"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : MALATYA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil-bedel istemli dava sonunda Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 01/04/2022 tarihli, 2022/550 Esas ve 2022/449 Karar sayılı kararı yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 25/10/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ...... vekili Avukat v.d. gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, dava dışı ..... İnşaat Turizm Gıda San. ve Paz. Ltd. Şti. nin davalı ... Demir Çelik San. Tic. Ltd. Şti. ne 480.000-TL borcu bulunduğunu, borca karşılık her biri 160.000-TL tutarında üç adet senet verildiğini, ayrıca teminat olarak adına kayıtlı 499 parsel sayılı taşınmazın davalı şirket temsilcisi diğer davalı ...'e tapuda devredildiğini, yine ayrıca teminat olarak adına kayıtlı 521 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davalı ... lehine 500.000-TL bedelli 2. dereceden ipotek tesis edildiğini, dava dışı ...... İnşaat Turizm Gıda San. ve Paz. Ltd. Şti. temsilcisi..... ile davalı ... Demir Çelik San. Tic. Ltd. Şti. temsilcisi diğer davalı ... arasında düzenlenen 16.12.2011 tarihli sözleşme ile dava dışı .... İnşaat Turizm Gıda San. ve Paz. Ltd. Şti. nin davalı ... Demir Çelik San. Tic. Ltd. Şti.’ne olan borcu ödendiğinde 499 parsel sayılı taşınmazın tekrar davacıya devredileceği, ayrıca 521 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılacağının kararlaştırıldığını, dava dışı ..... İnşaat Turizm Gıda San. ve Paz. Ltd. Şti. nin edimini yerine getirdiğini, davalı şirkete olan borcunu ödediğini, ancak davalıların edimlerini yerine getirmediklerini, borç ödenmesine rağmen 499 parsel sayılı taşınmazı iade etmedikleri gibi, 521 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ipoteğin de kaldırılmadığını, 499 sayılı parselin davalı ... tarafından muvazaalı olarak diğer davalı ...'e temlik edildiğini ileri sürerek davaya konu taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın rayiç bedeli olan 775.826,37 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalılar ... ile .....Çelik San. Tic. Ltd. Şti'den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalılar ... ve ...... Demir Çelik San. Tic. Ltd. Şti, uyuşmazlık konusunun dava dışı ..... İnşaat Turizm Gıda San. ve Paz. Ltd. Şti. temsilcisi..... ile .... Demir Çelik San. Tic. Ltd. Şti temsilcisi ... tarafından imzalanan sözleşmeden kaynaklandığını, bu nedenle davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davalıların edimlerini yerine getirdiklerini, davaya konu 499 parsel sayılı taşınmazın davacının isteği üzerine davalı ... tarafından diğer davalı ...'e bedelsiz olarak temlik edildiğini, 521 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması için de davacının isteği üzerine davalı ... tarafından davacının ve dava dışı .... İnşaat Turizm Gıda San. ve Paz. Ltd. Şti. nin işveren vekili Hasan Zengin'in vekil tayin edildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
2. Davalı ... davaya cevap vermemiş, 21.04.2015 tarihli 3 no.lu celsede "Ben tapuyu en son devralan kişiyim. Davalı ... dava konusu taşınmazı satılığa çıkarmıştı, davanın konusu uyuşmazlıkla ilgili bir bilgim yoktur, ben dava konusu yeri ... adına hareket eden vekili.... adlı kişiden yaklaşık 470.000 TL bedelle satın aldım. Bu bedeli vekil .....'a ödedim, açılan davayı kabul etmiyorum." şeklinde savunmada bulunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/02/2018 tarihli ve 2016/1261 Esas, 2018/254 Karar sayılı kararıyla; davaya konu olan taşınmazın sözleşme zamanında ve ...’e devir tarihinde davacıya ait olduğu, dava dışı .... İnşaat Ltd. Şirketinin borcu nedeniyle davalılara 499 parselin devri ve daha sonra borç ödendikten sonra taşınmazın iadesi hususunda anlaşmış oldukları, diğer davalıların sözleşmeye aykırı olarak davalı ...'e taşınmazı devrettikleri, dosya içerisinde taşınmaz devri yapılan ...'in ise taraflar arasındaki anlaşmayı bildiği ve taşınmazı muvazaalı olarak devraldığına dair kanaat oluşturacak yeterli delil sunulmadığı gerekçesiyle tapu iptal ve tescil talebinin reddine, ancak davacının terditli talebi olan 499 parselin bedeli yönünden ise; tanık olarak dinlenen ve .... şirketinin müdürü olarak çalıştığını beyan eden .....'ın alacaklarının yatırıldığı ve fazla yatırılan- artan 20 bin TL'yi iade ettikleri beyanı ile tanık ...’ın fazla gelen miktarı iade ettiklerine dair beyanı, davaya konu sözleşmeye göre borcun ödendiği, taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre borç ödendikten sonra devir alınan parselin ...'ye iadesinin sağlanacağı ile diğer parsel üzerindeki ipoteğin kaldırılacağına dair hüküm bulunduğu, davalıların bu hükme uygun hareket etmedikleri, farklı bir kişiye devir yaptıkları, davalının ‘davacının tapu masrafından kaçındığına' dair savunmasının inandırıcı olmadığı, davalı ...'ın bu devri davacı yahut borçlu şirketin talimatıyla yaptığına dair yazılı belge sunmadığı gibi bu iddiasının tanık beyanları ile de desteklenmediği, davalılar ... ve ..... Ltd. Şti'nin sözleşmeye aykırılık nedeniyle davacıya karşı tazmin sorumluluklarının bulunduğu gerekçesiyle bedel yönünden talebin kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... ve ..... Demir Çelik San.Tic.Ltd.Şti. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Kaldırma Kararı (ilk)
Bölge Adliye Mahkemesinin 09/01/2019 tarihli ve 2018/1630 Esas, 2019/31 Karar sayılı kararıyla; “… O halde, dava konusu taşınmazın diğer davalı .....'e devredilmesinden önceki bir tarihte düzenlendiği iddia edilen iş bu "Protokol" başlıklı belge aslının dosyaya ibrazı sağlanarak, davacıdan bu belgeye karşı diyecekleri sorulup, gerekmesi halinde ...nın 169. maddesi uyarınca isticvap işlemi yapıldıktan sonra, bu belgenin, temlik işleminin davacı tarafın talebi doğrultusunda gerçekleştiği iddiası yönünden yazılı delil başlangıcı teşkil edip etmediği değerlendirilerek, yazılı delil başlangıcı teşkil ettiği sonucuna varılması durumunda bu konuda tanıklar yeniden etraflıca dinlendikten sonra bir değerlendirme yapılması, aksi kanaate varılması durumunda, yani, bu belgenin yazılı delil başlangıcı teşkil etmediğinin kabulü halinde ise ipotek işlemine ilişkin tüm belgeler celbedildikten sonra ipoteğe konu borç miktarının ne kadar olduğu, devir işlemleri sırasında borcun devam edip etmediği, ipotek borcunun ödenip ödenmediği, ödenmişse kim tarafından ne zaman ödendiği, davalılar .... ve ..... şirketinin taşınmazın ipotekli rayiç değerinden sorumlu olup olmayacakları, bir başka ifadeyle, adı geçen davalıların sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle tazminat olarak belirlenecek taşınmaz değeri hesaplanırken ipoteğin hesaba katılıp katılmayacağı yönünden bir değerlendirme yapılarak karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmektedir. Kabule göre de, mahkemece karar verilip, yargılamadan el çekildikten sonra dosya yeniden ele alınarak vekalet ücreti, ve harç ile ilgili bir hüküm kurulmasına yasal olanak yoktur. İlk derece mahkemesince harca hükmedilmesine ilişkin hüküm fıkrası yasada öngörülen prosödürlere de uyulmadan 07.05.2017 tarihli tashih şerhi ile değiştirilmiş olup, bu husus 6100 sayılı HMK'un 304. ve 305. maddeleri uyarınca açıkça yasaya aykırılık teşkil etmektedir. 1086 sayılı HUMK'un 388 ve 389. maddeleri ile 6100 sayılı HMK'nın karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Somut olayda davalı ... aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine, terditli talep taşınmaz bedelinin davalılar ... ve ... Demir Çelik San.Tic.Ltd.Şti.den tahsiline karar verildiği halde, hüküm fıkrasında davalı ...'ide kapsayacak şekilde "davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine" denilmek sureti ile hüküm fıkrasında teraddüt oluşturulması, yine davalı ... aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verildiği halde, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulması doğru değildir. Ayrıca davaya konu 499 parsel sayılı taşınmazın davacıdan davalı ...'e temlikine ilişkin 16.12.2011 tarihli ve 26329 yevmiye nolu resmi senet örneği ile 521 parsel sayılı taşınmazın tedavüllü tapu kaydı ve bu taşınmaz üzerinde davalılar lehine ipotek tesis edilmesine ve ipoteğin kaldırılmasına ilişkin resmi senet ve diğer belge örneklerinin tapu müdürlüğünden getirtilmemesi, davaya konu 499 parsel sayılı taşınmaz 16.12.2011 tarihinde davacıdan davalı ...'e, 08.03.2012 tarihinde Murat'tan diğer davalı ...'e üzerindeki ipotek yükü ile temlik edildiğinden taşınmazın her iki satış tarihindeki ve dava tarihindeki ipotekli ve ipoteksiz rayiç değerinin bilirkişilere hesaplattırılmaması da doğru değildir. Hüküm fıkrasında kanun yolu ve süresinin yanlış gösterilmesi de yasaya aykırıdır.” gerekçesi ile davalıların istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesince İlk Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
Malatya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/02/2020 tarihli ve 2019/535 Esas, 2020/55 Karar sayılı kararıyla; davacının davalı ...’e yönelik tapu iptali ve tescil talebinin reddine, diğer davalılar yönünden terditli bedel talebinin kabulüne karar verilmiştir.
4. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ile davalılar ... ve ... Demir Çelik San.Tic. Ltd.Şti vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
5. Kaldırma Kararı (ikinci)
Bölge Adliye Mahkemesinin 25/09/2020 tarihli ve 2020/802 E., 2020/712 K. sayılı kararıyla; “ Bu durumda mahkemece yapılacak iş, Müflis Asya Katılım Bankası İflas İdaresince manyetik ortamda gönderilen belgelerin fiziki ortama aktarılarak, bu belgelerde eksiklik olması halinde eksiklikler giderildikten sonra dosyanın konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilerek, “499 parsel üzerinde (yenileme kadastrosu ile 202 ada 12 parsel olmuş ) Asya Katılım Bankası A.Ş. lehine tesis edilen ipoteğe konu borç miktarının ne kadar olduğu, devir işlemleri sırasında (taşınmazın davacı tarafından davalı ...'e temlik edildiği 16.12.2011 tarihinde ve davalı ... tarafından diğer davalı ...'e temlik edildiği 08.03.2012 tarihinde) ipotek borcunun devam edip etmediği, ipotek borcunun ödenip ödenmediği, ödenmişse kim tarafından ne zaman ödendiği, davalılar ....ve ... şirketinin taşınmazın ipotekli rayiç değerinden sorumlu olup olmayacakları, bir başka ifadeyle, adı geçen davalıların sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle tazminat olarak belirlenecek taşınmaz değeri hesaplanırken ipoteğin hesaba katılıp katılmayacağı “hususlarında rapor aldırılması, bu cümleden olmak üzere temlik tarihlerinde ipoteğe konu borç devam ediyorsa davalıların taşınmazın satış tarihi olan 08.03.2012 tarihindeki ipotekli rayiç değerinden sorumlu olacaklarının kabulünün gerektiği, başka bir ifade ile taşınmazın 08.03.2012 satış tarihi itibarı ile keşfen belirlenecek rayiç değerinden, yine 08.03.2012 satış tarihi itibarı ile keşfen belirlenecek ipotek bedeli düşüldükten sonra kalan miktar varsa ve bu miktar resmi senetteki 12.000-TL'den yüksekse bu miktardan, artakalan kalan miktar yoksa resmi senetteki 12.000-TL 'den sorumlu olacakları gözetilerek bir karar vermek olmalıdır. Davalılar vekilinin istinaf başvurusu belirtilen nedenlerle yerindedir.” gerekçesi ile davacı ve davalılar vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
6. İlk Derece Mahkemesince İkinci Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 14/09/2021 tarihli ve 2020/234 E., 2021/331 K. sayılı kararıyla; dosyanın mevcut hali ile ipotekli olan taşınmazın yüklü olarak ...'e temlik edildiği, yine ipotekle yükümlü olarak davalı ...'e devrinin yapıldığı, bu doğrultuda taşınmazı ipotekle yükümlü olarak davacıya temlik edecek olan davalıların da bu şekilde sorumluluklarının olması gerektiği,aksi halde davalılar aleyhinde sebepsiz zenginleşmenin doğacağının somut olaydan da anlaşıldığı, Müflis Asya Katılım bankasından yer alan belgelerden de anlaşıldığı kadarıyla taşınmazın devir alındığı 16/12/2021 tarihinde borç miktarının 3.731.750,16 TL, devir edildiği 08/03/2012 tarihinde ise 3.474.918,69 TL olduğu, taşınmazın mevcut hali ile ipotekle yüklü olarak devredildiği açık olduğundan bu itibarla herhangi bir arta kalan miktar olmadığı, 606.019,92 TL olan taşınmaz bedelinin ipotek borcunu karşılamadığı, yine arta kalan bedel olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
7. İkinci Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
8. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu gayrimenkul üzerinde bulunan ipotek borcunun ilgilisi tarafından ödenerek terkin edildiğini, başka bir deyişle Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararında yer alan "... aksinin kabulü davacının ipotek bedeli kadar davalılar aleyhine sebepsiz zenginleşmesi sonucunu doğurur" şeklindeki sonucun ortadan kalktığını,aksine gelinen aşama itibariyle İstinaf başvurularının reddi halinde, söz konusu ipotek terkin edildiğinden tazminat hesabındaki değer artışının, edimini yerine getirmeyerek kusurlu davranan davalıların cebine gireceğini ve davalıların davacı müvekkilinin aleyhine sebepsiz zenginleşmiş olacaklarını, davalıların savunmalarının Medeni Kanunun 2. Maddesine de aykırı olduğunu, aşamalardaki kararlarda müvekkilinin ve dava dışı ... Şirketinin edimini yerine getirdiği, davalıların ise edimlerini yerine getirmediğinin tartışmasız olduğunu, dava konusu inanç sözleşmesi gereğince davalılara düşen tek yükümlülüğün borcun ödenmesine kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödendiğinde taşınmazı geri vermekten ibaret olduğunu, ancak davalıların bu edimlerini yerine getirmeyerek kusurlu davrandıklarını ve haklarını açıkça kötüye kullanarak taşınmazı üçüncü kişiye sattıklarını, yerel mahkeme kararının Gaziantep BAM 1. HD.'nin kaldırma kararına da uygun olmadığını, zira kaldırma kararının son kısmında ipotek borcunun ödenip ödenmediği, ödenmişse kim tarafından ödendiğinin sorulmasının ve davalıların ipotek borcundan sorumlu olup olmayacaklarının ve sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle tazminat olarak belirlenecek taşınmaz değeri hesaplanırken ipoteğin hesaba katılıp katılmayacağı hususunda Bilirkişi Heyetinden rapor aldırılması gerektiğinin belirtildiğini ve en aleyhe kabulde dahi resmi senetteki 12.000.-TL'den davalıların sorumlu olacaklarının belirlendiğini, bu doğrultuda da eksik inceleme yapılarak kaldırma kararına aykırı karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
9. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 01/04/2022 tarihli ve 2022/550 E., 2022/449 K. sayılı kararıyla; yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin terkin edildiğini, verilen kararın ve yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; inançlı işlem hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.
Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.
Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.
05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.
3.2.2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 97. maddesinde, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesi yer almaktadır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, “Sözleşme” başlıklı 16.12.2011 tarihli (borçlu; ... İnş.San.Ltd.Şti- Hüseyin ... – alacaklı; ... Demir Çelik San.Tic.Ltd.Şti; ... imzalarını taşıyan) belgeye göre; dava dışı ... İnşaat Turizm Gıda San. ve Paz. Ltd. Şti. nin davalı ... Demir Çelik San. Tic. Ltd. Şti. ne 480.000-TL borcu bulunduğu, borca karşılık her biri 160.000-TL tutarında üç adet senet verildiği, ayrıca teminat olarak davacı adına kayıtlı olan ve üzerinde (dava dışı ... İnşaat Turizm Gıda San. ve Paz. Ltd. Şti. nin TOKİ başkanlığına yapmış olduğu taahhüt işi nedeni ile bu idareye verilen 300.000-TL tutarındaki teminat mektubu karşılığı olmak üzere dava dışı Asya Katılım Bankası A.Ş. lehine 600.000-TL. bedelli, yıllık % 25 faizli, 1. dereceden ipotek bulunan Malatya İli, Merkez İlçesi, Yaka Köyü, 499 parsel sayılı taşınmazın (yeni 202 ada 12 parsel) 16.12.2011 tarihli satış işlemiyle, ipotekle yükümlü olarak diğer davalı ...'e 11.000-TL bedelle temlik edildiği, yine ayrıca 25.06.2008 tarihinde davalı ... Demir Çelik San. Tic. Ltd. Şti’nin borçlarına teminat olmak üzere davacı adına kayıtlı 521 parsel sayılı taşınmaz üzerinde Asya Katılım Bankası lehine 200.000-TL bedelli 1. dereceden, 16.11.2011 tarihinde ise davacının davalı ...’e olan borçlarına teminat olmak üzere davalı ... lehine 500.000-TL bedelli 2. dereceden ipotek tesis edildiği, 521 parsel üzerine davalı ... lehine tesis edilen ipoteğin 11.03.2015 tarihinde kaldırıldığı, dava dışı ... İnşaat Turizm Gıda San. ve Paz. Ltd. Şti. temsilcisi Hüseyin ... ile davalı ... Demir Çelik San. Tic. Ltd. Şti. adına hareket eden diğer davalı ... arasında düzenlenen 16.12.2011 tarihli sözleşme ile dava dışı ... İnşaat Turizm Gıda San. ve Paz. Ltd. Şti. nin davalı ... Demir Çelik San. Tic. Ltd. Şti.ne olan borcu ödendiğinde 499 parsel sayılı taşınmazın tekrar davacıya devredileceğinin, ayrıca 521 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılacağının kararlaştırıldığı, 499 parsel sayılı taşınmazın üzerindeki ipotekle yükümlü olarak 08.03.2012 tarihinde davalı ... tarafından diğer davalı ...'e vekili... aracılığı ile ve 12.000-TL bedelle satış sureti ile temlik edildiği, davalı ...'in de taşınmazı 26.01.2016 tarihinde dava dışı ...’a sattığı, taşınmazın dava tarihi itibarı ile ipoteksiz değerinin 775.826,37-TL, davalı ... tarafından diğer davalı ...'e temlik edildiği 08.03.2012 tarihindeki ipoteksiz değerinin 606.019,92-TL, davacı tarafından davalı ...'e temlik edildiği 16.12.2011 tarihi itibarı ile ipotek borcu miktarının 3.731.750,16-TL, davalı ... tarafından davalı ...'e temlik edildiği 08.03.2012 tarihi itibarı ile ipotek borcu miktarının 3.474.918,69-TL olduğu, dava dışı Asya Katılım Bankası A.Ş. nin 29.01.2021 tarihli başvurusu üzerine taşınmaz üzerindeki ipoteğin 08.02.2021 tarihinde kaldırıldığı anlaşılmaktadır.
3.3.2. Somut olayda, dosya kapsamında yer alan ve davalı ... tarafından imzası inkar edilmeyen “Sözleşme” başlıklı 16.12.2011 tarihli belgenin, taraflar arasında inançlı işlemin bulunduğunu gösterir nitelikte yazılı belge olduğu ve bu hususun mahkemenin de kabulünde bulunduğu açıktır.
3.3.3. Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmak suretiyle davacının davalıya borcu bulunup bulunmadığının usulünce tespit edilmesi, var ise TBK.'nın 97. maddesi gereği davacıya borcun ödemeyen miktarını mahkeme veznesine depo etmesi için süre tanınması, öte yandan davalı ...’e taşınmaz devrinin muvazaalı olup olmadığının araştırılması, taşınmazın devri esnasında üzerinde ipotek bulunup bulunmadığının ve ipoteği kimin kaldırdığı hususlarının gözetilmesi, toplanan ve toplanacak delillerin bir arada değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve noksan araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin değinilen yönler itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Malatya 6. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, 25/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.