 tarih, 2018/5209 Esas, 2020/5037 Karar sayılı kararı ile; çekişmeli taşınmaz bölümlerinin imar planı kapsamına alınıp alınmadığının, alınmışlarsa imar planının hangi tarihte kesinleştiğinin saptanmadığı, taşınmaz bölümlerinin sınırında ırmak olduğu halde keşfe jeolog bilirkişi götürülmediği, zilyetlik süresinin belirlenmesinde esaslı unsur olan hava fotoğraflarından yöntemine uygun şekilde yararlanılmadığı, taşınmaz bölümleri üzerinde imar-ihya işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığını, tamamlanmış ise hangi tarihte tamamlandığını ve taşınmaz bölümleri üzerindeki zilyetlik süresini tespit açısından dava tarihinden ya da taşınmaz bölümleri imar planı kapsamında kalmakta ve bu imar planının kesinleşme tarihi dava tarihinden önce ise, imar planının kesinleşme tarihinden 20-25 yıl öncesine ilişkin farklı evrelerde çekilmiş en az 3 adet hava fotoğrafının incelenmesi gerektiği halde, belirtilen konularda kanaat vermeye elverişli tek hava fotoğrafının (1986 tarihli) incelenmesiyle yetinildiği ve söz konusu hava fotoğrafının incelenmesi neticesi sunulan raporda 1986 yılı hava fotoğrafında taşınmazın dere yatağında kaldığı belirtildikten sonra, aynı bilirkişiden alınan ek raporda bu kez taşınmazın kısmen dere yatağında kaldığı kısmen tarım arazisi olduğu ifade edilmesine rağmen söz konusu rapor ve ek rapor arasındaki çelişkinin nedeni üzerinde durulmadığı ve taşınmaz bölümlerinin evveliyatları, nitelikleri, üzerlerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığı ve zilyetlik süresi konularında somut verilere dayalı açıklama içermeyen, tek ziraat mühendisi tarafından hazırlanan yetersiz zirai rapora dayanılarak hüküm kurulduğu gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
F. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
Mahkemenin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; dava tarihinden geriye doğru yaklaşık otuz yıldır dava konusu taşınmazlarda tarımsal faaliyet yürütüldüğü, yaklaşık otuz yıl öncesinden imar ve ihya çalışmalarının tamamlanmış olduğu, yirmi yıllık zilyetlik süresinin davacılar lehine eklemeli zilyetlik yoluyla dolduğu, dava konusu taşınmazın ... köyünde değil, ... köyünde olduğunun tespit edildiği gerekçesi ile ... Köyü yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne, 11.11.2021 havale tarihli rapor ve eki krokisinde (A) harfi ile gösterilen 2.615,14 m²'lik yerin davacı ... adına, B harfi ile gösterilen 3.555,40 m²'lik yerin davacı ... adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B.Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesi
Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 inci maddeleri,
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Tokat ili, Merkez ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu taşınmazın 1965 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldığı anlaşılmaktadır.
2. Hemen belirtmek gerekir ki, kural olarak nehrin aktif yatağını terk etmesi halinde yasalarda belirtilen diğer kazanma koşullarının oluşması halinde tescili mümkün olabilir. Ancak nehrin aynı yataktan debisi azalmış olarak akmaya devam etmesi, taşınmazın nehrin taşkın sahası kapsamında kalması gibi durumlarda taşınmazın halen nehir yatağı niteliğinde olduğunun kabulü gerekmekte olup anılan nitelikteki taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla iktisabı mümkün değildir.
3. Somut olaya gelince; 28.09.2017 tarihli harita mühendisi tarafından düzenlene raporda 1963 ve 1986 yıllarına ait hava fotoğraflarında taşınmazın ırmak yatağında kaldığının belirtildiği, 15.05.2018 tarihli ek raporda ise 1986 yılına ait hava fotoğrafında krokide (A1) harfi ile gösterilen 1659,88 m2lik kısmın ırmakta, (A2) harfi ile gösterilen kalan kısmın ırmak yatağında kaldığının; krokide (B1) harfi ile gösterilen kısmın ağaçlık amaçlı kullanıldığı, (B2) ile gösterilen kısmın ırmakta kaldığı, (B3) harfi ile gösterilen kısmın ağaçlık amaçlı kullanıldığı ve (B4) harfi ile gösterilen kısmın ırmakta kaldığının tespit edildiği, 02.11.2020 tarihli bozma kararından sonra düzenlenen 18.01.2022 tarihli raporda ise 1972 yılında (A) ve (B) harfi ile gösterilen alanların işlenmediğinin, 1986 yılında (A) ve (B) harfi ile gösterilen kısımlarda tarımsal amaçlı ağaç yetiştirildiği ancak (B) harfi ile gösterilen kısmın kuzey bölümünün ırmakta kaldığının belirtildiği, mahalli bilirkişi ...’ın ırmak taştığında suyun tarlalara geldiğini ve ırmağın 10 senedir taşmadığını; mahalli bilirkişi ...’nun da sedde yapılmadan su taşkını olduğunu ifade ettiği ve DSİ’nin 13.02.2002 tarihli cevabında Yeşilırmak ıslah çalışmalarına 1990 yılında başlandığının bildirdiği hususları birlikte değerlendirildiğinde sedde çalışmasından önce taşınmazın nehrin taşkın sahası ve etki alanında olduğu ve bu nitelikteki bir taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla iktisabının mümkün olmayacağı; öte yandan, DSİ’nin 13.02.2002 tarihli cevabında Yeşilırmak ıslah çalışmalarına 1990 yılında başlandığını bildirdiği ve davanın 27.09.2013 tarihinde açıldığı hususu birlikte değerlendirildiğinde dava tarihine kadar davacılar yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı sonucuna varılmaktadır.
4. Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince kararın BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğ tarihinde itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
07.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.