Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4452 E. 2022/5485 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekaletname ile devredilen taşınmazın satışının vekilin yetkisini aşması nedeniyle tapu iptali ve tesciline, olmazsa bedelin tahsiline ilişkin istemin reddine dair kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın değeri temyiz kesinlik sınırının üzerinde olduğundan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kesin olmadığı, davacı vekilinin vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını ispatlayamaması ve mahkemenin delillerin takdir yetkisini doğru kullanması gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL

Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinden verilen 23/09/2021 tarihli ve 2019/512 Esas - 2021/1593 Karar sayılı karar ile 09/11/2021 tarihli ek kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya tetkik olunarak gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı, 1150 ada 171 parsel sayılı taşınmazda bulunan 5 no.lu bağımsız bölümün kayden maliki iken; davalı ...’da vekaletnamesi bulunduğunu, anılan taşınmazın bilgisi ve rızası dışında davalı ... tarafından 06/11/2013 tarihinde oğlu olan diğer davalı ...’a devredildiğini, satış bedelinin ödenmediğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı taktirde taşınmazın rayiç değerinin devir tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, davacının eşi olan dava dışı ....’e 37.000 TL bedelle araç sattıklarını, satış bedeli olarak senetler alındığını, ancak adı geçenin aracın satış bedelini ödeyemeyeceğini söyleyerek dava konusu taşınmazı devretmeyi teklif ettiğini, dava konusu taşınmazın 60.000 TL bedelle satışı hususunda anlaştıklarını, davacının eşinin borçlarının kapatılması için icra dosyalarına ve alacaklılara ödemeler yapıldığını, borçlar ödendikten sonra davacının vekaletname verdiğini, bu vekaletname ile davacı ve eşinin iradesi doğrultusunda satışın yapıldığını, araç satımından kaynaklı alacaklarını kurtarmak için dava konusu taşınmazı satın almak durumunda kaldıklarını, ancak dava konusu taşınmazda oturduğu anlaşılan dava dışı ...’un taşınmazdan çıkmayıp hak iddiasında bulunması üzerine el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davası açtıklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/159 Esas - 2018/516 Karar sayılı, 27/12/2018 tarihli kararıyla; iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili, iddialarını yineleyerek, davalıların savunmalarını kanıtlayamadıklarını, davanın kabulünün gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davalı tarafından ödendiği savunulan miktarların taşınmazın değerinden mahsup edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

3. Gerekçe ve Sonuç

3.1. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 23/09/2021 tarihli ve 2019/512 Esas - 2021/1593 Karar sayılı kararı ile; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekiline 12/10/2021 tarihinde tebliğ edilmiş; davacı vekili UYAP ortamından 21/10/2021 havale, 26/10/2021 gönderme tarihinde İlk Derece Mahkemesi kanalıyla sunduğu kanun yararına bozma talepli dilekçesinde; daha önceki iddialarını ileri sürerek kanun yararına bozma talep etmiş; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince 09/11/2021 tarihli ek karar ile; “Daha önce davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak verilen karara karşı, davacı vekilinin kanun yararına bozma talep ettiği, ancak kanun yararına bozma dilekçesinin HMK’nın 363. maddesinde aranan koşulları taşımadığı” gerekçesiyle “davacının 02/11/2021 havale tarihli kanun yararına temyiz başvuru dilekçesinin reddine” şeklinde karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen ve 22/11/2021 tarihinde davacı vekiline tebliğ olunan ek karar, davacı vekili tarafından 23/11/2021 tarihinde temyiz edilmiş, Dairemizin 2021/10632 Esas, 2022/2170 Karar sayılı, 16/03/2022 tarihli kararı ile; “...davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 23/09/2021 tarihli 2019/512 Esas, 2021/1593 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından İlk Derece Mahkemesi kanalıyla UYAP ortamından 21/10/2021 havale, 26/10/2021 gönderme tarihinde sunulduğu anlaşılan kanun yararına bozma talepli dilekçenin, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekiline 12/10/2021 tarihinde tebliğ olunduğu nazara alındığında, esasen yasal temyiz süresi içinde sunulmuş bir temyiz dilekçesi olarak kabulü gerektiği halde, anılan dilekçenin kanun yararına bozma talebi olarak değerlendirilip, HMK’nın 363. maddesi koşullarını taşımadığı gerekçesiyle ek karar ile dilekçenin reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Hal böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesinin 09/11/2021 tarihli ek kararının ortadan KALDIRILMASINA,...” karar verilmiş ve temyiz incelemesine esas olmak üzere temyiz harçlarının yatırılması ve gerekli tebligatların yapılması için dosya hükmü veren Bölge Adliye Mahkemesine geri çevrilmiş, geri çevirme ile istenen eksiklikler tamamlandıktan sonra dosya temyiz incelemesinin yapılması için Dairemize gönderilmiştir.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili, kararın (V/1) no.lu paragrafında belirtildiği üzere, Dairemizce temyiz dilekçesi olarak kabul edilen 21/10/2021 havale tarihli dilekçesi ile, istinaf dilekçesindeki itirazlarını yinelemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava değerinin 2021 yılı itibariyle temyiz kesinlik sınırının altında kalıp kalmadığının tespiti ile vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 6100 sayılı HMK'nın 362. maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, 1/a bendinde de “miktar veya değeri kırkbin Türk lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" hükmüne yer verilmiş, 2021 yılı itibarıyla HMK.'nın 362/1-a bendinde belirtilen 40.000.00 TL’lik kesinlik sınırı 78.630,00 TL olarak uygulanmaya başlanmıştır.

3.2.2. 6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390. Maddesinde) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.

3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”, 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." düzenlemelerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Somut olayda, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki keşfen belirlenen değeri 90.345,83 TL olduğuna göre davanın miktar itibariyle 2021 yılı temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin üzerinde olduğu, Bölge Adliye Mahkemesince verilen 23/09/2021 tarihli kararın kesin nitelikte olmadığı anlaşılmakla; davacının temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi;

Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre, mahkemece, (III.) no.lu paragrafta yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 08/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.