"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1216 E., 2022/167 K.
DAVALILAR : ..., ..., ..., ...,
..., ..., ...,
..., ..., ..., ...,
..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekilleri
Avukat ...
DAVA TARİHİ : ...
HÜKÜM/KARAR : Kabul / Kısmen Kabul Kısmen Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bulancak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/367 E., 2020/369 K.
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli davada İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalı ... vekilinin istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; ... köyünde bulunan 129 ada 132 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda kendisiyle birlikte davalıların mirasbırakanı ... ve dava dışı paydaşlar adına tespit edildiğini, taşınmazda davalıların mirasbırakanı ... adına 57/488 pay tescil edilmiş ise de esasında ...'ün çekişmeli taşınmazda payı kalmadığını, kadastro çalışmalarından önce 129 ada 133 parsel sayılı taşınmaz ile dava konusu 129 ada 132 parsel sayılı taşınmazdaki paylarını trampa ettiklerini, 129 ada 133 parsel sayılı taşınmazın 15 yıldır davalılar tarafından kullanıldığını, tespitin hatalı yapıldığını ileri sürerek dava konusu 129 ada 132 parsel sayılı taşınmazdaki davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ...; dava konusu taşınmazın dedesi olan kök mirasbırakandan intikal ettiğini, amcası olan dava dışı iki mirasçının taşınmazdaki paylarını davacıya devrettiklerini ve davacının bu şekilde taşınmazda paydaş olduğunu, 2004-2005 yıllarında kurulan kooperatif için dava konusu taşınmaza mandıra ve ahır yapılacağının ve davacıya ait dava dışı 129 ada 133 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanı ...’e verileceğinin belirtildiğini ancak 129 ada 133 parsel sayılı taşınmazın halen davacı adına kayıtlı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar tarafından davaya cevap verilmemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davanın kabulüne; dava konusu 129 ada 132 parsel sayılı taşınmazdaki davalılar adına kayıtlı toplam 57/488 payın iptali ile davacı adına tesciline, taşınmazda bulunan 4 adet büyük ahır, 11 adet küçük ahır ve 1 adet slaj deposunun ... Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'ne ait olduğunun beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasbırakanın dava konusu taşınmazdaki payını davacıya değil köy kooperatifi yararına kullanılması amacıyla verdiğini, trampa işleminin geçersiz olduğunu, köy karar defterindeki kararın trampa işlemine geçerlilik kazandırmayacağını, davacının teklif ettiği 129 ada 133 parsel sayılı taşınmazın üzerinde birçok haciz şerhi olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazın kadastro tespiti öncesinde tapuda kayıtlı olduğundan mülkiyetin naklini amaçlayan harici sözleşmenin (trampa) hukuken geçersiz olduğu, köy karar defterindeki kararın işlemi geçerli hale getirmeyeceği, trampanın yapıldığı belirtilen 2004-2005 yılları ile kadastro tespitinin yapıldığı 23.03.2009 tarihi arasında da 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13/B-b maddesinde yazılı on yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı, harici trampa sonucu davalılara verildiği iddia edilen dava dışı 129 ada 133 parsel sayılı taşınmazın da halen davacı adına kayıtlı olduğu, tarafların edimlerini yerine getirdiklerinden söz edilemeyeceği, davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği ancak davanın kabulüne ilişkin kararın davalı ... tarafından istinaf edildiği, diğer davalılar tarafından istinaf başvurusunda bulunulmadığı, çekişmeli taşınmaz paylı mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan her bir paydaşın payının ayrı ve bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın davalı ... yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı ... dışındaki diğer davalılar yönünden de davanın reddedilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın kadastro tespiti öncesinde tapulu taşınmaz olduğunu, mülkiyetin nakline yönelik sözleşmelerin resmi şekilde yapılması gerektiğini, geçersiz işleme dayanılarak bir kısım davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, davacı adına kayıtlı 129 ada 133 parsel sayılı taşınmaz üzerinde çok sayıda haciz şerhi bulunduğunu, dava konusu taşınmaz paylı mülkiyete tabi olsa dahi bu taşınmazın davalı ... tarafından diğer davalılar ile birlikte kullanılması gerektiğini, beyanlar hanesine talep olmamasına rağmen şerh verilmesinin doğru olmadığını, davalı ... lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 688. maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19 uncu maddesi ve 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 üncü maddesi,
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 129 ada 132 parsel sayılı 9.748,25 metrekare yüz ölçümündeki tarla vasıflı taşınmazın tapu kaydı ve taksime dayalı olarak davalıların mirasbırakanı ..., davacı ... ve diğer paydaşları adına paylı olarak tespit edildiği, askı ilanının 11.06.2009 ile 10.07.2009 tarihleri arasında yapıldığı, askı ilan süresi içerisinde davalı ... tarafından tespite itiraz edildiği, Bulancak Kadastro Mahkemesinin 25.08.2009 tarih, 2009/227 Esas, 2009/182 Karar sayılı kararıyla davanın husumet yokluğundan reddine karar verildiği ve kararın taraflarca temyiz edilmeksizin 27.10.2009 tarihinde kesinleştiği, davalıların mirasbırakanı ...'e ait 57/488 payın 16.04.2010 tarihinde mirasçılarına paylı mülkiyet hükümlerine göre miras payları oranında veraseten intikal ettiği anlaşılmaktadır.
2. Bilindiği üzere, TMK’nın 688 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında “Paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Pay devredilebilir, rehnedilebilir ve alacaklılar tarafından haczettirilebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Madde metninden de açıkça anlaşıldığı gibi, her bir paydaşın sahip olduğu payı üzerinde bağımsız olarak tasarruf hakkı bulunmaktadır. Bu nedenle paylı mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmazdaki paylar sanki birer bağımsız taşınmaz gibi işlem görmektedir.
3. Diğer taraftan; 6100 sayılı HMK'nın yargılama sistemine göre, İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusu üzerine tarafın istinaf başvurusunun usulden/esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bölge Adliye Mahkemesince, kararına karşı istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararından farklı olarak yeni karar verilmesi halinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Bu durumun bir sonucu olarak taraflardan birisinin İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı istinaf başvurusunda bulunmaması halinde kamu düzenine aykırılık yok ise diğer taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. Başka bir deyişle İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın aynı kararı temyiz hakkının bulunmadığı açıktır.
4. Somut olayda, Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/07/2020 tarih, 2018/367 Esas, 2020/369 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiği, anılan kararın dava konusu taşınmazda 171/15616 oranında paydaş olan davalı ... tarafından istinaf edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince davalı ...’ün istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın davalı ... yönünden reddine, diğer davalılar kararı istinaf etmediğinden onlar yönünden kabulüne karar verildiği, bu defa Bölge Adliye Mahkemesi kararının tüm davalılar tarafından temyiz edildiği anlaşılmakta olup yukarıda açıklandığı üzere paylı mülkiyet hükümlerine tabi dava konusu taşınmazda davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararını istinaf etmeyen davalı ... dışındaki davalıların temyiz yoluna başvuramayacağı kuşkusuzdur. Bu durumda, davalılar vekilinin davalı ... dışındaki davalıların payı yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar verilmelidir.
5. Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
6. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13 üncü maddesi uyarınca davalı ...’ün 171/15616 payına isabet eden 986,33 TL dava değeri üzerinden anılan davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken fazla vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de aleyhe bozma yasağı gereğince bu husus bozma sebebi yapılamayacağına göre temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalılar vekilinin davalı ... yönünden temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1- Davalılar vekilinin davalı ... dışındaki davalıların payı yönünden sunduğu temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2- Davalılar vekilinin davalı ... yönünden temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 427,60 TL onama harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.01.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
...