"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/473 E., 2021/567 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasında görülen tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; Alaplı ilçesi, ... köyünde bulunan ve yol olarak tespit harici bırakılan taşınmazın aslında yol olmayıp evveliyatı bütün olan ve davacılara ait olan taşınmazlara dahil olduğunu belirterek yolun iptali ile ait olduğu parsellere ilavesi suretiyle tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekesinde; dava konusu taşınmazda davacılar lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 03.12.2015 tarih ve 2012/259 Esas, 2015/536 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazda davacılar lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının oluştuğu, taşınmazın köy halkına ait bir yol niteliğinde olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.05.2019 tarih ve 2016/8386 Esas, 2019/3299 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olmadığı gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; zilyetlikle kazanım koşullarının davacı lehine oluştuğu ve taşınmazın kadastro sırasında yol olarak bırakılmasının hatalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilip yeşil renkli kalem ile taranan 40,09 metrekarelik köy yolu olarak tescil dışı bırakılan kısmın ifrazı ve tapu kaydının iptali ile bu kısmın davacı ... adına kayıtlı bulunan 114 ada 32 parsel sayılı taşınmaza eklenmek sureti ile, (B) harfi ile gösterilip turkuaz renkli kalem ile taranan 40,01 metrekarelik köy yolu olarak tescil dışı bırakılan kısmın ifrazı ve tapu kaydının iptali ile bu kısmın davacı ... adına kayıtlı bulunan 114 ada 33 parsel sayılı taşınmaza eklenmek sureti ile, (C) harfi ile gösterilip sarı renkli kalem ile taranan 66,82 metrekarelik köy yolu olarak tescil dışı bırakılan kısmın ifrazı ve tapu kaydının iptali ile bu kısmın davacı ... adına kayıtlı bulunan 115 ada 25 parsel sayılı taşınmaza eklenmek sureti ile, (D) harfi ile gösterilip mavi renkli kalem ile taranan 107,25 metrekarelik köy yolu olarak tescil dışı bırakılan kısmın ifrazı ve tapu kaydının iptali ile bu kısmın davacı ... adına kayıtlı bulunan 115 ada 26 parsel sayılı taşınmaza eklenmek sureti ile tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığını, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14üncü ve 17inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sırasında dava konusu taşınmaz yol olarak tespit harici bırakılmıştır. Mahkemece, bilirkişi raporunda (A), (B), (C) ve (D) harfi ile gösterilen çekişmeli taşınmaz bölümleri üzerinde davacılar lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
2. Eldeki dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Bilindiği üzere, bir yerin zilyetlikle edinilebilmesi için taşınmaz malın çekişmesiz ve aralıksız, ekonomik amaca uygun şekilde en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla kullanılması gerekmektedir. Bu cümleden olmak üzere, zilyetlik hukuki nedenine dayalı olarak dava açan iddia sahibinin, lehine iktisap koşullarının oluştuğunu somut ve bilimsel verilere uygun delillerle ispat etmesi gerekecektir. Öte yandan, terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık, yol ve yol boşluğu gibi taşınmazlar ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17 nci maddesi uyarınca iktisap edilebilirken; ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler ise aynı Kanun'un 14 üncü maddesi gereğince iktisap edilebilir.
3. Somut olayda çekişmeli taşınmaz bölümü yol vasfıyla tespit harici bırakıldığına göre öncelikle imar ve ihya edilmesi, ardından kanunda aranan süre ve şartlara uygun olarak malik sıfatıyla zilyet edilmesi halinde zilyedi lehine tapuya tescil edilebilecektir. Ne var ki Mahkemece yöntemine uygun bir araştırma yapılmamış, dava konusu taşınmaz bölümlerine komşu olan parsellere revizyon gören 14.3.1957 tarih, 66 sıra ve 05.05.1993 tarih ve 1 sıra numaralı tapu kayıtları getirtilip mahalline tatbik edilmek suretiyle çekişmeli taşınmaz bölümünün bulunduğu yönü ne okudukları, taşınmaz bölümünü kapsayıp kapsamadıkları üzerinde durulmamış, taşınmaz bölümü üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ve niteliği kesin olarak belirlenmemiş, uyuşmazlığın çözümünde hava ve uydu fotoğraflarından yararlanılmamış, soyut ve yetersiz nitelikteki ziraatçi bilirkişi raporu ile yetinilmiş, davacıların dava konusu taşınmaz bölümüne komşu olup maliki oldukları taşınmazları devir ettikleri göz önünde bulundurularak usulünce açılmış bir davası bulunmayan 3. kişiler lehine tescil hükmü kurulmuştur.
4. Doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin hava fotoğrafları ile yüksek çözünürlüklü uydu fotoğrafları, dava konusu taşınmaz bölümüne komşu parsellerin kadastro tespitine esas alınan 14.03.1957 tarih , 66 sıra ve 05.05.1993 tarih ve 1 sıra numaralı tapu kayıtları tesisinden itibaren tüm tedavülleri ve varsa haritaları ile getirtilerek dosya bu suretle ikmal edilmelidir.
5. Dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra taşınmaz başında yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile ziraat mühendisi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
6. Keşif sırasında, komşu parsellerin kadastro tespitine esas alınan 14.03.1957 tarih, 66 sıra ve 05.05.1993 tarih ve 1 sıra numaralı tapu kayıtları uygulanarak hudutları mahalli bilirkişilere zeminde tek tek göstertilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmaz bölümünün bulunduğu yönü ne okuduğu, bu bölümü kapsayıp kapsamadığı üzerinde durulmalıdır Öte yandan, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan davaya konu edilen taşınmaz bölümünün niteliği, intikali ve tasarrufu hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, çekişmeli taşınmaz bölümünün umumi yol vasfında olup olmadığı, davacılara ait taşınmazlar ile bir bütün halinde zilyet edilen yerlerden olup olmadığı üzerinde durulmalıdır.
7. Jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye hava fotoğrafları ve uydu görüntüleri üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılmak suretiyle dava konusu taşınmaz bölümünün niteliğini, komşu parsellerin devamı niteliğinde olup olmadığını, var ise üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtecek, özellikle taşınmazın yol niteliğinde olup olmadığını değerlendirecek şekilde rapor alınmalı, dava konusu taşınmaz bölümünün konumunun hava fotoğrafları ve uydu görüntüleri üzerinde gösterilmesi istenmelidir.
8. Ziraat mühendisinden taşınmaz bölümünün toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu tapulama parselleri ile karşılaştırmalı değerlendirmeyi içeren, özellikle toprak yapısı itibariyle taşınmazın umumi yol vasfında olup olmadığı hususunu irdeleyen, ekinde taşınmaz bölümünün tüm yönlerden çekilmiş görüntüleri de bulunan somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır.
9. Fen bilirkişisine tapu kayıtlarının kapsamını ve hudutlarını gösteren, keşfi takibe imkan veren denetime elverişli ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmeli; bundan sonra tüm deliller ile birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
10. Kabule göre de, lehine tescil hükmü kurulan ... , ... ve ...’ın çekişmeli tescil harici bölümlere yönelik usulünce açılmış davaları bulunmadığı, yargılama sırasında dava konusu taşınmaza komşu olan 25 ve 32 parsel sayılı taşınmazların Sevim, 26 parsel sayılı taşınmazın ... , 33 parsel sayılı taşınmazın ... adına kayıtlandığı, adı geçenlerin Mahkemeye yeni malik olarak davaya devam edeceklerini bildirdikleri ve Mahkemece bu beyan dikkate alınarak lehlerine tescil hükmü kurulduğu anlaşılmaktadır. Adı geçenlerin dava konusu olan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümlerine yönelik usulünce açılmış bir davaları bulunmadığından lehlerine hüküm kurulamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin j bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
05.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.