"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin önceki tarihli kararının, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi neticesinde Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulması üzerine, Yerel Mahkeme tarafından bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı ... tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı Hazine, Karayazı ilçesi, Çatalören köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro çalışmaları sonucunda kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davalı ... adına tescil edilen 101 ada 26, 29 ve 41 parsel sayılı taşınmazların kamu orta malı niteliğinde mera olduğunu, özel mülkiyete konu teşkil etmeyeceğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesini istemiş, birleştirilen davada ise aynı dayanakla davalı ... adına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve tescil edilen 101 ada 30 ve 91 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptaliyle mera olarak sınırlandırılmasını istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, taşınmazların kamu malı niteliğinde olmadığı, özel mülkiyete konu olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Karayazı Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/02/2010 tarihli 2007/41 Esas - 2010/17 Karar sayılı kararıyla, davalı ... yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu, taşınmazların mera niteliğinde olmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleştirilen dava yönünden ise toplanan deliller ve özellikle ziraat mühendisi bilirkişi raporu içeriğine göre, çekişmeli 101 ada 91 parsel sayılı taşınmazın mera niteliğinde olduğu, 101 ada 30 parsel yönünden ise mera iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile dava konusu 101 ada 91 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile mera olarak sınırlandırılmasına, 101 ada 30 parsel sayılı taşınmaza yönelik davanın ise reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin bahsi geçen kararı davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesi 14.10.2010 tarihli 2010/8604 Esas, 2010/10440 Karar sayılı kararı ile: "Dosyada yer alan kadastro tutanaklarından 101 ada 41 ve 30 sayılı parsellerin "tarla", 26 ve 29 sayılı parsellerin ise "çayır" niteliği ile davalılar adına tescil edildiği, her dört parselin de 101 ada 142 parsel olarak ve mera niteliği ile sınırlandırılan taşınmazın içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır. Dosyaya sunulan fotoğraflardan da çekişmeli parsellerin çayır (mera) özelliğini gösterdiği ve tarla olarak kullanıldığı gözlenmiştir.
Ziraatçı bilirkişinin düzenlediği rapordan ise; dava konusu 26, 29 ve 30 parsellerin çayır niteliğinde ve çayır bitkilerinin yem olarak kullanılması maksadıyla davalı tarafından tasarruf edildiği ve 101 ada 41 parselin de tarla arazisi olduğu bildirilmiştir. 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 3. maddesinde yapılan tarife göre çayır; taban suyunun yüksek bulunduğu veya sulanabilen yerlerde biçilmeye elverişli yem üretilen ve genellikle kuru ot üretimi için kullanan yerlerdir. Çayır nitelikli bir yerin aynı zamanda mera özelliği taşıyabileceği kuşkusuzdur. Nitekim; anılan Kanun'un 3. maddesi (i) bendinde çayır, mera, yaylak ve kışlak arazisinin sınırlandırmaya tabi olduğu kabul edilmiştir. Her ne kadar bir yerin çayır olması mutlak suretle zilyetlikle kazanmaya elverişli olmadığının kabulünü gerektirmez ise de bu yerin özellikleri ve kullanma biçimi, özellikle de taşınmazın mera niteliği ile sınırlandırılan parsel içinde kalması mera bütünlüğünü bozacağından o yerin meradan açıldığını ve zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olduğunu gösterebilir. Ne var ki; Mahkemece bu konuda yapılan inceleme ve araştırma ile bilirkişi raporu yetersizdir.
Bu durumda Mahkemece yapılması gereken iş; taşınmazın mera olarak sınırlandırılan 101 ada 142 sayılı parselin sınırları içerisinde kaldığı gözetilerek dava konusu parsellerin özelliği ve bu özelliğinden dolayı mera parselinin bütünlüğünü bozup bozmadığını yerinde yeniden keşif yaparak incelemek, konusunda uzman olan bilirkişilerden bu konuda ayrıntılı ve gerekçeli rapor almak ve sonucuna uygun bir hüküm kurmak olmalıdır." gerekçesiyle Yerel Mahkeme kararı bozulmuştur.
3.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Karayazı Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/01/2018 tarihli ve 2011/7 Esas - 2018/13 Karar sayılı kararı ile, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda dava konusu taşınmazların komşusu olan mera parseli ile sınırlarının ayrıldığı, taşınmazların mera bütünlüğünü bozmadığı keşif sırasında alınan beyanlara göre çekişmeli taşınmazların mera olarak kullanılmadığı, rızai taksim sonucu davalılara intikal etmiş olduğu, taşınmazların tarla olarak kullanıldığı gerekçesiyle;
1- Asıl dava yönünden, davacı Hazinenin çekişmeli 101 ada 26, 29 ve 41 parsel sayılı taşınmazlar bakımından açmış olduğu davanın reddine,
2- Birleştirilen dava yönünden, 101 ada 91 parsel yönünden Mahkemenin önceki tarihli kararının taraflara tebliğ edildiği, taraflarca temyiz yoluna gidilmediği, bu parsel yönünden verilen kararın kesinleşmiş olduğu gerekçesiyle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 101 ada 30 parsel sayılı taşınmaz yönünden açılan davanın ise reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Karayazı Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda anılan kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
5.Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesi 10.10.2018 tarihli 2018/1522 Esas, 2018/6542 Karar sayılı kararı ile: "Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nin 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozma kararına uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozma kararına uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, 101 ada 91 parsel hakkında açmış olduğu dava açısından; önceki karar kesinleşmiş olduğu görüldüğünden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına’’ şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. ’’ gerekçesiyle Yerel Mahkeme kararı bozulmuştur.
6.İlk Derece Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Karayazı Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.07.2019 tarihli ve 2019/22 Esas - 2019/93 Karar sayılı kararı ile, dava konusu taşınmazların yapılan keşif esnasında tutanağa yansıtılan mahkeme gözlemi ve mera ile çevrili olması dikkate alındığında meradan açıldıkları, meranın içerisinde özel mülkün mevcut olmayacağı, dört tarafı eylemli mera olan ve ayırt edici bir sınır taşımayan dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile mera olarak sınırlandırılmasının uygun olacağı gerekçesiyle,
1-Asıl davanın kabulüne, çekişmeli 101 ada 26, 29 ve 41 sayılı parsellerin tapu kaydının iptali ile Hazine adına mera olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline tesciline,
2-Birleştirilen davanın kabulüne, 101 ada 30 ve 91 sayılı parsellerin tapu kaydının iptali ile hazine adına mera olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline tesciline karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda bahsi geçen karar süresi içerisinde davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
8. Temyiz Nedenleri
Davalı ... temyiz dilekçesinde, taşınmazların sulu çayır vasfında olduğunu irsen intikalen ceddinden beri zilyetliklerinde olduğunu, mera vasfında olmadıklarını, taşınmazlara ait eski tapu kayıtlarının dahi bulunduğunu, askı ilan süresi içerisinde kadastro tespitine itiraz edilmediği halde eldeki davanın açıldığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro tespiti sonucunda davalı adına tescil edilen çekişmeli taşınmazlar hakkında, mera iddiasıyla açılan tapu iptali ve mahsus sicile tescil isteğine ilişkindir.
9.2 İlgili Hukuk
9.2.1 TMK’nın 713/1 maddesinde “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
9.2.2 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir." hükmü mevcuttur.
9.2.3 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesi “Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:
B) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır. Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler. Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir. ‘’ denilmek suretiyle mera, yaylak ve kışlakların özel mülkiyete konu edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
9.2.4 Mera, yaylak ve kışlaklar bir veya birden fazla köy veya kasaba halkının bağımsız olarak veya birlikte kullanmak üzere, yetkili makam tarafından tahsis edilmiş olan veya böyle bir tahsis bulunmamasına karşın kadimden beri (öncesi belli olmayan bir zamandan beri), ilgili köy veya kasabalar tarafından mera olarak kullanılagelen ve hak sahiplerinin mevcut intifa hakları dışında üzerinde fiili ve hukuki tasarruflarda bulunamadıkları arazi parçasıdır. Bir yerin mera, yaylak ve kışlak sayılabilmesi için bu amaçla bir köy veya kasabaya tahsis edilmesi, tahsis bulunmadığı takdirde, kadimden beri o yerin kullanıla gelmiş olması gerekir. Bir yere hukuken bu vasfı verebilmek için bu iki unsurdan birinin bulunması gerekir (Cin, H.:Türk Hukukunda Mera Yaylak ve Kışlaklar, 2. Bası, Ankara 1980, s. 37 vd.).Mera, yaylak ve kışlak olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri kullanılagelen yerler alınıp satılamaz, üzerine bina yapılamaz, ağaç dikilerek koru, bağ ve bahçe tesis edilemez. Meraların sınırlarının daraltılıp genişletilmesi ve zamanaşımı ile özel mülkiyete geçirilmesi mümkün değildir. Bu yerlerin vasfı değiştirilemez ve ziraat arazisi hâline getirilemez.
9.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, hükmüne uyulan bozma kararının gereklerine uyulmak suretiyle yapılan araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazların umumun menfaatine tahsis edilmiş mera vasfındaki yerlerden olup, mera bütünlüğüne dahil olduğu, bu nitelikte bir yerin zilyetlikle kazanılmasının hukuken mümkün olmadığının anlaşılmasına göre davalının temyiz itirazları yerinde değildir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davalı ...'nun yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 5.343,86 TL bakiye onama harcının davalı ...'dan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.