Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4618 E. 2022/7513 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ERZURUM BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : TATVAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis davası sonunda, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine dair verilen karar süresi içinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 15/11/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ....geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar.... ve diğerleri vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakanı .....'un 367 ada 222 ve 231 parsel sayılı taşınmazları ile 470 ada 82, 83, 84, 85, 86 ve 87 parsel sayılı taşınmazların muvazaalı işlemlerle davalılara temlik ettiğini, bu şekilde mal kaçırıldığını, mirasbırakanın taşınmazlarının büyük bir kısmının ilk eşinden olma çocuklarına gittiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline mümkün olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, davaya zamanaşımı ve hakdüşürücü süre yönünden itiraz ettiklerini, zamanaşımı süresinde açılmayan davanın reddi gerektiğini, yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince; mirasbırakan .....'un 21/01/1967 tarihinde öldüğü, dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin 16/02/1987, 11/10/1988 ve 29/07/1988 tarihlerinde kesinleştiği, davanın 25/05/2015 tarihinde açıldığı, Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; muris muvazaası iddiasının hak düşürücü süre ve zamanaşımına tabi olmadığını, kadastro tespiti öncesinde intikal neticesinde davacının da pay sahibi olduğunu, dava konusu taşınmazların bir kısmında "cindi oğlu.... adına kayıtlı iken bu yerini 1965 yılında oğlu .....’a bedeli mukabilinde satarak…" gibi ibarelerinde yer aldığını, davalıların kazanılmış hak teşkil etmesi amacıyla dava konusu taşınmazları aynı tarihte kardeşlerine devrettiklerini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince; muris muvazaası iddiasına dayalı iptal-tescil davasının herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın her zaman açılabileceği ancak mirasbırakanın kadastro tespitinden önce ölmesi hâlinde anılan kuralın geçerli olmadığı, ölümün kadastro tespitinden önce gerçekleşmesi durumunda davanın kadastro tespitinin kesinleşmesi tarihinden itibaren 3402 sayılı Kanun’un 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerektiği, davacının kadastro öncesi nedene dayalı olarak açtığı davada İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak dava konusu taşınmazlardan 470 ada 84, 85 ve 86 sayılı parsellerin, davanın ikame edildiği tarihte davalılar adına kayıtlı olmadığı gözetilmeksizin anılan taşınmazlar yönünden pasif husumet bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken tüm taşınmazlar yönünden hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuş ve davanın 367 ada 222 ve 231, 470 ada 82, 83 ve 87 parsel sayılı taşınmazlar yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi gereğince hak düşürücü süre nedeniyle reddine, 470 ada 84, 85 ve 86 parsel sayılı taşınmazlar yönünden pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalıların dava konusu taşınmazları kardeşlerine muvazaalı olarak temlik ettiklerini, bu durumun kötüniyetli olduklarını gösterdiğini, dava konusu taşınmazların bir kısmının kadastro tespitinden önce davacı adına intikalen kayıtlı olmasına rağmen davalılar adına tespit edildiğini, diğer bir kısım dava konusu taşınmazların ise, henüz kadastro tespitinden önce "..... oğlu .... adına kayıtlı iken bu yerlerini 1965 yılında oğlu.....’a bedeli mukabilinde satarak…" gibi ifadelerle ne bedeli belli olan ne de ödemeye ilişkin emare bulunan işlemlerle davalı adına tespit edildiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, tüm geldi kayıtları incelenmeden hüküm kurulduğunu, muris muvazaası nedenine dayalı davaların hiçbir zamanaşımı ve hak düşürücü süreye tabi olmadığını, 20.05.1967 tarihili kayda göre taşınmazların geldiği kök parselin 23.040,00 m2'lik yüz ölçümünün tamamının .....’un 21.01.1967 tarihinde ölümü nedeniyle eşi ....., çocukları ..... ve .....’ye intikal ettirildiğini, ortada geçerli bir taksim belgesi bulunmadığını, sözlü olarak yapılan taksime 18 yaşından küçük olan davacı ve dava dışı bir takım mirasçıların katılmadığını, taksim sonucunda davacıya verilen bir yer de bulunmadığını, emsal olarak kararda geçen Yargıtay kararının eldeki davaya uymadığını, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinden önce de tapuya kayıtlı taşınmazlardan olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

3.2.2. Muris muvazaası iddiasına dayalı davaların, terekeye karşı yapılan haksız fiil niteliğini taşıdığından ve yolsuz tescil niteliğinde olduğundan, herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği sapma göstermeyen yargısal içtihatlar ve aynı yöndeki öğreti görüşü ile benimsenmiştir. Başka bir anlatımla, muvazaalı işlem hiçbir hüküm doğurmaz ve muvazaa nedeninin ortadan kalkması ya da bir zamanın geçmesi ile görünürdeki batıl işlem geçerli hâle gelmez. Muris muvazaasının herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın her zaman açılabileceği kuralının istisnası mirasbırakanın kadastro tespitinden önce ölmesi hâlidir. Ölümün kadastro tespitinden önce gerçekleşmesi halinde mirasçılar tarafından açılacak davanın kadastro tespitinin kesinleşmesi tarihinden itibaren 3402 sayılı Kanun’un 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması zorunludur. Aksi halde, davanın hak düşürücü süre geçtiğinden reddi gerekir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle kararın (IV./3) no.lu bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesine göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, onama harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına, 15/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.