"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : ANTALYA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda, Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/04/2021 tarihli, 2020/531 Esas, 2021/295 Karar sayılı kararıyla asıl ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen kararın asıl ve birleştirilen davada davalı vekili tarafından istinafı üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 12/04/2022 tarihli, 2021/1306 Esas, 2022/595 Karar sayılı kararıyla, istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak asıl ve birleştirilen davanın reddine ilişkin verilen karar, yasal süre içerisinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 25/10/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... v.d. vekili Avuka.. geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacılar, asıl ve birleştirilen davada, mirasbırakanları ...’ın kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu dava dışı 4068 ada 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazlarına ilişkin inşaat ruhsatı ve ilgili diğer belgeleri alabilmek için, davalı Belediyenin bağış yapılmazsa istenilen belgelerin verilmeyeceği yönündeki yaklaşımı nedeniyle, özgür iradesi olmaksızın zorda kalarak davaya konu 4029 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 560/2886 payının tamamını davalı ...’ye bağışladığını, bağış sözleşmesinde kanunen aranan karşılıksız kazandırma şartının olmadığını, davalı adına oluşan kaydın yolsuz olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, davacıların mirasbırakanı .....'ın davaya konu taşınmazdaki payını kayıtsız, şartsız bağışladığını, taşınmazın imar görmesi neticesinde oluşan 4029 ada 4 parselin imar planında "yurt alanı" olarak planlı olduğunu, davanın haksız ve dayanaksız olduğunu belirtip asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/12/2019 tarihli, 2018/167 Esas, 2019/497 Karar sayılı kararıyla, asıl davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş, kararının davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 20/10/2020 tarihli, 2020/250 Esas, 2020/973 Karar sayılı kararıyla, davanın süresinde açıldığı, davada taraf olmayan kimse veya kişi hakkında hüküm kurulamayacağı (HUMK. 388., 389. md., HMK. 297. md.), asıl davanın,.... mirasçılarının bir kısmı tarafından açıldığı, yargılama sırasında dava dışı mirasçı ... vekili tarafından müvekkiline isabet eden pay yönünden davayı takip ettiğini bildirmesi üzerine, adı geçen mirasçının usulünce açtığı bir dava bulunmadığı halde karar başlığında davacı olarak gösterilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle HMK’nın 353/1- a/6. maddesi gereğince esasa ilişkin sebepleri incelenmeksizin davacıların istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine kesin olmak üzere karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesinin belirtilen kararından sonra dava dışı mirasçı ... tarafından davalı ... aleyhine asıl davadaki aynı iddia ve taleple açılan dava asıl dava ile birleştirilmiş, Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/04/2021 tarihli, 2020/531 Esas, 2021/295 Karar sayılı kararıyla, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Asıl ve birleştirilen davada davalı vekili, asıl ve birleştirilen davanın hak düşürücü sürede açılmadığını, mirasbırakanın sağlığında hibe amacını da bildiğini, mirasbırakanın davalı ...’ye verdiği dilekçede herhangi bir şart ileri sürmediğini, resmi şekilde yapılan işlemin yine resmi şekilde düzenlenen belgelerle kanıtlanabileceğini, davada tanık dinlenemeyeceğini, ayrıca hem hibe işleminin yapıldığı sırada hem de davanın açıldığı sırada, imar planında taşınmazın yurt alanı olarak tanımlandığını, birleştirilen dava dilekçesi taraflarına tebliğ edilmeden birleştirme kararı verildiğini ileri sürerek, kararın kaldırılması ile asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 12/04/2022 tarihli, 2021/1306 Esas, 2022/595 Karar sayılı kararıyla, davacıların mirasbırakanının bağışlamayı kayıtsız ve şartsız olarak yaptığı, bağışta koşul belirlenmediği gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca asıl ve birleştirilen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili, iddialarını yineleyerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararında bağışlamanın iptali sebeplerinden biri olarak dayandıkları, mirasbırakanın okuma yazma bilmediği iddialarının belirtilmediğini, yok sayıldığını, mirasbırakanın inşaat ruhsatı alması için belgenin zorla imzalatıldığını gösteren delillerinin de değerlendirilmediğini, yalnızca "hibenin kayıtsız şartsız olması" gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verildiğini, gerek yokluk hukuki sebebi gerekse ehliyetsizlik hukuki sebebinin incelenmediğini, dava dilekçesinde işlemin yolsuz tescil hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği beyan edilmesine rağmen bu husus üzerinde de durulmadığını, mirasbırakan Süleyman Çakmak'ın el ürünü olmayan 16/09/1996 tarihli belgede de, herhangi bir bağış iradesinin bulunmadığını, Bölge Adliye Mahkemesinin, mirasbırakanın sağlığında bağışın iptali sebebini öğrenmediği, davalının bu yönde bir savunmasının bulunmadığı açıklanmış olmasına rağmen temyize konu 12/04/2022 tarihli kararında, Dairenin önceki kararının aksine mirasbırakanın sağlığında yaptığı işlemde bağışın iptali sebebini öğrendiğini belirtip kendi kendisi ile çeliştiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen davada uyuşmazlık, mirasbırakana teb’an açılan bağıştan rücu hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye yürürlü (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 818. sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 241. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK’nın 244/3. TBK’nın 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir.
Hemen belirtmek gerekir ki; bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir. Ayrıca amacın gerçekleşmeyeceğinin kesin biçimde anlaşılması tarihi ile bu tarihten itibaren BK’nın 246., TBK’nın 297. maddesine göre bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bağıştan dönme (rücu) hakkının kullanılıp kullanılmadığının araştırılması da zorunludur.
Öte yandan, TBK'nın 297. maddesine göre; bağışlayan, geri alma sebebini öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alabilir.
Bağışlayan bir yıllık süre dolmadan ölürse, geri alma hakkı mirasçılarına geçer ve mirasçıları bu sürenin sona ermesine kadar bu hakkı kullanabilirler. Bağışlayan sağlığında geri alma sebebini öğrenememişse, mirasçıları ölümünden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alma hakkını kullanabilirler.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre, Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) no.lu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, onama harcı peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına, asıl ve birleştirilen davada davalı vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 25/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.