Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4635 E. 2022/7746 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan taşınmazlar üzerindeki yapıların akıbeti ve tapu kaydının iptali istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kıyı Kanunu ve ilgili içtihatlar uyarınca, kıyı kenar çizgisinin tespiti ve bu çizgi içerisinde kalan taşınmazların tapu kaydının iptali hususunda yasal süreç izlenerek, bozma kararına uygun şekilde yapılan keşif ve tespitler neticesinde iddianın ispatlandığı gözetilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve terkin ile el atmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda Eğirdir Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 14.12.2021 tarihli ve 2020/164 Esas, 2021/388 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, kıyı kenar çizgisi içinde kalan 298 ada 20 parsel ile 299 ada 92 ve 95 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu alanda Isparta Valiliğince Eğirdir Gölü kıyı kenar çizgisi tespit çalışması yapıldığını ve tespit edilen kıyı çizgisinin Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından 14.03.2011 tarihinde onandığını, dava konusu taşınmazların bir kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile terkinine, davalının elatmasının önlenmesine ve dava konusu taşınmazlar üzerindeki yapıların ve ağaçların kal’ine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı, iddiaların yersiz olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Eğirdir Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.03.2016 tarihli ve 2015/298 E., 2016/140 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile dava konusu 298 ada 20 sayılı parselin 2.095,68 m², 299 ada 92 sayılı parselin 823,04 m², 299 ada 95 sayılı parselin 253,62 m² lik kısımları kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından davalı adına olan tapu kaydının iptali ile terkinine, davalının 298 ada 20 parsel sayılı taşınmaza ağaç dikmek suretiyle yaptığı müdahalenin men’i ile müdahale teşkil eden ağaçların kâl’ine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 25.02.2020 tarihli ve 2016/10450 E., 2020/1781 K. sayılı kararıyla; “...Isparta Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün 29.12.2011 tarihli yazısında, dava konusu yerin 14.03.2011 tarihinde onaylanan kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı, onaylanan kıyı kenar çizgisinin 1 ay süre ile ilan edildiği bildirilmiştir. Bu durumda; ilgililere bizzat bildirim yapılmadığı için kıyı-kenar çizgisinin kesinleşmediği ve bağlayıcılık niteliği kazanmadığı açıktır. O halde, bilirkişi heyetince kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi gerekirken, bağlayıcılık niteliği taşımayan ve delil olarak istifade edilmesi gereken, idare tarafından daha önce belirlenmiş kıyı-kenar çizgisi esas alınarak düzenlenen bilirkişi raporunun yeterli bulunması ve rapora dayanılarak hüküm kurulması isabetli değildir. Hal böyle olunca, Mahkemece yeniden yapılacak keşifte 3621 sayılı Yasa'nın 9/2. maddesi ile 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre üç jeolog ya da jeoloji mühendisinden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve tapu fen memuru aracılığıyla yerinde keşif icra edilmesi ve kıyı kenar çizgisi araştırmasının yapılması, idare tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisine ilişkin krokinin de uzman bilirkişilerce uygulanması, Mahkemenin bu çizilen kıyı kenar çizgisi krokisi ile bağlı olmayıp bizzat bilirkişi kurulu aracılığıyla kıyı kenar çizgisini belirlemeye yetkili olduğunun gözetilmesi, bilirkişiler tarafından yeniden belirlenecek kıyı kenar çizgisi ile idare tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisi arasında farklılık bulunduğu takdirde bu farklılığın nedenlerinin bilimsel gerekçelerle açıklığa kavuşturulması, dava konusu taşınmazların tamamen veya kısmen kıyı kenar çizgisinin içerisinde kalıp kalmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, yapılacak incelemede komşu ve yakın parsellere ilişkin kıyı çizgisi belirlemelerinin de göz önününde bulundurulması, raporda kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısmın renkli olarak belirtilmesi ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar göz ardı edilerek karar verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 14.12.2021 tarihli ve 2020/164 Esas, 2021/388 Karar sayılı kararıyla; bozma kararında işaret edilen eksiklikler tamamlanmak suretiyle iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz isteminde özetle; dava konusu taşınmazları ihya ederek 1950 yılına kadar hiç bir değişiklik olmadan mirasbırakan .... tarafından kullanıldığını, daha sonra ise davacı tarafından kullanılmaya devam edildiğini, taşınmazların bulunduğu bölgede 1990-1991 yıllarında kadastro çalışmaları yapılarak kayıt altına alındığını, şayet Mahkemece belirtildiği üzere kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan bir yer olmuş olsaydı kadastro çalışmaları sırasında bu yerlerin belirtileceğini, ayrıca dosyaya sunulan bilirkişi raporunun yeterli ve gerekçeli olmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca açılan tapu iptal ve terkin, el atmanın önlenmesi ve yıkım istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Anayasa'nın ''Kıyılardan Yararlanma'' başlıklı 43. maddesinde; ''Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. / Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. / Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir.''

3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5. maddesinde, ''Kıyılar ile ilgili genel esaslar aşağıda belirtilmiştir: Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. / Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. / Kıyı kenar çizgisinin tespit edilmediği bölgelerde talep vukuunda, talep tarihini takip eden üç ay içinde kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. / Sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir. / Yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebilir. / Sahil şeritlerinin derinliği, 4. maddede belirtilen mesafeden az olmamak üzere, sahil şeridindeki ve sahil şeridi gerisindeki kullanımlar ve doğal eşikler de dikkate alınarak belirlenir. / Taşıt yolları, sahil şeridinin kara yönünde yapı yaklaşma sınırı gerisinde kalan alanda düzenlenebilir. / Sahil şeridinde yapılacak yapıların kullanım amacına bağlı olarak yapım koşulları yönetmelikte belirlenir.'' hükmüne yer verilmiştir.

6.2.2. 28.11.1997 tarihli ve 1996/5 E., 1997/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğu; ancak, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idari yargı tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine işaret edilmiştir.

6.3. Değerlendirme

Hükmüne uyulan (IV/2) numaralı paragraftaki bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) numaralı paragrafta gösterilen şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.